Bodrum Gökçebel’de Akdeniz foklarının yaşam alanında planlanan Gökçebel Yat Limanı Projesi için açılan ÇED davasında bilirkişi keşfi yapıldı. Avukat Mehmet Horuş, Posidonia çayırlarının ve kıyı ekosisteminin uluslararası sözleşmelere rağmen tehdit altında olduğunu vurguladı.
Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Gökçebel–Dirmil Mahallesi’nde, United Bodrum Turizm A.Ş. tarafından hayata geçirilmek istenen **“Gökçebel Yat Limanı ve Otel Projesi”**ne ilişkin “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için açılan davada bilirkişi keşfi yapıldı. Akdeniz foklarının yaşam alanı olan Posidonia çayırlarının bulunduğu bölgede yürütülen projeye karşı açılan yurttaş davası, hem kıyı ekosistemine hem de hukuki sürece ilişkin ciddi soru işaretleri barındırıyor.
Akdeniz Foklarının Yaşam Alanında Yat Limanı Israrı
Gökçebel Yat Limanı Projesi’ne karşı bölgede bulunan sitelerin sakinleri ve yurttaşlarla birlikte yaklaşık 100 kişinin davacı olduğunu belirten Avukat Mehmet Horuş, bugün gerçekleştirilen bilirkişi keşfinin ardından değerlendirmede bulundu.
Horuş, 11 kişilik bilirkişi heyeti ile yapılan incelemede projenin etkilerinin sahada net biçimde görüldüğünü ifade ederek şunları söyledi:
“Projenin tam ucunda hem bir mendirek yapılmak isteniyor hem de denizde yaklaşık 2 bin 600 metrekarelik bir dolgu alanı planlanıyor. Bu projeye karşı bölgedeki tüm siteler ve yurttaşlarla birlikte yaklaşık 100 kişi olarak dava açtık. Aynı koyda daha önce Epic Island projesi için açtığımız davada kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunuyor.”
Posidonia Çayırları Ve Akdeniz Fokları İçin Hukuki Koruma Zorunlu
Bölgede Posidonia çayırları ve Akdeniz foklarının bulunduğunu hatırlatan Horuş, denize yapılacak en küçük müdahalenin bile açık hukuksuzluk anlamına geldiğini vurguladı:
“Posidonia çayırları ve Akdeniz fokunun yaşam alanı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, başta Barcelona Sözleşmesi gereği korunmak zorundadır. ÇED davası devam ederken burada başlatılan her faaliyet açıkça suç niteliğindedir. Bugünkü keşifte de bunu ifade ettik.”
Yargı Kararlarına Rağmen Kıyılara Fiili Müdahale
Horuş, daha önce hem Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün hem de Muğla İl Tarım Müdürlüğü’nün bölgedeki ekosistem hassasiyetine ilişkin görüş verdiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Denize hiçbir şekilde müdahale edilmemesi gerektiği resmi kurumların raporlarıyla ortadayken bugün fiili bir müdahale ile karşı karşıyayız. Yargı kararlarına rağmen Bodrum’da kıyılar şirket projelerine açılıyor.”
“Muğla Akdeniz’in Yat Garajına Dönüştü”
Muğla genelinde eş zamanlı olarak yürütülen marina projelerine dikkat çeken Horuş, tabloyu şu sözlerle özetledi:
“Muğla’da şu anda onlarca yat limanı ve marina projesi var. Kent adeta bütün Akdeniz ülkelerinin yat garajına dönüşmüş durumda. Her koyda benzer projeler, benzer ticari mantıkla ilerliyor.”
COP 31 Öncesi Büyük Çelişki
Türkiye’nin iki yıl sonra COP 31’e ev sahipliği yapmaya hazırlandığını hatırlatan Horuş, uluslararası alanda ortaya çıkan çelişkiye dikkat çekti:
“Türkiye, iklim krizinden en fazla etkilenecek Akdeniz ülkesi olduğunu söyleyerek COP 31’e ev sahipliği yapacak. Ancak aynı zamanda Akdeniz’in korunmasına yönelik sözleşmelere taraf bir ülke olarak kıyılarını hoyratça projelere açıyor. Bu büyük bir çelişkidir.”
Çevre mücadelesinin önümüzdeki iki yıl boyunca dünya kamuoyunun odağında olacağını söyleyen Horuş, çağrısını şöyle tamamladı:
“Bütün dünyanın gözü Türkiye’de olacak. Lütfen Akdeniz’e kıymayın. Bu güzel koyu, bu denizi, bu ekosistemi yok edecek projelere izin vermeyin.”