16’ıncı yüzyılın önemli bilim insanlarından olan İsviçreli doktor ve kimyager Paracelsus; “Bütün maddeler zehirdir, zehirle ilacın tek farkı dozdur.” diyerek bir doğruluğu yıllar öncesinden dile getirmiştir. Son yıllarda doğallığa yönelimin artmasından dolayı bitki çaylarına olan talep de artmaktadır. Ancak ne yazık ki bitki çayları, faydası ve zararı bilinmeden bilinçsizce kullanılmaktadır. Her bitki çayının faydası olduğu kadar doğru tüketilmediğinde vücutta toksik etki ve zarar oluşturabiliyor.
Bunun yanı sıra ülkemizde gıdalarda taklit ve tağşişin had safhaya varması da bitki çayı yerine acaba ilaç mı kullanıyoruz, şüphelerini arttırıyor. Geçtiğimiz ay Tarım Bakanlığı 618 firmaya ait 1218 parti üründe yapılan taklit ve tağşişleri bir liste halinde kamuoyuyla paylaştı. Bu listede farklı ilaç etken maddeleri içeren 11 adet bitki çayı da bulunuyordu. Ayrıca bitki çaylarında gıda boyası da tespit edildiği açıklandı.
Elbette bu liste gerçek tablonun çok küçük bir parçasıdır. Ülkemizde yüz binlerce gıda firması ve bu firmalara ait milyonlarca çeşit ürün bulunmaktadır. Bunların tamamının denetlenmesi ve taklit-tağşiş ürünlerin açıklanması durumunda ne yazık ki çok daha vahim bir tablo ile karşılaşılacaktır. Çünkü halkımızın ve çocuklarımızın bugün ve gelecek dönemlerdeki sağlığını etkileyecek olan gıdaları üreten gıda sektörü maalesef yeterli denetimden uzaktır. Üstelik denetlenen ve halk sağlığı için uygunsuz ürünler ürettiği, gıdalarda taklit ve tağşiş yaptığı tespit edilen firmalar üretimlerine devam edebilmektedir. Bu işletmelerin tağşiş ürünleri üretmeye devam etmesinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.
Tarım Bakanlığı tarafından 2018 ve 2019 yılında açıklanan taklit ve tağşiş listelerini incelediğimizde bir yılda hileli gıda üretimi yapan firma sayısının 173’ten 618’e, hileli ürün sayısının da 282’den 1211’e yükseldiğini görüyoruz. Yine 2012 yılından bu yana açıklanan taklit ve tağşiş gıdaların listelerine bakıldığında, hileli gıda üreten firmaların listelerde tekrar tekrar yer aldığı görülebilir. Hatta kimi firmaların, hile yapıldığı tespit edildikten sonra hileye son vermek şöyle dursun, bünyelerine yeni markalar katıp hile çeşitliliğini arttırdığı söylenebilir.
Zaman zaman kullandığı bitkisel çay ya da türevlerini tükettiği için hastanelik olan ya da hayatını kaybeden insanlarımızı yazılı ve görsel basından öğreniyoruz. Elbette yazılı ve görsel basında işin uzmanı olmayan kesimlerce toplumun bitki çayı tüketimi konusunda yanlış yönlendirilmesinin de bunda payı var.
Son zamanlarda “zayıflama çayları” moda oldu. Bu çaylar, “zayıflamaya bire bir”, “ayda şu kadar kilo verdirir” gibi etkileyici sloganlarla pazarlanıyor. Hatta ünlü isimlerin doğrudan bu ürünlerin reklamını yaptığını görebilirsiniz.
Yukarıda bahsettiğimiz Tarım Bakanlığı tarafından açıklanan tağşiş ve taklit listesinde, içeriğinde kimyasal tespit edilen bitki çayları olduğunu belirtmiştik. Örneğin o kimyasal maddelerden bir tanesi “subitramin”. Subitramin bir ilaç etken maddesi. Serotonin, noradrenalin ve daha zayıf bir şekilde de dopamin geri alımını engelleyen ve birçok psikiyatrik yan etkileri olan bir beta feniletilamindir. Kardiyolojik yan etkileri nedeniyle yasaklanmış olmasına rağmen hala internet üzerinden “zayıflama hapı” adı altında satışı devam etmektedir. Sibutramin, antidepresan özelliğinden dolayı manik veya hipomanik kaymaya (psikolojik ataklar) neden olabilir. Bunlara ek olarak kan basıncını yükseltme, kalp krizi riskini arttırma ve safra taşı oluşturma, uykusuzluk, ağız kuruluğu, kabızlık gibi yan etkileri de vardır.
İşte bu madde yasak olduğu halde bitki çaylarının içerisinde kullanılabiliyor. Halkımızın kolayca ulaşabileceği yerlerde alenen satılıyor. Üstelik, kamuoyunca tanınmış isimler tarafından reklamları yapılarak kullanımı teşvik ediliyor.
Bakanlığın açıkladığı listeden anlaşıldığı üzere, özellikle çeşitli hastalıkları tedavi ettiği, zayıflattığı vb. iddialarla üretilen bitki çayları denetimsiz olarak üretilmekte ve piyasaya sürülmektedir. Bu denetimsizlik kimi zaman ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir.
Diğer gıda ve içecek maddelerinde olduğu gibi, bitki çaylarında da Tarım Bakanlığı tarafından yeterli denetimlerin yapılmıyor oluşu, uygunsuzluk tespit edilen durumlarda etkin yaptırımların uygulanmayışı taklit ve tağşişi her geçen gün arttırmaktadır.
Çok derdin tek ilacı, Tarım Bakanlığı ve ilgili diğer kamu kurumlarına yeter sayıda gıda mühendisi ve diğer ilgili branşlardan atama yapılması, bitki çayları dahil tüm gıda ve içecek üreten firmaların etkin şekilde denetlenmesidir.
Tüketicilerin doğrudan satın aldığı yerlerde örnekleme bazında yapılan denetimlerde tespit edilen uygunsuzluklar ivedilikle halkımızla ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Üretici firma teşhir edilmelidir. Uygunsuz ürün üreten firmalara caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bitki çayları gibi “doğal” ve “zararsız” kabul edilen ürünler konusunda halkımız taklit ve tağşişçilerin insafına bırakılmamalıdır.
Kamuoyunun bitkisel kaynaklı çayların tüketimi konusunda doğru bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Sosyal medya dahil, yazılı ve görsel basında bitki çaylarının sahip olmadığı etkilere sahipmiş gibi gösterilerek reklamının yapılması engellenmelidir.
TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli Temsilcisi
Sema Kopal