DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
18°C
Muğla
18°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
25°C
Salı Az Bulutlu
23°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
21°C

AŞKIN İYON HALİ…

A+
A-
velux

Her zamanın kendi rengi ve dili vardır. Zamanın ruhu soldukça,fuzo  rengi de peşi sıra gider. Hayatın içerisindeki her varoluş farklı tepkime içerisindedir. Böylesi anlarda ben; şeytanımı koluma takıp, kendi cehennemime yol aldığım zamanı resmederim canlılığını yitirmiş renklerimle. Ömrümün kırık cam ve can parçaları içerisinde geceye ve soğuğa dalar, sevmeyi hak etmek için mücadele etmek gerektiğini aklıma düşürürüm. Yanı başında oluşan boşluktan kaçtıkça beynindeki hiçlik duygusu, yüreğindeki gurbette büyüyor insanın. Güzel, duru ve ak olanın mavilikler ortasında ki beyaz dalgalar gibi avucunun içerisinden kayıp gidişine bakakalırsın. Attığın her kulaçta bir fit daha  geri düşersin. Her çaba nafileye çarpar ve kıyıyla arandaki mesafeyi azaltır. Son kulacın havada iken bir de bakmışsın ki; artık kıyıya vurmuşsun. Ne diyordu filozof: “Aynı suda iki kez yıkanılmazmış”. Bu anlarda aynı gözlerde milyonlarca kez ısınılacağını bilmeme karşın; aynı denize birden çok girilip, girilemeyeceği konusunda hiçbir fikrim yok oysa.

Sürgün benliğin; gurbet kokulu toprakların ve hüzüne kurulu zamanın alarmıdır artık. Tek başına hiçbir sorunun cevabı yoktur artık sende. Belleğin yolunu kaybetmiş göçmen kuşlar gibi boşlukta pike yapmakta. Hangi sokağa atsan kendini, anılarının senden önce oraları ziyaret eylemişliğine dudak büzersin. Sonra gecenin sessizliğine sığınırsın. Aslında gece o denli sessiz değildir. Sen yanlızlığından müteşekkil dram tuğlalarından bir duvar çekmişisindir geceye. Gecedeki karanlığın bu denli koyu oluşu da bundandır. Ölümlerle başlayan hayatların, her tür sorumluluktan muaf oluşu ve kaderlerine mütemadiyen mağlup oluşuda bundandır. Havada buğulu bir renk var yine. Masumiyetin kapısı kapalıdır, günah işlemeye meyilli ruhuna. Aşkın buğusunu çekiyorsun ciğerlerine en keskin soluğunla. Ciğerlerinin, yüreğinle aynı yoğunlukla yanması da bundandır. Hiçbir gelecek düşüncesi artık kararlarındaki şizofren gölgeyi kaldırabilecek yeterlilikte değildir.

Gerçek; karşında çırılçıplaktır ve yanan ciğerlerine, yüreğine çarpmaktadır. Dilinde denizin tuzundan gayrı bir tat yoktur. Kesif kokulu yaşamın burnundan asla eksilmez. Bu nedenle ne oksijenin, ne hidrojenin, ne azotun, ne de iyotun asla kokusunu duyamazsın. Nefesinin daralması ve kalbinin göğsünden fırlayacak gibi oluşu da solunum yetmezliğinden kaynaklı değil. Yüreğinin hasarlı, başının ise dumanlı oluşu havada ki aşkın buğusundandır inan.

Başka hayatlar, başkalarının merakına her daim hasıl olagelmiştir. Başka hayatlarda ki; tılsım keşfedilmeye çalışılırken bilinç kendini yetirir, kurgusunu kaybeder. Hangi yöne gidersen git, yarım kaçışlarının izini sürersin. Başka hayatların başkalaştırıcılığı da vardır. O hayatlarda hiç kimse kendisi değildir. Başkalaşırsın ve kendinden vazgeçersin. Başka hayatlar, ormanda büyüleyici ve ağaçlarla saklanmış gizil bir yalı gibi dururlar. Araya mırıldandıklarının girdiği, Rönesansını  arayan aşkının döküldüğü, kum saati gibi işlemektedir o gizil yalının bahçesinde zaman. Ebruli gözyaşlarınla sulanmış bahçede hayallerinin mahsulü boy vermektedir. Aşkın gizil yalının kapısını ne zaman ve hangi acıya davet için çalacağı da hep meçhul bir suret olarak durur evvel zaman içerisinde.

İyonlar da aşk, bilim, felsefe, tarih için Menderes Deltası’ndan, Bodrum’a gelmişler. Yani başka hayatlar için. Tarihte Heredot, matematikte Pisagor, tıpta Hipokrat, felsefede Heraklit bu nedenle hep iyon yansıması oldu hayata. İyon kokulu bir kentte yaşıyor olmak, geçmişin iyon aydınlığında da bir imtiyaz sunuyordu yaşayan ölümlülere. Artemias’a bu nedenle eşi Movsolos ölünce, dünyanın yedi harikasından birisini Bodrum’a aşkla ördü. Homeros’da “İlyada ve Odessa ” destanını İyon aydınlığında nakşetmiştir. Aşk barışçıldır, içtendir, soyludur, emektir, naiftir, İyon’dur… İyonlar’ı bu topraklara süren Dorlar’ın tarihin hafızasında kalmış aşkları olmamıştır. İyonları egemenliği altına alan Lidyalılar’ın da öykünülecek aşkları yoktur. Aşksız Lidyalılar, parayı bularak insanlığın mutsuzluk darphanesi olmuştur. İyonlar zamanının dili ve rengi tanrısızdı. Hatta İyonlar tanrıyı insanlaştırarak meta-fizik korku varlığından çıkarmıştır. Belli ki; İyonlar Ataol’un

“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği”

dizelerini 3000 yıl öncesinden mırıldanmış ve ruhlarında taşımışlar.

Dinsel kitaplarda, metinlerde aşkın iyon hali yer almaz. Çünkü tanrı aşktan korkar. Bu nedenle sevda da, hayata tutunan bir söğüt cinsi olan selda da diğer kutsal sayılan kitaplarda yer almadığı gibi, Kur’an da külliyen yasaklıdır. Sevda ve selda aşkın iyon halinin en belirgin tanımı gibi durur bu anlamda. Ziraat Mühendisleri Odası Bodrum’da; daha doğrusu Yalıçiftlik-Çukurköy Mevkii’nde 8 tane selda söğütü işaretliyor ve koruma altına alınmasını istiyor. Seldaların dağınık olarak bulunduğu Çukurköy Mevkii’ndeki 5300 metrekare alan ikinci derece arkeolojik sit alanı ilan ediliyor. Bir diğer deyişle aşkın iyon hali karuma altına alınıyor. Ama o hayata dönük sevdalılık ateşten korunamıyor. 2013 yılında çıkan büyük yangında aşkın 8 iyon halide tutuşuyor. Bir daha da bu bereketli topraklara geri dönmüyor seldalılık. Aşkın kendi iyon hali barışmasının yegane yolunu seldalılık olduğu yüksek ihtimaldir. İçimizdeki seldalılığı büyüttüğümüz sürece, aşk iyon hali ile yeryüzüne ışık ve sevda saçmaktan asla vaz geçmeyecek.

Çukurköy Mevkii’nde hayata veda eden 8 selda söğüdünün bulunduğu alan yangın sonrası sit ve orman alanı olmaktan çıkarılıyor. İmara açılıyor. Burada rant; aşkın sadece iyon haline değil, doğrudan kendisine ferman çıkarıyor. Aşkın iyon hali ile İyonyalılar arasında adeta bir kader birliği var gibi. İyonya kültürü ve tarihi de Yunanistandan, Dor barbarlığından kaçan Akalar tarafından Efes, Foça taraflarında örgülendi. Dünyanın 7 harikası içersinde gösterilen Efes Artemis Tapınağı İyonların insanlık mirasına bir armağanıdır. İyonya dönemin en demokratik devleti idi. İyonya’nın dini yoktu. Bu nedenle de o tarihte Heredot’u, Felsefe’de Diyojen’i, Tıpta Hipokrat’ı, Metematikte Pisagor ve Thales’i bereketli toprakları üzerinden çıkarabilmiştir. Bunu dönemin faşizmi sayabileceğimiz Dorlar ve din ile arasına mesafe koymayı başararak gerçekleştirebilmiştir. Ama Çukurbuk gönümüz Dorlarının istilasından kendisini kurtaramadı. Aşkın iyon hali orada 8 kez yandı. Yangın ve ardından betonlaşma yolunun açılması Çukurbük’te, aşkın iyon halini yoketti. O nedenledir ki; aşk Çukurbük’te 7-24 ağlar. Selda söğütleri, aşkın iyon haliyle yeniden hayata merhaba demek istese de; günümüz Dorlar’ı yeniden betondan mezarlar inşa ederler üzerlerine… Aşkın iyon halini yaşatabilmenin yolu İyonyalılığı egemen kılabilmekten geçiyor gibi…

Aktur tatil sitesi