Ahmet Aras’ın mikro kültürü!
Bodrum Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aras (Muğla Belediye Başkan adayı), geçenlerde bir konuşmasında, kültürü “İnsan eliyle yaratılan bütün değerler” olarak tanımladı ve Bodrum kültürünün dışardan gelen göçle yozlaşma tehdidi altına olduğunu ve kendilerinin mikro kültürü korumak zorunda olduğunu ifade etti…
Öncelikle Oxford sözlüğünde “Kültür” ne demekmiş ona bakalım; kültür, “ Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topu” olarak tanımlanmış. Buradan konuya girelim; bu bölgenin insanlarının sadece eliyle değil beyniyle de binlerce yılda yarattığı bu kültür, bir alt kültür olmadığı gibi bir mikro kültür hiç değildir! Diğer taraftan da dışarıdan gelen kültürleri, bu kültürü yozlaştırabilecek bir tehdit niteliğinde görmek son derece yanlış bir düşünce biçimidir. Bu düşünce, maalesef ki son birkaç seçimdir ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir enstrüman olarak bazı siyasetçiler tarafından fazlasıyla kullanılmakta! Bu coğrafyayı en değerli kılan unsurlardan biri kültürüdür ve buralara gelen herkes bu kültüre aşık olur sempatiyle bakar, türkülerini, oyunlarını öğrenmeye heves eder, ataları buralarda doğmuş insanlarla sohbet etmeye çalışır, sevgi ve saygı duyar. Yerli veya sonradan yerleşenlerin tüm düğünlerinde “Kerimoğlu” da oynanır, “Halay” da çekilir. Burada yaşamayı seçen bizlerin kültürü, bir alt kültür ya da bir mikro kültür olabilir ama Bodrum kültürü için bir tehdit asla olamaz! Bu kültürü korumayı, sadece ataları buralarda doğan insanların hassasiyetiymiş ve göreviymiş gibi ifade etmek de son derece yanlıştır! Bu konuyu biraz açalım…
Sayın Başkan; “Bir coğrafya kültürüyle güzeldir.” demiş! (Alıntı) Coğrafya bütün verileriyle kişiye ve topluma hayat veren ilk kaynaktır. Kültür ise insan ve toplumun gelişmesinde, coğrafya ile ilişkilerde, kendi aralarındaki ilişkilerde düzey kazandırır ve bütün beşeri değerleri içeren bir olgudur. Bu sebeple, jeopolitikte toprak ve kültür birlikte anılmalıdır. Yani ikisi arasındaki ilişki son derece derindir ve korumak adına ikisine de sahip çıkmak gerekir…
İşte burası beynimizin yandığı yer: kültürü korumaya çalışıp, coğrafyayı (Doğa) bir tarafa bırakmak bir ebeveynin iki çocuğu arasında ayrım yapmasına benzer, birini her gün övüp diğerini dövmek gibi! Bildiğimiz; bugüne kadar Bodrum yarımadasında, kültürümüzü ve coğrafyamızı korumak geliştirmekle görevli tüm belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimizin çok büyük çoğunluğu bu toprakların insanları! Ayrıntıya( ayrıntıları sokağa çıkıp biraz etrafa baktığımızda çokça görüyoruz) girmeden söyleyeyim sonuç ortada, yedik coğrafyayı, iş bilmezliğimizle, açgözlülüğümüzle, hırslarımız ve zaaflarımızla ve şimdi kültürümüzü korumalıyız diyoruz…
Olan oldu maalesef severek öldürdük , en azından bundan sonra hamaseti, eyyamcılığı, ayrıştırıcı söylemleri bırakalım, gerçeklerle yüzleşip mazeret üretmeden bu coğrafyayı ve kültür mirasımızı daha da değersizleştirmeyelim…
