av.damlaalp@gmail.com
1988, Ordu/Fatsa doğumlu Avukat Damla ALP, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2012 yılında burslu olarak mezun olmuştur. Mezuniyetinden 2018 yılının Mayıs ayına kadar İstanbul Barosuna kayıtlı olarak kadrosunda üst düzey hukukçuların yer aldığı hukuk bürolarında Aile Hukuku, İş Hukuku, İcra Hukuku , Ceza Hukuku, Taşınmaz, Gayrimenkul ve İnşaat ve İmar Hukuku olmak üzere birçok alanda hizmet ve danışmanlıklar vererek bu alanlarda kendini geliştirmiştir.
2018 yılında Bodrum’da yaşamaya başlamış ve Muğla Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık faaliyetine devam etmektedir.
1 Eylül 2023 tarihi itibariyle kira, Kat Mülkiyetinden kaynaklanan ve ortaklığın giderilmesine dair uyuşmazlıklarda arabuluculuk dönemi başlıyor.
Adliyelerin iş yükünün azalması amaçlanırken, yeterince uzun süren yargılama sürelerini daha da uzatacağa benziyor.
Mal sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıkların adliyelerin en önemli iş yüklerinden biri haline geldiği hepimizin malumudur. Daha evvelinde birden fazla hukuk alanına dava şartı olarak getirilen arabuluculuk sürecinin asıl amacının, Adliyelerdeki dava yükünü hafifleterek ve bunun yanında toplumsal barışı sağlamak olduğu yönündeki amacı ve bu anlaşmazlıkları doğru ve uzlaşmacı bir tavırla sona erdirmek için arabuluculuğun zorunlu hale getirildiği kanun koyucular tarafından beyan edilmektedir.
Sınırlı konu ve alanlarla uygulanan süreç artık hemen hemen çoğu dava konusunda zorunlu hale gelmeye başlamıştır ve bunlardan sonuncusu, Nisan ayında Resmi Gazete’ de yayımlanarak 1 Eylül 2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek olan kanundur. Bu kanun ile iş, ticaret ve tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı haline gelmesinin ardından artık; kira uyuşmazlıklarında, komşu hakkından kaynaklı uyuşmazlıklarda, Kat Mülkiyetinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda ve ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale gelmiştir.
Yeni yasa ile yalnızca ev ve iş yerlerindeki kira uyuşmazlıklarını değil, herhangi bir taşınır ya da taşınır malın kiralanmasıyla ilgili uyuşmazlıklar için de arabuluculuğa başvurmak gerekecektir.
Kira denildiğinde malumumuz ülke gündeminden dolayı, akıllara en başta ev ve işyeri kiraları gelmekte ancak, bu kanun bütün kira uyuşmazlıklarını kapsamaktadır.
Kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurunun istisnası yalnızca icra takibi olarak başlatılacak hukuki talepler yönünden zorunlu tutulmamıştır.
Özetle sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına giren ve burada görülecek kira bedelinin belirlenmesi, tespiti, tahliye, kira alacağı uyarlama, fesih gibi tüm davalar için dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir.
Her ne kadar arabuluculuk müessesinin faydalı yönleri olsa da, yargılama sürelerinin ülkemizde iş yoğunluğu, dava ve dolayısıyla dosya yükü sebebiyle anlaşamama hali ile sonuçlanan konularda süreci maalesef ki biraz daha uzatacaktır.
Bunun yanında, yeni getirilen alanlarda ortaklığın giderilmesi gibi genellikle paydaşlık sebebiyle tarafları çok olan davalarda ve nihayetinde davanın açılma konusu özünde tarafların hali hazırda uzlaşamadıkları, uzlaşmak için bir araya gelemedikleri yatmaktadır. Bu dava türünde arabuluculuk müessesinin sağlıklı işlemesi biz hukukçuları endişeye sürüklemektedir. Tebligat aşamaları ile taraf teşkili sağlanamadığından davanın esasına yıllardır geçilemeyen davaları da göz önünde bulundurduğumuzda arabuluculuk şartı getirilen bu davalardan sonuç almak daha da zorlaşacak gibi görünüyor.