Okumadan yorumladıkları haberleri ve haberi yapanları “yalan haber” yapmakla suçlayanların eline ne geçiyor, anlamak olası değil.
Dün bir haber yayınladık, bazı kişiler ezberlemişçesine “yalan haber” dediler. Keşke haber içerisindeki videoyu izlemiş olsalardı ve keşke haber yalan olsaydı.
“Bodrum’da her şey kontrol altında, gelebilirsiniz” diyen Başkan Aras’ın açıklaması, doğru okuyanlar tarafından eleştirildi. Yanlış okuyanlarda, bizi eleştirdi.
Bana göre dün “gelmeyin” açıklaması nasıl yanlışsa, bugün “gelin” demekte o kadar yanlıştır. Kullanılan dil çok önemlidir. Çelişik açıklamalar Bodrum’a bir şey kazandırmaz. Her yapılan açıklama ciddi süzgeçten geçirilmelidir.
Bu tür çağrıları yapması gereken Belediye değil, Valilik olmalıdır.
Belediye bu, ne yapsa yeridir…
Daha dün Yılmaz Özdil’in kaçak yapısında “hiçbir şey yoktur” algısı yaratılan raporda, birkaç gün önce belediye tarafından yıkım kararı alınmış ve işlemlere başlanmıştır.
Çıkıp meydanlara “kaçak inşaatları bize şikayet edin.” diyerek komşusun pergolesini dahi şikayet ettirenler, Yılmaz Özdil olayında perde arkasından konuşmayı tercih ettiler.
Tüm yıkımlarda başrolde olan başkan, bakalım Yılmaz Özdil için alınan kararlarda görüntü verecek mi? Birkaç ay önce Bitez Mahallesinde, kendi meclis üyesinin ailesine ait olan otelin yanında kaçak yapı yıkımını haber yapıp servis eden belediye, kendi meclis üyesinin işgal ederek kapattığı imar yolunu görmezden gelmiştir. Şu ana kadar ecrimisil yazılmış mıdır bilemem, ancak yol halen kapalı.
Bugün ana akım medyada bir haber okuyacaksınız…
Can Dündar, kendine ait arazinin dışında, imar planlarında yol olarak görünen, ancak imar uygulaması yapılmadığı için, halen orman arazisi olan yere, yüzme havuzu yaparak yaklaşık 200 metre karelik alanı işgal etmiştir.
Havuzun yapıldığı tarih eskidir. Ancak topluma sunduklarıyla çelişik işler yapan, aydın olarak tanımlanan insanlar, topluma ait olan işgallerine tamah etmektedir.
Şimdi birileri çıkıp “Ne olacak küçük bir havuz, sen asıl büyük alanları neden yazmıyorsun?” diyeceklerdir.
Biride bir, binide bir, benim açımdan. Birileri hortumcu, başka birileri pipetçi, her iki tarafında götürdüğü toplumun malı.
Bazen yasalarla, yargıyla yapılamayanı topluma taşıyıp değerlendirmesini ve tepki göstermesini istersiniz. Bu en meşru haktır.
Gerçi Bodrum Belediyesi bu hakkı kullananları olumsuz yönde eleştiriyor lakin, belediye olarak karşı taraf güçlüyse, olup bitene pasif işlemler yapmakla yetiniyor.
Başkan Aras, son günlerde verdiği yapı kullanma izinlerine dikkat etmelidir.
“Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ve sivil inisiyatiflerin gayretleriyle Doğal Sit Alanı “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan edilen Yalıkavak Küdür Yarımadası’nın doğal haline kavuşması için başlatılan çalışmalarda sona gelindi. Küdür Yarımadası’nda kalan son plaj işletmesi de, Belediye ekipleri gözetiminde kaldırılmaya başlandı. “
Bodrum.bel.tr deki haber yukarıdaki gibi başlıyor. Haberin tarihi 30 Nisan. “Helal olsun belediyemize, bu işgallere göz açtırmıyor.” diyoruz. “Belediye ekipleri gözetiminde kaldırılmaya başlandı.” Çokta güzel yapıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı plajın “İmar Barışı” ından aldığı yapı kayıt belgesini iptal ediyor. Cumhurbaşkanı “kesin korunacak, hassas alan” ilan ediyor. Belediye yıkıma başlıyor. Her şey mükemmel.
04 Mayıs 2020 tarihinde bu beach, idari yargıdan yürütmeyi durdurma alıyor.
“Yıkıyor” denilen yeri, dört günde yıkamayan Bodrum Belediye’si belki de kendisine henüz tebliğ edilmeyen bir kararı, uygulamaya sokuyor. İdari yargı kararlarının, tebliğinden 30 gün içerisinde uygulanması gerekir.
“Belediye ne yapsın?” diyeceksiniz. “Üstüne düşeni yapmış.” diyeceksiniz, haklıda olabilirsiniz ancak, konuyu ağırdan almış gibi geliyor bana.
Peki bu işlerin arkasında kimler var…
Bu beach’ in sahibi kim…
Kayıtlara göre davayı açan Niyazi Mete, davalı T.C Muğla Valiliği. Mahkeme kararı, doğrudur yanlıştır tartışılır, lakin meşru değildir.
Niyazi Mete bize gelen bilgilere göre, AK Parti İl Başkanı Kadem Mete’nin yakın akrabasıdır. AK Parti İl Başkanı Kadem Mete, bir haber üzerine yaptığı açıklamada akrabalık bağının olduğunu ifade ediyor zaten.
Karar aldık, yıktık, yıkıyoruz derken hukuk yollarını bilmeyenlerin yerleri yıkılırken, güçlü olanlara bir şey olmuyor. Sonuca yargı karar verecek elbet, henüz dava sonuçlanmış değil. Mahkeme 30 günlük evrak toplama için süre vermiş, 30 gün sonra ne der yada diyene kadar yaz sezonu geçer mi?
Herkes kanunlar önünde eşittir, kanunlardan ödün verirsek, güçlünün hukukunu kabullenmiş oluruz.
AKP İl Başkanı Kadem Mete ne yapmalı, konu kendisiyle ilgili değil. Basiretli bir siyasetçi, hele bir ilde kendi siyasal anlayışının en önünde giden kişi, olayı iyi değerlendirmeli.
Mete akrabalarına şunu diyebilmelidir;
Sayın AK Parti Genel Başkanım, aynı zamanda ülkemizin Cumhurbaşkanı, o alanı Doğal Sit Alanı “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan etmiş, Reis’in lafının üzerine laf olmaz, gel bu sevdadan vazgeç, sonra sanki size özel bir alan yaratmış konumuna düşer, bu doğru değildir.
Der mi bilemem ama, demelidir. Yada kamuoyuna çıkıp “Ben bu alanda yapılan işi doğru bulmuyorum.” demelidir.
Kısaca Tencere dibin kara, senin ki benden kara, al takke ver külah, olup biteni izler dururuz. Masallarının başlama kısmında söylenen gibi; “Dere tepe düz gittim, döndüm baktım ki bir arpa boyu yol almışım.”
Bizimkisi bir rant hikayesi.
İster küçük olsun, isterse büyük, ister siyasi görüşümüzle birlikte olanlar, isterse karşıtlar olsun, yanlış yanlıştır.
Vesselam…
