DOLAR
36,6261
EURO
40,0231
ALTIN
3.529,96
BIST
10.862,14
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Çok Bulutlu
19°C
Muğla
19°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Çok Bulutlu
16°C
Salı Parçalı Bulutlu
8°C
Çarşamba Açık
10°C
Perşembe Açık
13°C

Muğla Çevre Platformu Meclisleri Bodrum’da buluştu: “Yeşile sadık kal”

Muğla Çevre Platformu Meclisleri Bodrum’da buluştu: “Yeşile sadık kal”
11.06.2023
314
A+
A-
Aktur tatil sitesi

Her zaman dile getirmeye çalıştığım gibi merkezi iktidarın sorumlulukları yanında günlük hayatımızın ve geleceğimizin en önemli alanlarını düzenleyen yerel yönetimlerin sorumluluklarının çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçek

KAYNAK: T24.com/SERDAR GÜNDOĞ

“Doğayı, yaşam alanlarını kar ve rant alanı olarak gören anlayışın yol açtığı ekolojik kırımlara karşı, Muğla genelinde yerel halklar yaygın mücadeleler vermektedir. Yerelde deneyimlediğimiz bu ekolojik yıkımların, dünyanın yaşamakta olduğu ekolojik krize katkı yaptığının ve uygarlığın sonunu getirebilecek bir tehdit olduğunun bilincindeyiz.”

Yukarıdaki alıntı, genel seçim öncesi MUÇEP (Muğla Çevre Platformu) tarafından kamuoyu ile paylaşılan seçim bildirgesinin giriş paragrafı.

“Yaşamı savunan bizler, uygarlığın devam edebilmesi için doğayı tahrip eden politikaların derhal değiştirilmesi ve ekolojik odaklı bir sistem değişikliği gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.” 

Yaşamın devam edebilmesinin önünde artık insanoğlunun bir tehdit olduğunu daha açık, daha dürüst bir şekilde konuşma-tartışma zamanı bile kalmamışken halkın temsilcileri olarak sistemde yer bulan siyasilere, karşı karşıya olduğumuz yıkımın olanca kötülüğünü nazikçe ama kararlı bir şekilde dile getiren; bir ‘lütfen artık’ metni aslında bu bildirge.

Bildirgede ya da MUÇEP meclisleri Bodrum buluşmasında bu şekliyle ‘Yeşile sadık kal’ diye bir ifade aslında yok.

Bakmayın siz başlıkta toplantının mesajıymış gibi yer verdiğime. Ben de kendimce bir ekolojik kalkışma içindeyim.

Peki de nereden mi çıktı yeşile sadık kalma fikri?

Yaradılışa ne denli borçlu olduğumuzu, varlığımızı, doğaya sadakatle ancak devam ettirebileceğimizi enine boyuna düşünme farkındalığı yaratan ve mücadeleyi bu bakış açısıyla kararlılıkla sürdüren MUÇEP Meclisler Buluşması’nın bende yarattığı his bu oldu.

Buluşmanın ilk gününde basın açıklamasına kadarki birkaç saatlik bölümde ben de bulundum.

Yaşamsal çevre sorunlarını ve hatta sürecin uygarlığı sona erdirme noktasına gelişini samimiyetle sunan anlatıcıları dinlerken iş siyasilerin sorumluluklarına gelince, fani bir siyasinin ‘plana sadık kal’ etiketi geldi aklıma bir yandan.

Barışın ve sevginin dili hümanizm dururken ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı kimlik siyasetinin dilini pek bi seven hamasi sözcünün sadık kalmamızı istediği planın ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok, açıkçası ilgilenmiyorum da…

Ancak mevcut siyasetçi profili ve toplumsal sorumlulukla eylemsel inatçılığa devam eden sivil inisiyatiflerin anlayış, söylem ve birikimleri arasında gitgide açılan bir makas sorununu aşmak sanırım uzun bir süre daha kolay olmayacak.

Çoktandır, etinden sütünden, neyi var neyi yoksa rant ve ranta hizmet eden çevrelerin (iktidar-muhalefet ayırmaksızın söylüyorum) sömürüsü altında olan Muğla kıyılarını, ormanlarını, mavisinin, yeşilinin uğradığı ekolojik kıyımı ve buna karşın bir savunma stratejisi geliştirme konusunda mücadele eden MUÇEP‘i yazmayı istiyordum.

Bu mücadeleyi kamuoyuna duyurmak adına kolları sıvamışken doğaya sadakatle ilişkilendirebileceğim, yeşile sadık kalma düşüncesi beni hem heyecanlandırıyor, hem de motive ediyor.

Açıkçası benzer konulara da bir ön hazırlık motivasyonu olması açısından geçen hafta sevgili Umur Talu‘nun yazısından alıntıladığım bir yargıyı sorgulamıştım kendi dünyamda: “Ne için yaşayacağız sorusudur, insanı insan yapan.”

Ne için yaşadığımı, ne yapmam gerektiğini, kime ya da kimlere karşı durmam ya da kimlerin yanında olmam gerektiğini de maalesef yarım asrı devirmiş bir muhterem olarak ancak anlamlandırabiliyorum.

Bu yazıyı şimdilik bir kavgaya-mücadeleye girişme, ekolojik bir kolları sıvama yazısı olarak kabul edebilirsiniz.

Detaylarını daha sonraki yazılarımda hakkıyla paylaşmaktan mutlu olacağım Akbelen ve Bargilya Sulak Alanı başta olmak üzere Muğla‘daki diğer korunması gereken alanlarla birlikte meclisler buluşmasının ertesi günü gezilen ve basın açıklaması yapılan Bodrum’daki mücadele alanların başında, Bodrum’un son doğal su tutma havzasının devamı olan Kocadere ile AspatGökburun ve Cennet Koy gibi yerler geliyor.

Bence bu buluşmada konuşulan konulardan MUÇEP‘in doğayı savunma stratejisinin en önemli adımı olarak bakanlıklar vb. gibi devletin kurumları yanında yetki ve sorumluluk açısından suistimali bulunan yerel yönetimlere karşı da hukuk mücadelesi verilmesi gerektiğine ilişkin düşünce.

Anladığım kadarıyla meclisler tarafından bu düşünce kabul görmüş durumda.

Her zaman dile getirmeye çalıştığım gibi merkezi iktidarın sorumlulukları yanında günlük hayatımızın ve geleceğimizin en önemli alanlarını düzenleyen yerel yönetimlerin sorumluluklarının çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Ne kadar genel ya da yerel kurumlar arası yetki ve sorumluluk karmaşası ve bir kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılıyor olsa da ‘şeffaflık ve hesap verilebilirlik’ yönetim anlayışının hatırlanması, hatırlatılması konusunda koyduğu irade nedeniyle MUÇEP‘i kutlarım.

Son söz olarak, aslında yapmamız gereken şeyi hepimiz biliyoruz; mavi gezenimizin günü ve yarınları için ‘yeşile sadık kal’.

Eyvallah.

Aktur tatil sitesi