Bloomberg HT kanalında Güzem Yılmaz Ertem’in sunduğu Fokus programına konuk olan Zingat Satış ve Ticari İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Eser Karaismailoğlu, depremden sonra gayrimenkul sektörünün seyrini anlatırken, hangi illerde ev arayışının artacağına, orta ve uzun vadede hem deprem bölgesinde hem Türkiye’de sektörü nelerin beklediğine dair fikirlerini paylaştı.
Depremden sonra yaralar sarılmaya çalışıyor ama elbette kolay olmayacak. Tüm Türkiye için en büyük problem barınma problemi. Başta 11 ilde olmak üzere birçok deprem bölgesinde olan illerimizde de panik ve evlerinin güvenliği konusunda bir telaş var doğal olarak. Sizce Türkiye’de emlak ve inşaat sektörünü depremden sonra neler bekliyor?
Öncelikle hepimizin başı sağ olsun. Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Kısa vadede deprem bölgesinde taşınma hareketliliği yok, komşu illere geçiş var. Site trafiğimize baktığımız zaman özellikle Mersin ve Antalya’da haraketlilik gözlemliyoruz. Doğu illerimize baktığımızda Kayseri ve Sivas’ta haraketlilik söz konusu. Burada halkımızın da evlerini açması, yardımlaşma duygusu çok değerli.
Orta ve uzun vadede değerlendirecek olursak deprem bölgesinde şok yaşandı. Dolayısıyla site trafiğimize baktığımız zaman arama trendlerinin az katlı binalara ve prefabrik evlere yöneldiğini gözlemliyoruz. Bununla birlikte orta ve uzun vadede özellikle büyük şehirlere taşınma hareketliliği olacaktır. Bölgede büyük haneler var, dolayısıyla ileriki dönemde yaşanabilecek taşınma hareketliliğinde de güvenli ve geniş evler gündeme gelebilir.
İstanbul’da da ciddi bir hareketlilik gözlemliyoruz. Özellikle Marmara Bölgesi deprem kuşağında olduğu için herkes tedirgin. Yapı denetim konusunda da araştırmalar devam ediyor. Öncelikle herkes yaşadığı konutun denetlenmesini istiyor. Diğer yandan 20 yaşını aşmış binalarda oturan kişilerin de taşınma hareketliliğine katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Yapı denetim çok önemli, çok ciddi bir nüfus ve yapıdan bahsediyoruz çok düzenli bir şekilde Kamu otoriteleri tarafından takip edilmesi gerekiyor.
İstanbul’da diğer bölgelerden farklı olarak en eski evlerin bulunduğu muhitler aslında en pahalı muhitler ilginç bir şekilde. Başta Beşiktaş, Kadıköy olmak üzere Üsküdar sahil şeridi, Etiler’de eski dahi olsa evlerin fiyatları yüksek. 1999 sonrası yapılan binaların fiyatları artacak daha eski binalarda bulunan konutların ise fiyatı düşecek gibi bir çıkarım yapmak için erken mi?
Biraz erken. Şu an şok durumundayız ama kentsel dönüşümde bir hızlanma olacak. Tüketici davranışlarında barınma alışkanlıkları olarak kişiler, biraz daha yatay mimariye, az katlı binalara, prefabrik evlere ve tiny house tipi evlere yönelebilirler. Ancak şu anda herkesin önceliği yapı denetimi. Biz de içinde yaşadığımız sitede, binaların sağlamlığıyla ilgili yönetimle görüşüyoruz, bir analiz yaptırdıktan sonra ne gerekiyorsa güçlendirme vs. karar vereceğiz.
Deprem bölgesinin orta ve uzun vadede yeniden yapılaşması, istihdamın sağlanması, terk edilmemesi gerekiyor. Öncelikle güvenli barınma sorununun çözülmesi bekleniyor tabi. Bu süre zarfında çevre illerden Mersin, Ankara revaçta. İstanbul’dan da Ankara’ya taşınma sayısı artıyor, bu durum sizin rakamlarınıza yansıdı mı? Genel bir trend oluştu mu?
Henüz trend oluşmadı çünkü deprem bölgesinde yaşayan kişiler can havliyle günü kurtarma telaşı içindeler haklı olarak. Dolayısıyla bizim trafiğimizin yüzde 90’ı o bölgede mobil üzerinden geliyor, web üzerinden bir arayış yok. Ankara, Konya, Kayseri revaçta çünkü deprem açısından daha güvenli bölgeler. Aynı zamanda İstanbul, Kocaeli tersine göç yaşanabilecek iller olabilir.
Deprem felaketini yaşamasaydık, bugün konut satış rakamlarını konuşacaktık. Kısa bir bölüm de bu konuya ayırdık. Merak ettiğim bir nokta var, ipotekli konut satışları ocak ayında 21 binden 16.200’e gerilemiş. Yıllık bazda da yüzde 11’e yakın bir düşüş görünüyor. Bu durumda yeni konut kredi kampanyasının çok etkisi olmadı diyebilir miyiz?
Kampanya 16 Ocak’ta başladığı için rakamlar daha çok şubat ayına yansıyacaktır. İpotekli konut satışlarında zaten ciddi bir kanama var. Geçen yıl haziran ayında 40 bin adet ile yılın en yüksek ipotekli konut satışı oranına ulaşmıştık. Ancak sonraki aylarda ritim hep düşerek devam etti. Kredi faizlerindeki cezbedici olmayan durum ipotekli konut satışlarında tüketici davranışlarına da yansıyor.
İpotekli konut satışlarından bağımsız, toplam konut satışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toplam satışlarda son 10 yılın rakamlarına baktığımızda en çok satış hacmine ulaştığımız ocak ayı oldu. Taşınma hareketliliği aralık ayında yoğun oldu, geçtiğimiz yıl da öyle olmuştu.
Türkiye genelinde konut fiyatlarında artış var, şehirlere baktığımızda ise İstanbul yine ilk sırada. İstanbul’u Ankara ve İzmir takip ediyor. Yaşadığımız bu acı olaydan sonra artış oranlarında da değişiklik bekliyor musunuz?
11 ilde konut stoğu yetersiz olduğu için komşu illere kayma var. Ancak komşu illerde de konut stoğu yeterli değil. Dolayısıyla komşu illerde bir fiyat artışı olabilir. Aynı zamanda büyük şehirlere de talep artacağı için herkesin sağduyulu davranması lazım. Ev fiyatlarının kesinlikle artmaması lazım. Devlet yetkililerinin ve Kamu otoritesinin de bu durumu çok iyi kontrol etmesi gerekiyor. Bu konuda güzel gelişmeler de oldu. Örneğin; emlak komisyoncularının da dernekleri var, bu tarz yüksek fiyat artışları olursa içinde olmayacaklarını dile getirdiler. Tabi bu sadece iyi niyetli insanların tavrı ve temennisi ile değil herkesin kontrolüyle olacaktır.