DOLAR
39,7269
EURO
45,6966
ALTIN
4.308,95
BIST
9.203,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
35°C
Muğla
35°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
34°C
Pazar Açık
32°C
Pazartesi Az Bulutlu
33°C
Salı Açık
34°C

Diploma, Sermaye ve Darbe Gölgesinde Gerçek Gündem

27.02.2025
A+
A-

Bir diploma tartışmasıdır gidiyor. Diploma sorununu çözmek kolay, lakin kendimize yakın olanların yanlışını doğru kabul etmeyi nasıl çözeriz, bilemedim.

Her iki iddianın da doğru olduğunu varsayarsak, tartışmalarda taraflardan birini tutanlar. kendilerine bunun açıklamasını nasıl yapacaklar?

Sorunu çözmek kolay, Anayasamızın 101.Maddesinde bulunan “Yüksek Öğrenim Yapmış” ibaresini kaldırırsınız, milletvekili seçilme yeterliliğiyle eşitlersiniz, konu kapanır.

Diploma, Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki anti demokratik Cumhurbaşkanlığı Aday Adayı olma sorununu çözecek mi? Neymiş, ön seçim yapılıyormuş üye bazında, kusura bakmayın da önce Genel Başkanı seçin üye bazında, görelim bakalım.

Kendini demokrasi abidesi sanan, her söyleminde Atatürk’ün partisi olduğu iddiasıyla koltuğa oturanların kendini Atatürk zannettiği bir parti yaratanlar, Altı Oku say deseniz sayamayacak üye profiliyle, demokrasiden söz edemez.

Hukukçusu, gazetecisi, o, bu parti ağası, şu dernek, bu vakıf temsilci, eski askeri, yeni militaristleri sabah akşam televizyonlarda tartışıyorlar, diplomada, diploma. Hepsi kendisini savcı, hâkim yerine koyarak hüküm veriyorlar.

Aydın görünen muhteremlerin ar damarı çatlamış. Konunun öznesi olan kişiler kendilerini bu kadar çok savunmazken, dalkavukluğun dahi ötesinde, savundukları kişileri antipatik hale getiren yaratıklar.

Birileri bir gündem yarattı, CHP bir anda sermaye seviciliğine döndü. TÜSİAD kendini bu kadar savunmadığı gibi, ülke ekonomisine yön veren üyeleri yerinden dahi kıpırdamadı. Kelepçe vurulmuş mu vurulmamış mı? Bu ülkede, hak etmediği halde kelepçe vurulanlar unutuldu.

TÜSİAD üyelerinin kanun karşında önceliği mi var, ya da dokunulmazlığı mı?

Bilirkişi tartışıldı günlerce, koca hukukçular “ne var bunda?” dedi. Bilirkişiden şikâyetçiyseniz, hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunursunuz. Davada veya soruşturmada bilirkişi raporuna itiraz edersiniz. Bilirkişi raporu mutlak değildir, hüküm veremez.

Yargıtay savcılığı yapmış doktorası olan hukukçu, raporunu teslim etmiş bilirkişiyi eleştirip “görevini tamamlamış” diyor, siz onun kamu görevi yaptığı raporu veya yanlı rapor verdiğini aleni olarak tartışamazsınız. Bilirkişiyi ifşa ederseniz daha sonraki yapacağı görevlerde zan altında kalmasına yol açarsınız.

Gazeteciler tartışıldı, kimsenin haberi olmadan (kamu yararı yoksa) ses veya görüntü kaydı yapamazsınız. Bunu meşrulaştırırsanız, birileri de çıkıp sizin kayıtlarınızı ortaya koyar. Gazeteci, ancak alenileşmiş, kamu yararı olan konuları gündem yapar.

Bir tarafta sermayenin beslediği yayın organları, diğer tarafta CHP’li belediyelerin beslediği yayın organları. Mali kayıtlar incelenip ifşa edilirse, her şey ortaya çıkar.

5’li çete diye dillendirdikleri sermaye grubuyla el ense olan CHP’nin savunucusu basın, aynı firmalar iktidardan imtiyaz alınca, ortalığı ayağa kaldırıyor. Bu çelişki kayıkçı kavgasına benziyor, dayak yiyen “HALK”

CHP Kongresi şaibelimi, bu konu parti iç meselesidir. Ancak zarar gören ile fayda sağlayan arasında çözülmesi gereken bir konudur. Her iki taraf birbirinden hoşnutsa, yapacak bir şey yok.

Yaratılan gündemlerin kurbanı olan ezen ezilen ilişkisinde, ezen tarafın güçlendiği bir ortamda, yaratılan tüm gündemler yapaydır.

AKP Kongresi, Merkez yürütme kurulu seçimi, kabine değişikliği tartışmaları kimi ne ilgilendirir. Sabah kalktığınızda musluğunuzdan su akmıyorsa, elektrik faturaları cebinizi değil içinizi yakıyorsa, maaşınızı aldığınızda hayalleriniz yıkılıyorsa. Aile fertlerinin yüzüne bakamayacak hale geliyorsanız.

Bayram ikramiyesinin, bankaların promosyonlarının artışını, kent lokantalarının fiyatlarını takip ediyorsanız, efendiyken, dilenci haline getirildiyseniz, kim neyler diplomayı?

Düşünün ki, aydın insanların çok olduğu Bodrum’da, Celal Şengör gibi bir yanlışlıkla nüfus kütüğüne canlı olarak yazılmış darbe yanlısı, milyonlarca insanın geleceğini karartan, işkenceden geçiren, anaların dokunmaya kıyamadığı genç fidanları asan bir yönetimi savunanı alkışlıyorsa, “aydın” dediklerimiz karanlığımıza neden olmuş demektir.

Bu sözleri ben söylesem AKP iktidarı hakkımda işlem yaptırır, CHP taraftarları linç eder, söylenmedik laf bırakmazlar.

İhbarımdır, Celal Şengör askeri darbe savunucudur. Bu bir ifade özgürlüğü değil, insanlık suçudur.

İnsan dışkısının yedirilmesini bize layık görenler, Bodrum’un lezzetli yemekleriyle ağırlandı. Demek ki CHP de aynı duygularla, bize bunları layık görüyor.

Tıpkı, “Atatürk’ün koltuğunda oturuyorum.” diyecek kadar cesur olan, Zıpzıp Ali Mahir Başarır gibi. Bodrum’da, mütevazi bir evi olan kayınvalidesinin evinde kaldığını iddia eden zıpzıp, bir otel tarafından işgal edilmiş kamusal alanda denize girerken, halkçılığı nedense hiç aklına gelmiyor.

O halde soralım: Halkın cebini boşaltanlar, halkı küçümseyenler ve halkı susturmaya çalışanlar, hangi diplomanın sahibi?

Vesselam…

Aktur tatil sitesi