DOLAR
34,2629
EURO
37,4644
ALTIN
2.905,50
BIST
8.964,10
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Çok Bulutlu
27°C
Muğla
27°C
Çok Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
27°C
Pazar Az Bulutlu
27°C
Pazartesi Çok Bulutlu
26°C
Salı Açık
27°C

Akdeniz ve Ege’nin mağaraları insanlık tarihinden izler yansıtıyor

“Batı Anadolu’nun Neolitik döneme tarihlenen en erken yerleşimi Girmeler. Burada kalıntılarını tespit ettiğimiz ilk insan 10 bin yıl önce yaşamış. Yerli Anadolu ırkından bir insan. Dolayısıyla Girmeler yerleşimi tüm Anadolu tarihi için çok önemli”

Akdeniz ve Ege’nin mağaraları insanlık tarihinden izler yansıtıyor
polat-galle

Muğla, Isparta ve Burdur’da ziyarete açık mağaralar insanlık tarihinin izlerini taşıyor.

Anadolu Ajansının (AA) “Türkiye’nin Mağaraları” dosya haberlerinin ilkinde, Ege’nin gözde turizm kenti Muğla ve Akdeniz’in bozulmamış doğal güzellikleriyle ilgi uyandıran şehirleri Isparta ile Burdur’daki mağaraların tarihi ve özellikleri anlatıldı.

Muğla’nın Seydikemer ilçesindeki Girmeler Mağarası, bölgenin en önemli coğrafi oluşumlarının başında geliyor. Kayalık bir tepenin batı yüzünde konumlanan, iki girişe sahip mağaranın önünde, büyük ölçüde tahrip edilmiş höyük yer alıyor.

Girmeler’in iç kısmında tespit edilen kaya işçilikleri, mağaranın değişik çağlarda kullanıldığına işaret ediyor. Epi-paleolitik Çağ’dan (avcı-toplayıcı halklar), Neolitik Çağ’a (yerleşik hayata geçen insanlar) kadar izlere rastlanılan mağara, ilk seramiğin ortaya çıkışını ve 5 bin yıllık süreçteki gelişimi kesintisiz yansıtmasıyla Anadolu’daki ender yerleşmelerden biri olarak ön plana çıkıyor.

Ziyaretçilerini tarihte yolculuğa çıkaran mağara, özellikle Fethiye çevresine tatile gelen turistlerin ve tur şirketlerinin rotasında yer alıyor.

Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Korkut, AA muhabirine, Girmeler’in, mağaradan öte bir yerleşim yeri olduğunu söyledi.

Kazı çalışmalarında mağaranın ön kısmında 14 bin yıl öncesine ait bir höyük belirlediklerini dile getiren Korkut, “Bu yerleşim günümüzden 6 bin yıl öncesine kadar takip edilebiliyor. 14 bin yıl önce başlayan yerleşim Helenistik ve Roma döneminde de devam ediyor. Mağaranın kenarındaki kalıntılardan bunu anlıyoruz. Aslında Batı Anadolu’nun Neolitik döneme tarihlenen en erken yerleşimi Girmeler. Burada kalıntılarını tespit ettiğimiz ilk insan 10 bin yıl önce yaşamış. Yerli Anadolu ırkından bir insan. Dolayısıyla Girmeler yerleşimi tüm Anadolu tarihi için çok önemli. Burada çalışmalarımıza titizlikle devam ediyoruz.” dedi.

Korkut, binlerce yıl öncesine ait yaşam alanları, dinsel mekanları ve gündelik hayatta kullanılan el aletleri gibi pek çok nesnenin kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarıldığını anlattı.

– Doğal buzdolabı Yerküpe Mağarası

Kavaklıdere ilçesinin Menteşe Mahallesi’nde Yörük çobanlarının asırlık çınar ağaçları altında hayvanlarını serinletip, elde ettikleri ürünleri saklamak için kullandığı Yerküpe Mağarası, doğaseverlerce sıklıkla ziyaret ediliyor.

700 yıllık çınar ağaçlarıyla çevrelenmiş Beşpınar Yaylası’nda yer alan mağara, yaz aylarında 5 dereceye kadar düşen sıcaklığıyla “doğal buzdolabı” olarak anılıyor.

Yılda yaklaşık 20 bin turisti konuk eden Yerküpe, sarkıt ve dikitleriyle ziyaretçilerine farklı bir atmosfer yaşatıyor.

Kavaklıdere Belediye Başkanı Mehmet Demir, mağaranın doğal sit alanı olarak koruma altına alındığını aktardı.

Mağaranın 100 metre uzunluğunda olduğunu ifade eden Demir, “Herkesin görmesi gereken güzellikte bir mağara. İçerisinde galeriler, dereler ve küçük göletler bulunuyor. Bu dere yaz aylarında sulama amaçlı da kullanıyor.” diye konuştu.

– Nimara Mağarası çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor

Marmaris ilçesindeki Cennet Adası’nda bulunan ve geçmişi 100 bin yıl öncesine dayanan Nimara Mağarası, doğal oluşumları ve ele geçirilen arkeolojik buluntuları dolayısıyla 1999’da Birinci Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı olarak koruma altına alındı.

Nimara’nın 60 metre genişliğindeki giriş kısmının, aşındırma ve tektonik nedenlerle kaya kütlesinin düşmesi sonucu meydana geldiği tespit edildi.

Alt kotlarında yüksek olmayan dikitler bulunan mağaranın, güneybatı yönünde ise yüksek sarkıt ve dikitler ile mağara sütunları yer alıyor.

Tarihte tapınma yeri olarak da kullanıldığı anlaşılan Nimara’da, 1998’de kum taşından yapılmış iki kadın heykeli bulundu. Çalışmalarla turizme kazandırılan mağara, ziyarete açıldığı 2008’den bu yana her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor.

TRT 1’de yayınlanan “Barbaroslar Akdeniz’in Kılıcı” dizisinin bazı sahneleri de özel izinle Nimara Mağarası’nda çekildi.

– Suyunun güzelleştirdiğine inanılan Zindan Mağarası

Isparta’nın Aksu ilçesindeki Zindan Mağarası da Roma dönemine ait eserleri ve halk arasında cildi güzelleştirdiğine inanılan suyu ile ön plana çıkıyor.

Girişinde Roma mimarisi köprü bulunan ve 765 metre uzunluğunda olan mağaradaki Eurymedon Açık Hava Tapınağı ve Irmak Tanrıçası mozaiği dikkati çekiyor.

Aksu Kaymakamı Mesut Akın, Zindan Mağarası’nın Türkiye’nin gezilebilir en uzun mağaralarından biri olduğuna işaret etti.

Geçmişinin milattan sonra ikinci yüzyıla dayandığını belirten Akın, “Zindan Mağarası tarihte ibadet ve kurban merkezi olarak kullanılmış. Mağaranın sonunda bulunan ve hamam olarak nitelendirilen kısımdan akan su magnezyum ve kalsiyum açısından zengin. Cildi güzelleştirdiğine inanılıyor, bu bilimsel açıdan da doğrulanmış bir durum.” ifadesini kullandı.

Mağaranın yıllık 30 bin yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırladığının altını çizen Akın, mağara bölgesindeki tarihi Roma köprüsünün inşasında herhangi bir demir veya harç kullanılmadığını vurguladı.

– Ziyaretçilerini hayran bırakan İnsuyu Mağarası

Burdur’daki kalsit kristal doğal oluşumlarıyla ilgi çeken İnsuyu Mağarası, Dr. Temuçin Aygen’in 1952’de keşfinden sonra 1966’da Türkiye’nin turizme açılan ilk mağaralarından oldu.

Sarkıt, dikit, sütun ve damlataş oluşumlarıyla dolu İnsuyu, birbirine bağlı iki bölümden oluşuyor. Loş ışıkla aydınlatılan mağara, 597 metre uzunluğunda etkileyici bir gezi alanına sahip. Mağaranın ziyarete kapalı alanları dahil toplam uzunluğu 8 bin 350 metre.

Kent merkezine 13 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden 900 metre yüksekteki Sarpgüney Tepesi’nin kalkerli yamacında bulunan mağara, Kültür ve Turizm Bakanlığı kararıyla 1976’da 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edildi. Mağaraya ismini veren, içinde bulunan iki büyük dilek havuzundaki su birikintisi ise zamanla kurudu.

İnsuyu Mağarası’nı ziyaret edenler, oluşumu binlerce yıldır devam eden sarkıt ve dikitlerin arasında üzerlerine damlayan suyun eşliğinde gezerek kalsit kristallerinin fotoğrafını çekiyor.

İstanbul’dan çocukları ve eşiyle İnsuyu Mağarası’nı ziyarete gelen Zafer Bayrak da mağarayı etkileyici bulduğunu, sarkıt, dikit ve sütunların arasında gezdikleri mekanı herkesin görmesini tavsiye etti.

polat-galle