“Türkiye Turizmi İklim Krizi ile Karşı Karşıya: Uzmanlar Uyarıyor”
Dünya çapında ilk kapsamlı çalışma olan “Turizm ve İklim Değişikliği Durum Değerlendirmesi Raporu”, turizmin iklim krizi karşısında kırılganlığını ortaya koyarak, özellikle Türkiye gibi turizm ekonomisi ve iklim kırılganlığı yüksek olan ülkelerde olumsuz etkilerin beklenenin üzerinde olabileceğine dikkat çekiyor. Doç. Dr. Cenk Demiroğlu, alçak rakımlarda kayak turizmi, aşınabilir kıyı şeritlerinde plaj turizmi ve doğa temelli turizmin, iklim tehditleri artarken uyum önlemlerinin yetersiz olması nedeniyle sürdürülemeyeceğini belirtiyor.
İklim Tehditleri ve Türkiye: Rapor, aşırı sıcaklar ve artan yangınlar gibi iklim tehditlerinin, Türkiye gibi turizm ekonomisi ve iklim kırılganlığı yüksek olan ülkelerde turizmi olumsuz etkilemesinin beklendiğini gösteriyor. Deniz suyu seviyelerindeki artışın, kıyı turizmi için ciddi bir tehlike oluşturduğu belirtiliyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan birçok bölgenin su altında kalma riski bulunduğu vurgulanıyor. Türkiye’deki kıyısal miras alanlarının yüzde 10’a kadar batma tehlikesi altında olduğu ifade ediliyor.
Turizm Kaynaklı Salımlar ve Sürdürülebilirlik: Rapora göre, turizm kaynaklı salımlar küresel salımlardan daha hızlı artıyor ve turizm sektöründeki salımların 2010-2019 döneminde yüzde 2,5 arttığı belirtiliyor. Turizm sektöründe sera gazı azaltma hedeflerine ulaşmak için tüketici davranışları ve pazarlama stratejilerinin, yüksek salımlı turizm türlerinden uzaklaşması gerektiği vurgulanıyor.
Kayak Turizmi ve İklim Değişikliği: Raporda, alçak rakımlı bölgelerdeki ısınma ve kar yağışındaki azalmanın kayak turizmini olumsuz etkilediği belirtiliyor. Kayak sezonundaki ortalama kısalmanın, 2050 yılında küresel ısınmanın derecesine bağlı olarak yüzde 15 ile 22 arasında değişeceği tahmin ediliyor. Kayak sezonunun 2080 yılında ise yüzde 20 ile 42 daha kısa olacağı öngörülüyor.
Doç. Dr. Cenk Demiroğlu, turizm sektörünün iklim krizi karşısındaki kırılganlıklarını belirleyip önlemler almanın yanı sıra turizm politikalarını iklim değişikliği çerçeveleriyle entegre ederek sera gazı salımlarını azaltmanın önemine vurgu yapıyor. İklim değişikliğine karşı dirençli turizmin desteklenmesinin gerekliliğini vurguluyor.
