“Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç, zenginin olursa yasak aşkın meyvesi olur.
Fakir, kız peşinde koşarsa sapık, zengin koşarsa playboy olur.
Fakir toplanırsa çete, zengin toplanırsa toplantı olur.
Fakir çalarsa hırsızlık, zengin çalarsa yolsuzluk olur.
Kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir Dünyada adalet arıyoruz.” (Can Yücel)
Can Baba ne güzel dillendirmiş gerçeği : “Kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir Dünyada adalet arıyoruz”
Bizimkisi umut elbette, Nazım Hikmet’in dediği gibi ;
“Umutlar biterse Hayat ta Biter
Umut Fakirin Ekmeği, Ye MEMET.”
Belediye Başkanı Ahmet Aras; “Kaçak Yapılarla Mücadele ediyoruz” gibi bir söylemle, iş başına geldiği günden beri “yıkıyorum, yıktım, yıkacağım.” gibi altı boş laflarla Bodrum gündemini sürekli meşgul ederek, kötü bir imaj sergilediği gibi, işin hiçte öyle olmadığını biliyorum.
Geçtiğimiz günlerde; kaçak yapılaşmayla mücadele eden Bodrum Belediyesine kaçak bir yapı hediye edildi, pardon hibe edildi.
Bodrum Belediyesi iki gün önce servis ettiği haberde; kaçak bina yıkımlarını konu ederek, hibe edilen binanın yıkımının fotoğraflarını kullandı.
Bakalım neyi, nereye kadar yıkacak…
Birkaç gün önce Yaşar Anter, sahibi olduğu anterhaber.com haber sitesinde Torba Mahallesinde bulunan bir otelin iskelesine koyduğu tabelayı haber yaptı.
Ne diyordu tabelada “Covit 19 önlemleri nedeniyle otel misafirleri dışında iskele kullanımı yasaktır.” Lafa bak “YASAKTIR” kim yasaklamış merak ediyoruz? Kendini devletin yetkilileri yerinde görenler, sınırlarını aşarak yasak koymuş ve kendini Devlet’le eş görmüştür.
Neyse ki duyarlı devletimizin memurlarının müdahalesi sonucunda yasak levhası ortadan kalktı. Fiili durumda ne olur, göreceğiz.
Oteli sahibi Bodrum’da bir çok gayrimenkulle sahip, hayır sever bir insanmış.
Ben diyorum ki kaçak yapıları var, birileri de diyor ki adam hayır sever. Can Baba’nın dediği gibi fakir yapınca farklı, zengin yapınca farklı. Kavramlar dahi paranın ölçüsüne göre değiştiriliyor.
Fakir kaçak inşaat yapınca rantiyeci, zengin yapınca “Bodrum’da böyle bir tesise ihtiyaç var, çok da güzel yapmış işletmesi de mükemmel.” Yani; kaçak yapı yapan zengin hayranlığı içimize işlemiş. Şakşakta şakşak.
Yer Konacık, mekan ZAİ, yapı ruhsatı var mı? Yok. İmar uygulaması var mı? Yok. İmar var mı? Var. Yer; imarda zeytinlik, inşaat hakkı yüzde 10. Yapabileceği inşaat hakkıyla, yaptığı inşaat arasında uçurum var. Kamuya terk etmesi gereken alanı da terk etmemiş. İmar Barışından yararlanamaz, seçim dönemi öncesi ve sonrasında yapılmış bir bina.
Ne olacak ki! Adam hayır sever. Hayır severin sevicileri, iş başında.
“Çok güzel bir tesis” diye tutturdular, madem öyle, yasal olarak yapı ruhsatına bağlansın. Bu günlerde; Belediye Meclisi’nin ileri gelen meclis üyesi, Belediye Başkanı v.s toplanmışlar; “İş yeri açma ruhsat değişikliğini nasıl çözeriz” toplantısı yapıyorlar.
Ben diyorum ki kaçak, onlar diyor ki hayır sever.
O kadar çok hayır seviyor ki; bir fakire otelini kiraya verdiği dahi söyleniyor. “Çalışsın para kazansın yokluktan kurtulsun.” diye.
Her kaçak yapıya meydan okuyan Belediye başkanı, bu duruma neden sessiz kalıyor acep…
Kaçak yapılar; yoğun olarak turizm, hastane, okul, kütüphane olarak yapılıyor. Eyvallah yapsınlar da, o zaman bir kanun çıkarsınlar, bu tür yapılan binalarda kural yoktur diye, hepimiz rahatlayalım.
Hayır sever kişi; bu günlerde Torba Mahallesi’ne sağlık ocağı yapmak istiyormuş, yerini de beğenmiş, kısmen sağlık alanı, kısmen yeşil alan, bu yere hayır işi yapacakmış. Yaşar Anter bu konuyu da gündem yaptı. Ayrıntıları önümüzdeki süreçte gündeme tekrar gelecek.
Hayırdır inşallah…
Can Baba diyor ya “Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç, zenginin olursa yasak aşkın meyvesi olur.” Zengin ne yaparsa sessiz kalanlar, fakirlerin kaçak yapılarının yıkılma kararını “demoklesin kılıcı” gibi fakirlerin başlarında sallandırıyorlar.
ZAİ şöyle tanımlanmış ;
“Yaşam, Zai’nin sanatın tüm dallarından ilham alarak ve onları kendi yapısına dahil ederek hayata geçirdiği yepyeni bir “yaşam alanı” olma özelliğini taşıyor. Yaşam’da, gastronomi, müzik, sinema, tiyatro, edebiyat ve sanat aynı çatı altında, 5 duyuya hitap ederek birbirini besliyor.”
Kaçak müzik, kaçak sanat, kaçak sinema, kaçak tiyatro, kaçak edebiyat kaçak gastronomi…
Evet birbirini besliyor, ama kim, kimi besliyor bilemiyoruz.
Otelinin yolunu kapatan, iskeleyi halka kapatan hayır severe karşı, “hayır” demeyi sevmeyen belediye.
Vesselam…
