Siyasi Rehavetin Gölgesinde Bodrum 2025
Bazı yıllar bir kentin hafızasına ağır düşer. Bu yıl hiçbir şey yolunda gitmediği için değil; yılların tortusu birikip bu yılın üzerine çöktüğü için…
2025, Bodrum için tam olarak böyle bir yıl oldu.
Belediye meclisi aylar boyunca kısa süreli tartışmaların ve yanlış anlaşılmaların odağında kaldı. Kent ise kıyılarından suyuna, altyapısından gündelik yaşamına kadar çok daha farklı ve hayati bir mücadelenin içindeydi. Yerel siyasetin gündemi ile yurttaşın gündemi arasındaki mesafe, yılın ilerleyen aylarında daha da görünür hâle geldi.
Yurttaşın sesi neden istenen ölçüde ilçe yönetimi tarafından duyulamadı? Bu sorunun yanıtı kapsamlı bir çalışmanın konusu olabilir. Ancak bu yazı, o geniş sorunun ilk adımı olarak okunmalı.
Okumakta olduğunuz metin üç bölümlük bir dizinin ilkidir. Bu bölümde 2025’in ilk yedi ayına geri dönüyor; meclis tutanaklarının, resmi açıklamaların ve sokak nabzının bize anlattığı Bodrum’u yeniden hatırlıyoruz.
Ocak 2025 – Cumhuriyet Mirasının Satışı Tartışması
Yılın ilk meclis toplantısı, “Cumhuriyet mirasına ait taşınmazlar için satış yetkisi” başlığıyla başladı. Belediyenin mali yükümlülüklerini gerekçe göstererek gündeme aldığı bu yetki talebi, kamuoyunda şaşkınlık ve tartışma yarattı.
Ortaya çıkan temel sorular şunlardı: “Bu yetki neden şimdi isteniyor?” ve “Neden böylesi önemli bir konuda halka doğrudan danışılmıyor?” Meclis tutanaklarına yansıdığı şekliyle Belediye Başkanı, bu sorulara verdiği yanıtta kamuoyuna başvurulması hâlinde olumlu bir sonuç çıkmayacağını, ancak yönetim olarak bu yetkiye ihtiyaç duyduklarını ifade etti.
Muhalefet kanadından itirazlar dile getirilse de bu itirazlar hukuki ya da toplumsal bir karşı hamleye dönüşmedi. Ne yargı yoluna başvuruldu ne de itiraz eden yurttaşlarla birlikte görünür bir siyasi tutum sergilendi.
Bu yetki alınmış olmasına rağmen, yıl sonuna doğru gelindiğinde kamuoyunda borç yükünün anlamlı biçimde hafiflediğine dair somut bir iyileşme algısı oluşmadı. Aksine, faiz yükünün dahi azalmadığı yönünde değerlendirmeler öne çıktı.
Şubat – Afet Hazırlığı: Sorular Çok, Yanıtlar Az
Şubat ayında gündem depremdi. Ege Denizi’nde art arda yaşanan sarsıntılar Bodrum’da tedirginlik yarattı. Meclisin ana gündem maddesi, olası bir afet karşısında kentin hazırlık durumuydu.
Ancak toplantılardan çıkan tablo, hazırlıkların düzeyinden çok belirsizlikleri görünür kıldı. Yerel yönetim ile merkezi yönetim arasındaki karşılıklı eleştiriler, çözüm üretmekten ziyade tartışmayı kısır bir döngüye soktu. Paylaşılan bilgiler, kamuoyuna güven vermekten uzak bulundu.
25 Şubat’ta Bodrum’da düzenlenen “Ege Denizi Deprem Fırtınası ve Olası Tsunami Senaryoları” başlıklı etkinlikte Prof. Dr. Celal Şengör’ün yaptığı değerlendirme, durumu özetler nitelikteydi: “Kaç kez gelirsek gelelim, kaç defa anlatırsak anlatalım, her gelişimizde Bodrum’u aynı hâlde buluyoruz.”
Mart – Şartsız Bağışlar ve 8 Mart Polemiği
Mart ayında meclisin gündeminde yer alan “şartsız bağışların kabulü” başlığı, kamuoyunda soru işaretleri yarattı. Beklenti, bağış süreçlerinin daha şeffaf biçimde yürütülmesi yönündeydi. Ancak yapılan açıklamalar bu beklentiyi karşılamadı. Şeffaflık meselesi, Bodrum’da yıl boyunca kamuoyunun gündeminden düşmeyecek bir başlık hâline geldi.
Aynı ayın bir diğer tartışmalı konusu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan bir meclis konuşmasıydı. CHP’li bir meclis üyesinin sözlerine AK Parti Grup Sözcüsü’nün destek vermesi ve ardından gelen siyasi değerlendirmeler, meclis sınırlarını aşarak kent gündeminin merkezine yerleşti. Bodrum’da 8 Mart, İstanbul Sözleşmesi vurgusuyla anıldı.
Oysa yurttaşın beklentisi farklıydı. Turizm sezonu öncesi altyapı sorunlarının giderilmesi, sık sık patlayan su borularının onarılması, kira artışlarının yarattığı baskıya karşı yerel çözümler üretilmesi, istihdam olanaklarının artırılması, tarım ve kooperatifçilik gibi başlıkların gündeme alınması bekleniyordu. Bu konular, yerel siyasetin öncelikleri arasında yer bulamadı.
Nisan – Faaliyet Raporu Tartışması
2024 yılına ait faaliyet raporunun görüşüldüğü Nisan ayı meclis toplantısı, yazılı rapor ile sözlü beyanlar arasındaki farklar üzerinden gerildi. Muhalefetin eleştirileri, iktidar kanadınca “karar alma süreçlerine katılım” vurgusuyla karşılandı.
“Komisyonlarda siz de vardınız” çıkışı, tartışmayı meclis prosedürleri üzerinden yeniden alevlendirdi. Sonuçta faaliyet raporu oy çokluğuyla kabul edildi. Ancak bu süreç, kentte muhalefetin etkisiz kaldığı yönündeki eleştirileri güçlendirdi.
Bu dönemde Bodrum, Kuzey Afrika kaynaklı çöl tozlarının ve şiddetli rüzgârların etkisi altına girdi. Ağaçlar ve elektrik direkleri devrildi, tekneler zarar gördü, trafik sorunu daha da belirginleşti. Ardından gelen sağanak yağışlar, dere yatakları üzerine yapılmış yapılarda su baskınlarına yol açtı. Yurttaşlar, tıkanan mazgalları belediye işçileriyle birlikte açmaya çalıştı. Bu olaylar için kapsamlı bir olağanüstü meclis gündemi var mıydı?
Mayıs – Salon Terkleri ve YSK Kararı
Mayıs ayı, siyasetin geriliminin en yüksek olduğu dönemlerden biri olarak kayda geçti. Tartışmalar sırasında söz hakkı verilmediğini savunan AK Partili meclis üyeleri toplantı salonunu topluca terk etti. Ocak ayında halka söz hakkı verilmeden alınan kritik kararlarda sessiz kalan meclisin üyeleri, bu kez kendi iç işleyişi üzerinden böylesi bir tepki vermesi kamuoyunda dikkat çekti.
Toplantı, tıpkı Ocak ayındaki örneği gibi itirazların yetkisizliği ve üstüne salon terklerine rağmen devam etti ve kararlar oy çokluğuyla alındı.
Aynı ayın bir diğer önemli gelişmesi, Yüksek Seçim Kurulu’nun CHP’li Ahmet Faik Karakaya’ya verilen mazbatayı iptal etmesi oldu. Ulusal gündeme de taşınan bu karar, seçilme yeterliliği ve aday onay süreçlerini yeniden tartışmaya açtı. Süreci başlatan başvurunun gazetemiz başyazarı Mustafa Gündoğ imzasını taşıması, basının kamusal denetim rolünü bir kez daha gündeme getirdi. Yerel siyasette ise bu gelişme sınırlı bir yankı buldu.
Bu ayda turizm sezonu da açıldı. Beklentiler; bitmeyen yolların tamamlanması, çöp sorunlarının azaltılması ve inşaat faaliyetlerinin kontrol altına alınması yönündeydi.
Haziran – Gümüşlük Kıyıları ve Belediye Başkanının Özrü
Haziran ayında Gümüşlük Forum üyelerinin kıyı işgallerine ilişkin eleştirileri mecliste sert tartışmalara yol açtı. Forum temsilcileri, kıyıların kamusal kullanımının giderek daraldığını vurguladı.
Tartışmalar sırasında Belediye Başkanı’nın kullandığı üslup kamuoyunda tepki çekti. Gelinen noktada Başkan, hem Forum üyelerinden hem de Bodrum halkından özür diledi. Haziran ayı, halkın doğrudan meclis gündemini etkilediği nadir dönemlerden biri olarak kayıtlara geçti.
Aynı ay Milas–Bodrum Havalimanı’nda yolcu sayısı 611.992 olarak açıklandı. Artan nüfus, barajlardaki su seviyesini hızla düşürdü. Geyik ve Mumcular barajlarındaki doluluk oranlarındaki gerileme kamuoyuna yansıdı. Otellerde ve konutlarda tankerle su temini yaygınlaştı. Deposu olmayan yurttaşlar için susuzluk ciddi bir sorun hâline geldi. Kanalizasyonun denize karıştığına dair şikâyetler de bu dönemde sıklaştı.
Temmuz – Sokakta Sorun, Mecliste Siyaset
Temmuz ayında su kesintileri, deniz kirliliği, arıtma yetersizlikleri, artan maliyetler, sintine boşaltan tekneler, aksayan toplu taşıma ve elektrik kesintileri kent gündemini belirledi. Turizm sezonu, adisyon ve fiyat tartışmalarıyla da yara aldı.
Buna karşın meclis gündemi, bu sorunların büyük bölümünü arka plana iten siyasi atışmalarla şekillendi. Sokaktaki gerçeklik ile meclisteki tartışmalar arasındaki mesafe hiç olmadığı kadar belirginleşti.
Dipnot: Turizm Gerçeği – Bodrum’un Sessiz İkilemi
2025 yazı, turizm açısından da çelişkili bir tablo ortaya koydu. Hareketlilik yüksek görünse de ekonomik verimlilik aynı ölçüde hissedilmedi.
“Bodrum fiyatları – Yunan adaları fiyatları” karşılaştırması bu yıl daha belirleyici oldu. Ulaşım kolaylığı ve fiyat istikrarı gibi nedenlerle adalara yönelen turist sayısındaki artış, Bodrum’daki potansiyel talebi kısmen dağıttı.
Genel Değerlendirme
2025’in ilk yedi ayı, Bodrum’un siyasetten yönetime, turizmden kent yaşamına kadar birçok alanda sınandığı bir dönem olarak kayda geçti. Bir yanda meclisin yurttaştan kopuk görünen gündemi, diğer yanda kentin ağırlaşan günlük sorunları…
Derdimiz eleştirmek değil, kent hafızasında yer edenleri yöneticilere duyurmak!
Yıl sonu yazıları, geçmişten ders çıkarılması için yazılır. Hatalar insanidir; ancak aynı hatalarda ısrar, ne insanlar ne de şehirler için sürdürülebilir değildir.
“Bodrum hepimizin en değerlisi” ifadesinde samimiysek, enerjimizi, cesaretimizi ve sorumluluğumuzu bu yöne çevirmeliyiz. Vicdanen şu soruya yanıt vermeliyiz:
Bodrum’u hırslarımız mı yönetiyor, yoksa aklımız ve vicdanımız mı?
Bodrum’un tersine göç dönemine girmesi yerel yönetim açısından başarının mı yoksa başarısızlığın mı işaretidir?
Bu yazı; meclis tutanakları, resmi açıklamalar ve saha gözlemlerine dayanan kamusal bir değerlendirme taşır.
Dizinin ikinci bölümünde Ağustos–Aralık dönemine odaklanılacaktır.
Haydi selametle…