İSTEB, bugün Türkiye’de ilk, dünyada ikinci emlak acenteleri kooperatifi… Türkiye’nin ilk ve tek emlak acenteleri kooperatifi İSTEB’in Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Özcan ise 27 yıllık meslek birikimi ve üstlendiği sorumluluklarla sektörde örnek bir portre çizen isimlerden biri.
Ulvi Özcan, önce Zingat Youtube kanalında Zingat Akademi’nin, ardından Zingat Prestij Dergisi’nin konuğu oldu.
İşte Zingat Prestij Dergisi’nde yayınlanan İSTEB’in Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Özcan röportajından bazı bölümler…
Açıkçası ben bu dönemi öğrenme yolculuğumun 27. yılı olarak görüyorum. 27 yıl boyunca öğrenmenin yolculuğunda olmaktan, birçok yerde eğitim vermekle birlikte halen mesleğimde eğitilen olmaktan daha da çok mutluluk duyduğumu ifade etmeliyim. Her işte doğru olan şey dinlemek, öğrenmek ve öğrenmenin yolculuğunu yapmaktır. Kendimi en yalın haliyle “Ben Çengelköy’de emlakçıyım” diye tanımlayabilirim. Hem meslektaşlarımızın hem müşterilerimizin gözünde bölgemizde tanınan ve güvenilen emlakçı olma çabasındayız. Bir emlakçı olarak yolculuğumu sürdürüyorum. Bu, yaşadıklarımızdan ders alarak hep daha iyisini yapmak için bir yolculuk…
Ne yazık ki Türkiye’de emlak konusunda eğitime yeterli değer verilmiyor. Emlakçı, anahtarı eline alıp yer gösteren insan olmamalı. Emlakçı alternatif yatırım araçlarıyla müşterisini riskten koruyan bir danışman olmalı. Geçen gün bir müşterimle konuşurken şunu söyledim: “Eğer bir emlakçıya sadece bir ev satmana aracılık ettiği için yüzde 2 ödeme yapıyorsan bu çok para, ama eğer sen ondan bir danışmanlık alıyorsan, yani a’yı değil de b’yi al, şimdi değil de şu zaman al gibi bir danışmanlığı doğru alıyorsan o zaman da ödediğin rakam çok az.” Çünkü, bir emlakçı çok daha fazlasını hak ediyor.
Bugün kazanılan paralar gayrimenkulde doğru zamanlamayla değerlendirildiği takdirde, alma-satma anlamında söylüyorum, kesinlikle emlakçılar insanlara kazandırıyorlar. Bu yüzden bizlerin daha çok emek harcaması, işimizi iyi yapmaya gayret etmesi lazım.
Bu aslında bir felsefe: Yaptığını iyi ve doğru yapmanın bir sonuç değil, aslında bir yolculuk olduğunu bilmek… Sezen Aksu’ya bakın, işinin zirvesinde bir isim olarak diyor ki, “Ayaklarımın titremesinin bittiği gün bir daha sahneye çıkmayacağım”. Bu sözü bizim mesleğimiz için de düşünebilirsiniz. Emlakçılıkta da “ben oldum” değil de “ben iyinin yolculuğundayım” çabası gerekiyor. Bu yolculuğun en önemli ayağının eğitim olduğunun altını çizmek istiyorum.
İSTEB, Türkiye’nin ilk ve tek emlak acenteleri kooperatifidir. Aslında kooperatifçilik kavramını anlatmak bizim haddimize düşmeyecek kadar bir deryadır. Ancak “emlakçılıkta kooperatifçilik” denildiğinde de söz sahibi olacak kadar bir hikâyemiz oldu. Biz bu yola çıktığımızda Ticaret Bakanlığı Başmüfettişlerinden Yusuf Üstün bize yürekten destek verdi. Anadolu’nun tarihinde, Osmanlı’da ahilik kavramından da beslenen önemli bir kooperatifçilik anlayışı geçmişi vardır. Modern anlamda kooperatifçilik dediğimizdeyse 1800’lerde İngiltere’deki işçi, tüketici kooperatifiyle başlayıp bugüne ulaşan geniş bir kooperatifçilik kavramı var.
Dünyada birçok sigorta şirketi kooperatifçilik kökenlidir. Dolayısıyla kooperatifçilik dünyada başarılı örneklerle anılırken, ne yazık ki Türkiye’de talihsiz bir hikâyeye sahip. Bir dönem züğürt müteahhitliğin adının kooperatifçilik olduğu biliniyor ve insanımızda hâlâ bu hikâyenin olumsuz izleri mevcut.
Ben de açıkçası kooperatif mağduru bir babanın evladıyım. Acıbadem’de bir arsa için bir kooperatife girmiştik ve bunun bir kooperatif mi, bir satış mı olduğunu anlamak için aklımızın ermesinde zamana ihtiyacımız oldu. İşte bu geçmiş, maalesef “iyi kooperatifçilik” yapma niyetinde olanlara da pranga oluyor. Umarım devletimiz bu konuda sağlıklı denetimleri ve özendirici teşvikleri verir, Türkiye’de kooperatifçilik hak ettiği yere kavuşur.
Türkiye’de emlakçılığın geçmişi çok fazla değil. İyi emlakçılığın geçmişi daha da az. Yani franchise sistemiyle başlayan bir geçmişi var ve franchise sisteminin Türkiye’de emlakçılığa çok şey kattığını söylemeliyiz. İSTEB’in hedeflerine gelecek olursak, hizmet ve ürün alanlarımızın standartlarını belirleyerek, bunları toplu alımlarla artırarak maliyetleri düşürmek istiyoruz. Bundan da öncelikle ortaklarımıza devamında da meslektaşlarımıza verimli bir iklim yaratmayı amaçlıyoruz. Ortaklarımız ve üyelerimiz ne kadar artarsa, hem verimliliğimiz artacak hem de masraflarımız azalacaktır.
İSTEB olarak bugün henüz emekleme safhasındayız. Örneğin bir hizmet alımı yapacağımız zaman, bir kurumsal firmanın karşısına oturup da “Ben 250 tane ofisi temsil eden bir kooperatifin yönetim kurulu üyesi veya başkanıyım” dediğimde, o bir güçtür. Şu anda bu güç franchise sisteminden yana gibi görünüyor ama aslında sistemin içinde markanın sahibi bunun imtiyazını sağlıyor. Yani o markanın içindekiler daha düşük bir katma değer elde ediyorlar. Oysa bunu bir kooperatif mantığına kavuşturabilirsek meslektaşlarımızın bu işten kazancının artacağını düşünüyoruz, işte çabamız bu yöndedir.
Gerçekten emlak acenteleri kooperatifi olmak Türkiye için yabancı bir kavram. İSTEB olarak Türkiye’de ilk, dünyada ikinci emlak acenteleri kooperatifiyiz. Dünyanın ilk emlak acenteleri kooperatifi, bugün 400’ün üzerinde üyesi olan Avustralya Emlak Acenteleri Kooperatifi ve bu işin nasıl yapılması gerektiğini çok doğru modellemişler.
Doğru, ancak biz bu yolculuğa ilk olarak sadece ortak kavramıyla başladık. Yusuf Üstün Bey’in dediği gibi, kooperatifçiliğin gerçekten bir yaşam biçimi olduğunu gördük. Çünkü kooperatifçilik bir üyelikten ziyade bir ortaklık sistemidir. Kâra ve zarara ortak olmaktır. Fakat burada bir sorunla karşılaşınca, bunu revize etmek gerektiğini düşündük ve bu yıl gerçekleştirdiğimiz genel kurulumuzda dedik ki, sözleşmeli üyelik sistemi yani strateji ortaklığı kavramını geliştirelim. Yani hem bizim ödediğimize göre daha düşük bir ödentiyle hem de bizim o sürenin sonun da karşılıklı birbirimizi test edebileceğimiz bir “nişanlılık” süreci yaşayalım diyoruz.
Üye olmak için sürecimiz şu şekilde ilerliyor… Üye adayımız bir ortağımız veya üyemiz tarafından yönetim kuruluna teklif ediliyor. Aradığımız kriterler; Ticaret Bakanlığı’ndan yetkili bir ofis sahibi olmak, üye adayının en yakın ofisinden muvafakat almak ve sonrasında yönetim kurulu tarafından değerlendirilmek şeklindedir. Üyelik sürecinde son derece özenliyiz. İSTEB olarak eğitim ortalamamız 13,2 idi, deneyim ortalamamız da 20 senenin üzerindedir. Bunlar bizim hem müşterilerimiz hem ortaklarımız için artı yanlarımız.
Biz İstanbul’da denetlenebilir bir mekanizmayı kurmadan diğer illerde benzer çalışmalar yürütürsek hem kendimize saygısızlık hem de üyelerimize haksızlık yaparız diye düşündük. Yoksa her ilde bir emlak broker’leri işletme kooperatifi olsun, üst bir birlik çatısı altında toplanalım isteriz. Takdir edersiniz ki, emeklemeden yürünmüyor, yürümeden de koşulmuyor. Bu nedenle İstanbul dışındaki dostlarımız bize biraz sabır göstersinler. Bu mekanizmayı oturttuktan sonra hep birlikte daha çok güzel işler yaparız.
Kooperatifler özgün yapılar olmalı ve bu yapıdan toplumlar, insanlar fayda sağlayabilmeli. Biz yola çıkarken bu iş ile ilgili standartları belirleyelim, hem hizmet hem ürün alımında bu standartlara göre alım yapalım, maliyetleri düşürelim, diğer taraftan toplu satış yapacak kişi ve kurumlara da biz sizin işinizi yapalım anlamında bir alternatif sunabilelim diye kooperatif yapısını tercih ettik.
Amacımız standartlarımızı yükseltmek. Bu aslında bizim ille de devletten beklemeden, kendi dar imkânlarımızla bir hedefe ilerleme çabası… Şu an yakın hedefimiz, 200 üye. 200 üyeye ulaştığımızda hem tasarruflarımızı biriktirip ortak bir arsa/emlak geliştirme yapabiliriz, hem ürün alıp ürün satabiliriz, hem aldığımız ürünlere daha uygun fiyat verebiliriz.
Neticede, bir elin nesi var iki elin sesi var. Aramızda olmak isteyen arkadaşlarımızla tanışmak, görüşmek istiyoruz. Bu bir davettir ve kooperatifçiliğin dünyada çokça başarılı örnekleri var. Umarım biz de iyilerden olmayı başarabiliriz.
Ulvi Özcan çok yönlü kişiliği ve enerjisiyle hayata katkı sunmaya devam ediyor. Bir yandan bugün kısa adıyla İSTEB, uzun adıyla İstanbul Emlak Brokerleri Kulübü İşletme Kooperatifi’nin başkanlığını Yürütüyor. Bir yandan BosForce Yönetici Ortağı olarak emlak hizmetleri devam ediyor. Aynı zamanda da yazarlık yönü var. “Boğaziçi’nde Bir Emlak Feneri” adını verdiği bir kitap kaleme aldı.
Kitabın gelirini ise zihinsel engelli çocuklara sahip anneler tarafından kurulmuş, kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan Tomurcuk Kooperatifi’ne bağışladı.
• 1967 yılında İstanbul’un Şile ilçesi Yeşilvadi (Heciz) Köyü’nde doğdu. Aslen Çerkes kökenli olan bir aileye mensup.
• 1984 yılında Çetinkaya Hukuk Bürosu’nda çalışma hayatına başladı.
• 1992-1995 yılları arasında Sultanhamam’da Orhan Giyim’de çalıştı.
• 1995’te Sempa Emlak Ltd.Şti.’nin kurucu ortaklarından oldu.
• 1997’den 2012’yi kadar TURYAP Çengelköy Temsilcisi olarak mesleki ve ticari faaliyetlerini sürdürdü.
• 1999-2009 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası 16. Dönem Emlak Müşavirliği Meslek Komitesi Üyesi/Başkan Vekili, 17. Dönem Meclis Üyeliği görevlerinde bulundu.
• İleri pazarlama ve satış teknikleri, müzakere teknikleri, lüks marka nasıl yönetilir/lüks ürün-hizmet nasıl satılır, eski eserlerin restorasyonunda karşılaşılan sorunlar ve çözüm yolları, 19. ve 20. yüzyılda Boğaziçi yalıları gibi sertifika programlarının yanı sıra pek çok seminer ve panele katıldı.
• Başta Amerikan Associates Press (AP) Ajansı, Wall Street Journal Gazetesi, The New York Times Gazetesi, Japon Nikkei Dergisi olmak üzere birçok televizyon ve gazetede Boğaziçi emlak piyasasıyla ilgili görüşleri yer aldı.
• Türkiye’nin ilk ve tek emlak acenteleri kooperatifi İstanbul Emlak Brokerleri Kulubü İşletme Kooperatifi’nin 25 kurucu ortağından biri olan Ulvi Özcan, kurucu başkanı ve halen yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütüyor. Aynı zamanda bugün özelikle lüks konutta adından söz ettiren Bosforce’nin Yönetici Ortağı olarak emlakçılık faaliyetlerini sürdürüyor.
• Evli ve Nart adında bir oğlu var.
