Dünya Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre dünyada erişkin yaş nüfusunda (20-79 yaş) yaklaşık 537 milyon şeker hastası bulunuyor. Bu sayının 2030 yılında 643 milyon, 2045 yılında ise 783 milyon olması bekleniyor.
Diyabet, vücudumuzunda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalık. Bu hastalığa dikkat çekmek için her yıl 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde ve haftasında çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenleniyor. Dünya Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre dünyada erişkin yaş nüfusunda (20-79 yaş) yaklaşık 537 milyon şeker hastası bulunuyor. Bu sayının 2030 yılında 643 milyon, 2045 yılında ise 783 milyon olması bekleniyor.
Yine Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre 2021 yılında 6.7 milyon insan, yani dünyada her 5 saniyede bir kişi şeker hastalığına bağlı komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitirdi. Şeker hastalığının önlenebilir bir komplikasyonu olan ayak sorunları nedeniyle de dünyada her 20 saniyede bir şeker hastası ayağını kaybediyor. Uzmanlar, şeker hastalığını uygun tedavi ve korunma yöntemleriyle komplikasyonlar gelişmeden yönetilebileceğini söylüyor. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrull ile şeker hastalığının en önemli komplikasyonlarından biri olan ayak yaralarını konuştuk.
Yapılan araştırmaların şeker hastalarının yüzde 12-15’inin yaşamlarının herhangi bir döneminde ayak sorunu nedeniyle sağlık kuruluşuna başvurduğunu söyleyen Ertuğrul, “En son tüm toplum taraması olarak yapılan TURDEP 2 çalışmasında ülkemizde erişkin yaş grubunda şeker hastası oranı 13.7 olarak bulundu. Bu oranı dikkate aldığımızda ülkemizde yaklaşık 10 milyon şeker hastası olduğunu söyleyebiliriz. Bu oranlara göre hesaplama yapıldığında Türkiye’de yaklaşık 400 bin civarında ayağında sorunu olan diyabetik hasta olduğu düşünülebilir. Yapılan çalışmalar ayağında infeksiyon gelişen şeker hastalarının yüzde 10-15’inin majör amputasyon dediğimiz (diz altından veya diz üstünden bacağın kesilmesi) durumla karşılaştığını gösteriyor” dedi. Ertuğrul, “Bu da ülkemizde her yıl yaklaşık 20-30 bin şeker hastasının şeker hastalığı nedeniyle ayağını kaybettiğini öngörmemize neden oluyor. Ülkemizde kayıtlar yeterli güvenirlikte olmadığından net sayı vermek çok zor” dedi.
“SGK KARŞILAMALI”
Ayakta oluşan yaralar sonrası tedavinin zor olduğunu ve pahalı olduğunu söyleyen Ertuğrul, “Ülkemizde de hasta sayılarının yüksek olduğu düşünülürse ortaya çıkan harcamanın SGK tarafından bugünkü hükümet politikalarıyla karşılanması olanaksız hale geliyor. Bundan 10 yıl önce bu hastaların tedavisinde kullanılan birçok ürüne SGK tarafından ya kullanım kısıtlaması getirildi ya da ödeme listesinden tamamen çıkarıldı. Hastaların birçoğu tedavileri için gerekli ürünleri kendileri almak zorunda” ifadelerini kullandı.
“YETERLİ SAĞLIK ÇALIŞANI YOK”
Türkiye’de ayak yaraları konusunda yeterli sayıda yetişen sağlık çalışanı olmadığını kaydeden Ertuğrul, şöyle konuştu: “Bu hasta grubuna özel kaynakların aktarılması aynı onkololojik hastalar, kalp hastaları, organ nakiller ve yoğun akımlarda olduğu gibi kamu, özel fark etmeksizin bu hastaların tedavisi SGK tarafından karşılanmalı. Ayrıca şeker hastaları tanı aldıkları andan itibaren ayalarında yaraların gelişmemesi veya varsa yaranın tedavisi amacıyla özel ayakkabılar giymeli. Bu da ödeme kapsamı dışında. Çok basit koruyucu önlemler ile ayak kayıplarının çoğunun önüne geçilebilir.”
DİYABET TİPLERİ NEDİR?
Tip 1 ile Tip 2 arasındaki farklar ise şöyle:
Tip 1
Tip 2
ÇOCUKLARA SENSÖR DESTEĞİ
Şişli Belediyesi, halk sağlığı alanında bir projeye imza atarak Diyabetli Çocuklar Vakfı işbirliğiyle, “Diyabetli Çocuklara Sensör Desteği” programını başlattı. Program kapsamında, Şişli’de yaşayan 18 yaş altındaki Tip 1 diyabet tanısı konmuş tüm çocuklara, 5 bin TL’lik şeker ölçüm cihazı (sensör) desteği verilecek.