DOLAR
32,5158
EURO
34,6976
ALTIN
2.489,34
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
19°C
Muğla
19°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
13°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Seçim mi? Geçim mi?

Bodrum Ev Emlak

Geçtiğimiz cumartesi günü, Muğla Gazeteciler Cemiyeti Genel Kurulu yapıldı. İki aday vardı, birisi seçilecekti. Toplantıya gelen üyelerin çoğunluk oyuyla eski başkan, yeni başkan olarak sandıktan çıktı.

“Başkan güven tazeledi.” diye mesaj atanlarda oldu. Gerçekte konu, güvensizlik mi?

Derdim pişmiş aşa su koymak değil, lakin aşın piştiğini hiç sanmıyorum.

Seçileni veya adayları eleştirmek gibi bir niyetim yok. Biz neysek, sonuçlar o dur. Genel kurulların genel bir özelliği vardır, sonuç hep aynıdır oldu da bitti maşallah, iyide olur inşallah.

Ne oldu? Ne bitti ? Bilinmez.

Mesleklerin kutsanmasını sevmem, her mesleğin kendi özellikleri ve toplumsal karşılıkları vardır. Bakkallık, kasaplık, manavlık neyse gazetecilikte o dur. Her meslek erbabı nitelikli ürün ve hizmet üretmelidir.

Gazetecinin temel özelliği doğruya ulaşmak için soran ve sorgulayan olmasıdır.

Sorup sormuyorsanız gazeteci olmadığınız anlamına gelmez, ancak iyi ürün ve hizmet vermiyorsunuz demektir. Kimin gazeteci olup olmadığı, kimsenin tekeli altında değildir. Ticari bir olaydır; vergi dairesine kaydınız varsa, ilgili NACE kodu ile faaliyet gösteriyorsanız veya kayıtlı bir kurumda çalışıyorsanız gazetecisiniz demektir. İster mektepli olun, ister alaylı fark etmez.

Genel kurul izlenimlerimi sizlere aktarmak istiyorum ki, bu sadece gazeteciler cemiyetine has bir durum değildir.

Adaylar kazanmak ve diğerine göre bu işi daha iyi yapacağı üzerine kurguludur. Peki kime karşı, neyi kazanıyorsunuz? Kazananın karşısında kaybeden yok mudur? Kısaca; kazanan gazetecilerle, kaybeden gazeteciler karşı karşıya.

Genel Kurulda Gözüme Çarpanlar.

Faaliyet raporu; “geldik, gittik, plaket verdik,” v.s

Basılan Gazeteleri, belirli kotalarda devlet kurumları satın alsın,

Belediyeler cemiyete yer versin,

Basın kartımız olsun,

Basın İlan kurumunun ilanlardan aldığı yüzdeler düşsün,

Hastaneler, pastaneler, postaneler, otoparklar gazetecilere imtiyaz tanısın.

Uzatmayayım, yani; diğer meslek ve halktan daha ayrıcalıklı istem ve vaatleri gördüm.

Sorunmuş gibi anlatılanlar aslen çıkar amaçlı söylemlerdir.

Genel kurul öncesi belediye başkanlarından destek istenmesi, bazı kurum ve kuruluşlardan ücretsiz ulaşım için araç istenmesi, işin cabası. Bunları temin edenler, meslekten olmayıp destek verenler yarın bunların karşılığını bizlerden istemeyecekler mi?

Başta ben olmak üzere; “Üye aidat borcumuz var mı?” “Bu işler nasıl dönüyor, cemiyetin ihtiyaçları nasıl karşılanıyor?” demedik. İkramları da yedik, içtik.

Bu yazdıklarımdan daha da önemlisi;

Genel Kuruldaki oylama, akıllara zarar verecek bir yöntemle yapıldı. Mavi ve beyaz oy pusulaları zarfla birlikte verildi, kapalı yerde “bunun birisini içine atın diğeri orada kalsın.” denildi. “Oy kullanılacak yerde pusulalar olmasın, çalan olur.” dendi. Güven bu sanırım. Anadolu da bir laf vardır “kapını kitli tut, komşunu hırsız tutma” diye. Kapının kilidi Genel Kurul Divan Başkanı’nın elinde. Kilit onda, kapı başka yerde.

Seçme hakkımız elimizden alınmış, demokratik bir seçim yaşadık.

Seçilen bunu kendisine yedirebiliyorsa, söylenecek sözüm yok. Biz genel kurul üyeleri bunu sinemize çektik. Kapalı seçime hiç gerek yoktu, açık oylama yapılsaydı daha doğru olurdu diye düşünüyorum.

Sandıktan çıkan geçersiz oylar…

İki adet oy geçersiz sayıldı, neden? iki oy pusulası tek zarfa konmuş. Ya O, ya O dayatmasıyla seçim mi olur divan başkanı? “Ben, kendi seçeceğim adaylar içerisinden, yeni bir liste oluşturamıyor muyum ve siz kimsiniz ki bu hakkımı elimden alıyorsunuz?” diye protesto amaçlı oy kullanan insanı, kalkmış, aklınız sıra rencide ediyorsunuz.

Divan başkanı muhterem, geçersiz sayılan oyu eline alarak, zarfın içindeki oy pusulalarını çıkarıp, salona doğru dönerek “bu niye gelmiş ki buraya.” diyor. Kimin, neden geldiğini sorgulamak durumda olmadığınızın dahi farkında değilsiniz siz.

Pusulaları inceliyor; “birde isim çizmiş.” diyor. Yani aklı sıra oy kullananı aşağılamaya devam ediyor, kalemle yazılmış olan bölümü okuyunca; “şaşırmış bu” diyor.

Belki de oy kullanan kişi bir mesaj veriyor size, lakin siz bunu anlayabilecek durumda değilsiniz. Demokrasi anlayışınıza hayranım.

Biz neysek, sonuç O dur.

Vesselam…

Aktur tatil sitesi
Yazarın Diğer Yazıları