Yer gök inledi. Belediyelerimiz deprem paneli yapmalı, yapacak , yapıyor derken yaptı sonunda yapacağını Ya Rabbim şükürler olsun….Hemen büyük büyük profesörler ağırlanmalı, hocalar sahnede dev ekranların önünde yerini almalı… Lazer ışığıyla bir güzel coğrafyadan jeolojiye teori bilgimizi aydınlatmalı, parlatmalı.
Elbette, Mühendisler Mimarlar Odası başta olmak üzere ilgili STK’lar ve bilgisine güvenilen teknik bilgi sahipleri de konuşmacı olarak katılmalı.
Taze başkanların atladıkları tek husus şu; hani bir psikoloji kitabı vardı, adını çok severim:
“Seninle başlamadı!”
Sahiden öyle, Ege Denizinde deprem süreci sizin başkanlığınızda başlamadı! Binlerce yıllık konu… Siz, sizden önce yapılanları yaşananları bilmekle görevlisiniz!
Dolayısıyla atmaya çalıştığınız adımlar fazla tekrara girerse gelen hocalardaki bezginlik ve anlattıklarının boşa gideceği kaygısı haddini aşar. Bak hocaya, baştan ezbere konuşup “bu sınıfta önümüzdeki sınavı geçen çıkmaz” diyor. Psikoloji buna ne diyor ? Öğrenilmiş çaresizlik…Ne yaptınız ettiniz Celal Hocamın Türk Milletinden umudunu kestiniz. Neden? Bu “sular kesik Bodrum’da” deyip patlayan boruya suç atmakla bir tutulacak bir konu değil! Çok rica ederim!
Olmaz ilaç sine-i sad pareme…
Prof. Dr. Celal Şengör, daha ilk cümlesinde bunu net hissettirdi. Anlamayan kalmasın diye de ekledi: “Bodrum’da olmayı seviyorum, yemekler güzel. Ama anlattıklarımız boşa gidecek. Sonucun sıfır olacağını biliyorum.”
Seyirci kahkahaları arka fonda ortamı neşelendirdi. Güldük, geçtik, ağlanacak halimize!
Merak ediyorum: Hasan Tabak kardeşimizin ölümüne yol açan kazada “kaldırım olmaması” ihmalinin önüne geçer miydi bu Bezgin Bekir organizasyonlara ayrılan bütçe?
İlle de “deprem” olacaksa başlık…
Bizi, afet öncesi ve afet sırasında yapmamız gerekenler konusunda eğitmek için başlayabilir misiniz çalışmaya? Kapı kapı dolaşıp bilgi mi verirsiniz? İşyerlerinde çalışanları eğitip siz de ev ahalisini bilgilendirin mi dersiniz? Tatbikatlar mı yaptırırsınız? Bilemem! Söze yapılmamışlardan başlayabilir misiniz?
Ya da diyorum ki:
Yaklaşık 10 aydır sesini ne Başkan Aras’a ne Başkan Mandalinci’ye duyuramayan Mehmet Taşkıran’ın derdine çare olur muydu bu panele harcanan para? Dere ıslahı yapılır, alt yapısı sağlamlaşır, her yağmur yağdığında yaşayan çoluğun, çocuğun, annenin babanın can telaşı biter miydi?
Veyahut 40 evsiz bari havalar ısınıp mevsim yaza dönünceye kadar kalır mıydı Okyanus Otel’de?
Bilmiyorum belki de; Kent Lokantasında 100 TL değil de Ankara’daki gibi 40 TL olmasa da 50 TL’ye düşer miydi muhtacın önüne konacak o sıcak yemek?
Gerçi halkın parasıyla halka lütufta bulunduğunu düşünen kibrin gücü yeter mi asgari ücrete tabi çalışanın bir öğün yemek için harcayabileceği paranın en fazla 80 TL olduğunu idraka?
Günün özeti şu:
Sürekli tekrardan bezmiş hocamlar geldiler. Bir sonuca ulaşamayacaklarından emin , öğrenilmiş çaresizlikten oflaya puflaya anlattılar derslerini. Seyirci de maşallah kah güldü kah esnemekten ağzını kapatamadı. Hoca hem sizlerden, hem de yüksek siyasetten pek umutlu olmadığını bildirip Bodrum’u terk etti. Tabi bu arada Marmaris’teki 3 günün ardından yazılan, yoğun övgüyle manşetlere konu olan çalıştay sonrası çıkan sonuç bildirgesine, uzmanların ve halkın bakışı da oldukça erken çıktı meydana.
Halk niye böyle düşünüyor?
Yapı stoğu bin yıldır çıkarılamamış. Tehlike ve risk analizlerimiz yapılamamış. Yapı stoğundan baştan sayıyoruz 5 yılda bir, Büyükşehir konuşuyor dikkat: 13 ilçe hazır mıyız talimatları bir daha duymaya?
Tüm bu yaşananların etkisi üstümde ayağa kalkarak, şahsımın sonuç bildirgesini açıklıyorum: “Allah’a emanetsin kızım. Sen olur da bir gün siren sesi duyarsan hiç oyalanma camiye koş.”
Çağrım sadece kendime…Herkes kendinden mesul bu hayatta!
Ah Canım Ah!
İnsanlık asla yok olmazdı, menfaate değil de merhamete uzansaydık!
Haydi selametle…
