Elbette başlık sadece kinaye. Özellikle fırsatçılık yaparak cep dolduranların, cepleri yaktığı bilinirken ve toplumda o fırsatçılara tepkiler de had safhadayken, anlatmak istediklerime daha güzel bir benzetme bulamadım.
Benzetmeden söyleyecek olursak:
Son yüzyılın krizlerinden sadece birkaç başlığı; 1.ve 2.Dünya Savaşları, 1929 Büyük Buhran, 1973 Petrol Krizi,1991 Körfez Savaşı – Krizi gibi sıralayabiliriz. Bu sıralama bize Dünya’yı yönetmek niyetindeki ülkelerin kendi çıkarları için tüm dünyaya zarar verdiği gerçeğini apaçık gösterir.
Peki tarih sayfalarında kalsın istediğimiz kriz başlıklarının bugün bizlere, bireysel etkisi var mı?
Evet var. Sadece tüketmek istiyoruz. Belirli markaların hükümranlığında oluşturulan popüler kültür insanların temelde ihtiyacı olmayan ürünleri, mutluluk ve eğlence duygularına hitap ederek tüketme ihtiyacı yaratmıştır.
Tüketme ihtiyacı oluşturulan bireylerin kaynakları tükenince de borç sistemi devreye girmiştir.
Bireyleri borçlandırma taktiği aslında küreselleşme süreçleri şeklinde yıllardır ifade edilen döngünün devletleri de borçlandırma matematiği ile uygulanmış olduğunu bize gösterir.
O nedenle bugün milyonlarca borç batağında vatandaşa sahip, borçlu bir ülke olduğumuz, yadsınamaz bir gerçektir.
BORÇ YİĞİDİN KAMÇISI MIDIR?
Borç batağındaki yiğidin kurtulabilmesi için aradığı şey yeni bir borç ise, kamçı yiğidin sonu olur. Çünkü borç verenlerin artık gücü kalmayacaktır ya da kalmamıştır. İsterseniz o yiğidi şahıs anlayın isterseniz devlet. Artık yiğit sona doğru giden ve çözüm getirmeyecek arayışları bırakıp yeni arayışlar içindedir.
KAMÇILANAN YİĞİDİN CORONA İLE KARŞILAŞMASI BEKLENEN SON OLUR MU?
İnsan varlığının idamesi için tüketmelidir. Zorunlu ihtiyaçları karşılayamayan insan elbette ölür. Ölmemek için de ihtiyacı olan ürünleri talep eder, talebi karşılayan da arz edendir.
Talep yasası, bir malın satın alınma isteğini anlatır.
Arz yasası; mal veya hizmetlerin belirli bir piyasada, zamanda ve fiyatta satışa sunulmasıdır.
Corona; tüketim toplumuna insanın temel ihtiyaçlarına talebinin esas olduğunu hatırlatmıştır. Temel ihtiyaçların karşılanamama ihtimali talep şokunu oluşturmuştur. Ülkemizde örneğine rastlamasak da Avrupa ve Amerika’da yağmalanan marketlerin görüntüleri ekranlara yansıdı, gördük, biliyoruz.
Yine ABD’li yatırım bankası JPMorgan, “Salgın bu şekilde yayılırsa talep şoku arz şokuna dönüşür ve tüm dünya etkilenir” açıklamasını yapmıştır.
Yani arz yasası ile ifade edilen üretim ve üretmek zorundalığımız ile yüzleşmemiz corona sayesinde bir anda gerçekleşmiştir.
Yiğidimiz artık tüketmek için borç aramayacak, üretecektir. Ve bu son değil, başlangıçtır. Karamsarlığı bırakıp, kolları üretim için sıvayacağımız günlerde “nereden başlayıp, neler yapabiliriz?” sorularına değineceğim yazımda buluşmak dileği ile…