Bodrum’un CHP’li Belediye Meclis Üyesi ile bir konuşmamız olmuştu. Bana dedi ki: ” Canan Hanım Bodrum’da yaşamak isteyen çağ dışı kalmışlığı kabul edip geliyor zaten. Ben doğduğumda 1.5 ton olan su depomuz bugün 5 ton”
Bu ne demek biliyor musunuz? Ben size alt yazısını okuyayım…
Yani diyor ki:
“Dün daha çok ulaşıyordu evlere suyumuz, gün geçtikçe teknoloji ilerledikçe biz evlere suyu ulaştıramaz olduk. Dünün doğrusunu bile bugüne taşıyamadık ve kimse sesini doğru yerde yükseltmedi! Homurdandılar ama etkisizdiler. Haklılardı, mağdurları biz çoğalttık. Fakat sustular. Yakın tanık olarak şahsen ben bu şartlarda büyüdüm ve bunun böyle devam edeceğine olan sonsuz inancımla şehrin yönetim kademesinde yer alıyorum şimdi.”
Çok haklı. Yalnız bunun da bir sınırı var.
“Bodrum’da muhalefet yapılsa da bir şey değişmez” diyenlere en okkalı cevap Yüksek Seçim Kurulu’ndan geldi. CHP’nin genel merkezinde oturup Bodrum’a, Ankara’ya çok hakim olduğunu düşünenlere önemli bir “bu kadar akıl tutulması yeter” mesajı bence; oy birliği ile alınan karar. Fakat yalnızca anlayana faydası olur.
YSK, Bodrum Belediye Meclis Üyesi CHP’li Ahmet Faik Karakaya’nın mazbatasını iptal etti. Bomba bir gelişmedir. Bodrum’da sessizlikle karşılanmıştır. Zaten Bodrum siyasetinin soruları yanıtsız bırakması, gazeteciden kendisinden icazet alarak yazı yazmasını beklemesi ve gazeteciyi parayla satın alıp istediği şekle sokması alışılagelmiş bir gelenektir adeta. Bizim gibi birkaç soru sorana da yafta yapıştırır olur biter! Ama her filmin sonu mutlu bitmez.
“Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın”
Bazılarının ömrü bu iki satırda geçer. Bazıları ise onları yok saymayı tercih eder.
Herkesin gözünden kaçan detay bir gazetecinin merceğine takıldı. Baş yazarımız Mustafa Gündoğ’un kamuoyuna taşıdığı ve istifa çağrısında bulunduğu Karakaya’nın mazbatası, 8 Mayıs 2025 tarihinde YSK tarafından oy birliğiyle iptal edildi.
İstifa, onurlu makamdı Azizim…Ancak çağımızda “görevden affını istemek” diye yeni bir forma sokuldu. Bak biz işte burada çok net kaybettik. Çünkü ilk görevden affını isteyen tüm kurumlarda eş zamanlı LİYAKAT oldu! O gün bugündür rast gitmiyor hiçbir işimiz…
Düşünsene, seçilme yeterliliği bulunmadığı halde belediye meclis üyesi olarak listede yer alması yetmemiş, üstüne seçilmiş.
Soruyorum: CHP’nin, “hak, hukuk, adalet” çığlıklarına ne olmuş peki?
Ancak; o kadar kendilerinden eminler ki, o kadar pişkinler ki, gerçekten yapıyorlar ve oluyor!
Tamam da onların yapmaları bir ise bunu bilip, görüp, susanlar bin vebal altında kalmaz mı?
Bu çağda kim takar vebali? Ateist Japon takıyor abi! Müslüman kardeşlerim nasıllar iyi mi?
Yerel seçimlerden önce, adı geçen kişinin cezası kesin değil mi? Kesin!
Bu halde niye ve nasıl adaylık başvurusunda bulunuyor?
Bu, hukuka aykırı değil mi?
Adalet dedikleri,güçlünün yanında dur, hakkı ve haklıyı ez, demek mi?
“Koskoca Bodrum’da, hani şu Muğla’nın en kalabalık seçmeninin olduğu ilçede, yıllardır iktidar olan CHP’de bir tane daha seçilme yeterliliğine sahip kimse bulunamadı da mecbur mu kaldılar?” desek o da değil!
O zaman bu hal nedir ? Bunu tanımlayacak bir kimsesi var mı CHP’nin? Merak ediyorum, bu mazbata iptaline karşı çıkacak mı CHP Lideri Özgür Özel?
Bodrum’da CHP’nin aday adaylarının, meclis üyelerinin hukuki geçmişi hiç mi araştırılmaz? O halde örgüt niye var? İlçe yönetimi ne iş yapar?
CHP’nin böyle koskocaman bir açığı varken, yerel iktidarı denetleme görevini üstünde taşıyan diğer siyasi partiler buna nasıl sessiz kalırlar? Bu suskunlukla gelen zan ağır değil mi? Rahat taşınabilir mi sahiden bu yük?
CHP’nin kendi içindeki muhalefet, yani yerel seçimlerde hakkı yenen diğer adaylar, kendi haklarını savunmaktan bu kadar aciz mi? Hiç mi söz yükseltecek olanı, hesap soracak hali kalanı yok! Bu, kendi mensup olduğu partiden umutsuzluğun belirtisi mi?
Bodrum’da iki söz alıp, haybeden gerçek üstü yalandan vur kaç cümle kurup -mış gibi muhalefet yapıldığı ortada zaten. Yerel siyasette de Türkiye genelini yansıtan çekirge istilası var. Oradan oraya sıçrayarak, yer değiştirenlerle dolu etraf. Basına verilen demeçler asıllarını yaşatmıyor bu yüzden! Biraz duralım, önce şimdi hangi partideyiz onu hatırlayalım, sonrası sonra…
Nisan ayında belediye meclisinde muhalefet şovu, Mayıs ayında halkın meclisinden aklımıza esti kalktık, gittik fütursuzluğu. Haziran ayında ne var sırada? Kapıda oturma eylemi falan mı?
Beş dakika da olsa uğrarım mutlaka…
Usulsüz imar izinlerinden, uyarılar içeren sayıştay raporlarının her sene tekrarından, hukuksal yollara başvurmayı geçtim yurttaş tarafından verilen itiraz dilekçesine desteğe bile gerek görülmeden verilen satış yetkilerinden, bas bas bağırıyor zaten muhalefetin yokluğu Bodrum’da!
Yerel iktidarın alternatifsiz kaldığı, önüne geçilemez halde tekrar tekrar gelişinden de belli. Yoksa bu kadar çözümsüzlük, kronik hale gelen majör sorunların üstüne seçilmek nasıl mümkün olur?
Yüksek siyasette hedefi iktidar olan ana muhalefet partisinin hak ettiği temsil bu mudur? Bu temsille gitmeyi planladığı yer neresi hedef belli mi?
Ben şunu anladım; Bodrum’da fazla kalınca rahatlıyor sinirler. Antidepresan içmiş gibi ne ağlayabiliyorsun gönlünce, ne de kalkıp masaya elini vurabiliyorsun. Her şeyi görüyor, biliyor ve sakin sakin izliyorsun. Yüzünde anlamsız, nereden geldiği belirsiz bir tebessüm, boş boş bakıyorsun etrafa!
Vee Bodrum, kan kaybetmeye devam ediyor…
Yazıyı bitirmeden önce söylemek isterim; Bodrum’dan bana gelen bilgilere göre birkaç belediye meclis üyesi daha istifaya hazırlanıyor. Önümüzdeki iki hafta içinde yaşanacakları iyi okuyun…
Haziran, Mayıs’tan da hareketli ve sıcak gündemlere gebe, benden söylemesi.
Haydi selametle…