Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Gökçebel Mahallesi’nde toplam 84.580 metrekarelik alan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında “rezerv yapı alanı” ilan edilerek özel mülkiyete ait parseller imara açıldı.
875 ada 1, 2, 3; 876 ada 1–7 ve 877 ada 1 numaralı parselleri kapsayan planlama alanına ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylandı. Planlar, 27 Mayıs 2025 itibarıyla 15 gün süreyle askıya çıkarıldı.
Yetkililerce yapılan açıklamada, bu planların daha önce mahkeme kararıyla iptal edilen imar düzenlemelerinin yerine, şehircilik ilkeleri doğrultusunda hazırlandığı belirtildi.
Kamu Yararı mı, Rant Projesi mi?
Söz konusu taşınmazlar kamuya ait değil, özel kişilere ait mülklerden oluşuyor. Yani bu alanlar, devlet tarafından yatırımcılara tahsis edilmiş değil; mevcut özel mülk sahiplerinin parselleri, Afet Yasası kapsamında rezerv yapı alanı ilan edilerek imara açılmış durumda.
Bu durum, afet riskiyle ilgisi olmayan bölgelerde Afet Yasası’nın rantsal amaçlarla mı kullanıldığı yönündeki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Gökçebel’deki bu imar hamlesi, kamuoyunda daha önce tepki çeken Yalıkavak’taki Rönesans Holding projesini hatırlattı. Yalıkavak’ta da Afet Yasası kapsamında rezerv yapı alanı ilan edilen bir bölgede, Rönesans Holding tarafından 66 adet lüks villa inşaatına başlanmıştı.
Söz konusu uygulama kamuoyunda büyük yankı uyandırmış, “afet riski” adı altında yüksek rant sağlayan lüks konut projeleri yapılmasının yasanın amacına aykırı olduğu belirtilmişti. Gökçebel’deki uygulamanın da benzer şekilde, yasa ve şehircilik ilkeleri dışında, rant odaklı bir planlama olduğu yönünde eleştiriler var.
Tahsis Değil, Özel Mülkiyet
Planlama gerekçesi olarak, daha önce iptal edilen imar planlarının yeniden düzenlenmesi gösterilse de, planlamanın şeffaflığı, mülkiyet yapısı, ekolojik etkiler ve kamu yararı açısından değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Özellikle parsellerin kimlere ait olduğu, imar açılmasının ardından bu alanlarda ne tür projeler geliştirileceği gibi sorular kamuoyunun gündeminde.