‘Depremler ve doğal afetler dünyamızın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Toplumda deprem bilincinin oluşması ve derem öncesi sırası ve sonrası hazırlıklı olunması, deprem tehlikesi ve konusunun kamuoyu gündeminde kalması amacıyla her yıl 01-07 Mart tarihleri arası deprem haftası olarak kutlanmaktadır. Her yıl 01-07 Mart tarihlerinde düzenlenen “Deprem Haftası” deprem başta olmak üzere tüm afetler konusunda toplumsal bilinçlenmeyi, kamusal örgütlenmeyi ve depremin ne zaman, nerede olacağı bilinmediğinden depreme karşı hazırlıklı olmayı hedeflemektedir.
Depremlerde meydana gelen can ve mal kayıpları, yaşadığımız büyük acıları ve deprem gerçeğinin kamuoyunun gündeminde olmasını sağlamak, unutmamak ve unutturmamak açısından büyük önem arz etmektedir.
18 Mart 2018 tarih ve 30364 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete`de, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından; “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği” yayımlanmış ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikte, kamu yararı ve bilimsel esaslar göz ardı edilmiştir. Jeofizik Mühendislerinin hizmetlerine tam olarak yer verilmemiştir. Yönetmelikteki eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir.
3194 Sayılı İmar Kanununun 8. Maddesine eklenen 1ı) bendi ile rapor onay vizeleri kaldırılarak Meslek Odalarının denetleme yetkisi kaldırılmıştır. Bu değişiklik; mühendislik hizmetlerinin mesleki ve teknik esaslara ve ülke yararı doğrultusunda verilmesini engelleyici bir düzenlemedir. Kamu yararı açısından Odaların mesleki denetimini kaldıran bu değişikliğin düzeltilmesi kamu yararınadır.
Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Bu parametreler Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Depreme dayanıklı yapı tasarımı için zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği çalışmaları olmalıdır.
İnsanlarımızın depreme dayanıklı binalarda yaşaması, can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için, imar planına altlık teşkil edecek jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütler yapılmadan yeni yerleşim yerleri belirlenmemelidir. Ada ve parsel bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. Riskli alanlar imara açılmamalı, bilimsel normlara dayalı yer seçimi yapılmalı, niteliksiz yapı üretimi engellenmelidir.
Depremlerin afete dönüşmemesi ve büyük acıların yaşanmaması için, %60`ı kaçak veya kurallara aykırı yeterli mühendislik hizmeti almadan yapılan binalar incelenmeli gerekli önlemler alınmalıdır. Yer seçimi, yapı tasarımı, üretimi ve denetimi aşamalarında mühendislik biliminin, bilgisinin gerekleri tam olarak yerine getirilmeli, deprem ve afet planları geliştirilmeli, yapı stokunda gerekli mühendislik incelemeleri yapılarak riskli yapılardaki risklerin giderilmesi çalışmaları ivedilikle başlatılmalıdır.
Kentsel dönüşüm projeleri, depreme dayanıklı güvenli yapılaşmanın olduğu kentlerimiz yerine, kentsel imar rantlarına dönüştürmenin bir aracı durumuna gelmiştir. Mevcut yapı stokları incelenerek, yönetmeliklere uygun olmayan, deprem güvenli olmayan yapıların bulunduğu alanlarda, insanlarımızın güvenli yaşamını sağlayacak rant odaklı olmayan kentsel dönüşüm projeler için yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
Bir doğa olayı olan deprem ve afetlerin en az zararla atlatılmasının bir bileşeni yer seçimi, yapı tasarımı ve üretimi aşamalarında mühendislik biliminin gerekleri ve denetimi tam olarak yerine getirilmesidir. Diğer önemli bileşeni ise eğitimdir. Toplumun her kesimini içine alacak şekilde insanlarımız, deprem ve doğal afetler öncesinde ve sonrasında yapılması gereken hususlar hakkında bilinçlendirilmelidir.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak; Ülkemizin dünyanın en etkin deprem kuşaklarında yer aldığı, sessizliğini koruyan ve enerji biriktirmekte olan diğer aktif fayların üretebileceği depremlerde can ve mal kaybının olacağı gerçeğini, ülkemiz “DEPREM GERÇEĞİNİ” unutmayacağız, unutturmayacağız.
Bilinmelidir ki doğa kaynaklı olan depremleri önlememiz mümkün değil ancak depremlerin bir doğal afete dönüşmesini engellemek bizim elimizdedir.
Bugüne kadar meydana gelen depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.’