8 Mart dünya kadınlar günü etkinliğini; kapalı alanda, parklarda, salonlarda, cafe-barlarda gerçekleştirmenin doğru bir tutum olmadığını öne süren Bodrum Yurttaş İnisiyatifi üyesi kadınlar, açık alanda 8 Mart anması-eylemi yapan tek topluluk oldu. Gümbet ve Bardakçı koyları arasındaki İnceburun’da bulunan 8 tarihi değirmenin yer aldığı alanda, sembolik olarak 8 Bodrum Yurttaş İnisiyatifi üyesi kadın tarafından; “Yaşasın Dünya 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü” pankartı açılarak, yürüyüş yapıldı. Eylem esnasında bölgede çekim yapan “Sefirin Kızı” dizi ekibi de eylemcileri ilgiyle izlediler. Eylemcilerle sohbet ettiler. Grup adına açıklama yapan sözcü Çiğdem Erko: “Burayı tesadüfen seçmedik. Burası doğal ve arkeolojik sit alanıdır. İmara açılmaması gereken tarihi bir bölgedir. Ucundan kıyısından bu tarihin üzerine basılarak imar katliamı yaşanmaktadır. Kadını katleden, ötekileştiren, eşitsiz konuma iten zihniyetle, doğamızı ve tarihimizi katleden zihniyet aynı zihniyettir. Bu nedenle eylem alanı olarak; burayı seçmekle farkındalık ve fark ediş yaratmak istedik. Dünya emekçi kadınlar günü anmasını burada yaparak bir anlamda bir tarihi anında ilanını gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Birazdan buraya yine tarihsel bir ağaç fidanı dikeceğiz. Dikeceğimiz Halep çamının adını Themis koyduk. Themis adalet tanrıçasıdır. Themis’i mitolojinin zengin derinliğinden, yeryüzüne taşıdık. Themis’in adaleti, vicdanı bu fidanımızla yaşayacaktır. Adaletin ve vicdanın hakim olduğu hiçbir toplumda kadın cinayetleri, tecavüzleri, cinsel ayrımcılık, şiddet olmaz. Bu nedenle adalet ve kadın hakları birbirinden bağımsız değildir. Themis sadece burada çevreciliğin, doğaseverliğin, hayata sahip çıkışın değil; aynı zamanda kadın özgürleşme hareketinin de abidesi olarak büyüyecektir, yeşerecektir” dedi.
KADINLAR; HAYATA VE ÖZGÜRLÜĞE CAN SUYU VERDİLER.
Pankartlı yürüyüş ve basın açıklaması sonrası Bodrum Yurttaş İnisiyatifi’nden çevre ve kadın hakları aktivisti Yüsra Miskioğlu tarihi değirmenlerin bitişiğine diktikleri Halep çamına can suyu verirken; şu görüşleri dile getirdi: “8 Martlar kapalı alanlara hapsedilemez. Doğaya, alanlara, sokaklara taşınmayan bir özgürlük mücadelesinin kazandığına tarih tanıklık yapmamıştır. Bu can suyu sadece tarihe, fidanımıza, bölgeye verilmemektedir. Bu can suyu; aynı zamanda doğrudan hayatın kendisine, özgürleşme mücadelesine verilmektedir. Unutulmasın ki; doğayı sömürerek yok eden insan aynı zamanda kendi intiharını hazırlamaktadır. Aynı şekilde cinsiyet ayrımcılığının esiri olmuş erkek egemen kültür etkisindeki erkekte kendi özgürlüğüne zincir vurmaktadır esasen. Doğa da, hayatta, toplumda kadınla özgürleşecektir. Şu anda özellikle İstanbul’da haklı taleplerle alanlara çıkan hemcinslerimize, kardeşlerimize şiddet uygulandığı biber gazı sıkıldığı haberlerini esefle ve üzüntüyle almaktayız. Emekçi kadınlar gününde kadına şiddet… Hatırlarsak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun: ‘Biber gazı sıkan ülke ahlaktan bahsedemez’ demişti. Bu görüşe katılmakla birlikte soruyoruz: Acaba şu anda kardeşlerimize, hemcinslerimize Taksim’de parfüm mü sıkılmaktadır?”
TARİHİN TAKİPÇİSİ OLACAKLAR.
Etkinliğin sona ermesinin ardından katılımcılar kısa bir değerlendirme toplantısı yaparak; etkinlik yapılan alanının, sit alanı olarak en azından mevcut haliyle korunması konusunda alternatiflerde geliştirerek tarihi dokunun sahiplenilmesi, bölge için şu ana dek yapılan korumacı çalışmaların deneyimlerinden yararlanılması ve Bodrum Yurttaş İnisiyatifi olarak bu anlamda fiili girişimlerde bulunulması konularında müşterekleştiler. Bölgede detaylı incelemelerde bulunan ve bol miktarda çekim yapıp, fotoğraf çeken aktivistler, çevrede toplanan meraklı kalabalığa da yaptıkları eylemin içeriğini aktararak etkinliklerini sonlandırdılar.
