Muğla’da çevre örgütleri, çevre gönüllüleri, köylüler, meslek örgütleri, duyarlı vatandaşlar ‘Yeşil Muğla’ için büyük bir mücadele veriyor
Yenilmez sanılan güçlere karşı İkizköylülerden dayanışma çağrısı:
“Şimdiye dek; şirketin gözdağlarına, köylüyü yıldırma çabalarına, yenilmez sandığı gücüne karşı her defasında birlik ve beraberliğimizin güçlü sesiyle karşılık verdik.
16 Temmuz Pazar Günü, 730 gündür emek ile ördüğümüz güçlü dayanışma ağını yine birlikte gösterecek, bu mücadelenin ne kadar haklı olduğunu yeniden haykıracağız!
Köyünü, toprağını, ormanını, yaşam alanını, geleceğini korumak için birleşen biz köylüler, omuz omuza mücadele ettiğimiz tüm dostlarımızı İkizköy’e bekliyoruz!”
Aslına bakarsanız bu hafta konular karışık ancak bir detay var ki karmaşık iki konuyu bir çatı altında buluşturabileceğimi düşündürüyor.
Geçen haftaki yazım üzerine aldığım bir yorum, “Hâlâ CHP’yi mi yazıyorsun?” idi… Evet CHP’yi yazıyordum, yazacağım da ama asıl CHP’yi yönetenleri, daha doğrusu yönetemeyenleri.
CHP, ilçesinden iline, ilinden genel merkezine kadar yönetilemiyor, yönetilemeyince olan sanmayın ki CHP’ye oluyor, hayır, köyünden kentine, mahallesinden büyükşehrine kadar olan ne varsa bu koca ülkeye oluyor…
Son seçimlerde yani tarihi denilen ve ‘dönülmez bir akşamın ufkunda olduğumuzu’ bilecek kadar konuya vakıf olunan hayati seçimlerde partili partisiz herkesin en büyük umudu gerçekten CHP idi.
Şimdi farklı şeyler söylense de Kılıçdaroğlu bu seçimi alabilirdi ve hatta bu iş ilk turda da bitebilirdi, ama olmadı…
Kazanma konusunda, Erdoğan dahil kendisi ve partisi adına en fazla risk alan lider hiç şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu‘ydu…
İşte şimdi bu risklerin getirdiği sonuçlardan en az hasarla tekrar ayağa kalkmak ve yerel seçimlere kadar partisini güvenle, güvenli bir limana yanaştırmak istiyor.
“Akbelen Ormanı’nın 740 dönümlük bölümündeki ağaçlar, Limak Holding ve İÇTAŞ ortalığıyla kurulan YK Enerji tarafından işletilen Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine linyit sağlayacak maden ocağı açmak için kesilmek isteniyor. Şirketin bunun için gerekli izinleri de almış ve ocak ÇED Yönetmeliği’nden muaf tutulmuştu ancak İkizköylüler, çevre aktivistleri ve hukukçular karara itiraz etti. Kesimleri önlemek için 22 Nisan’da başlatılan nöbet sürüyor.”
Bir üstteki satırlar, Yeşil Gazete haber portalında geçen hafta içinde yayımlanan ve bugün gerçekleşecek Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy‘deki ‘Akbelen Ormanı’ nöbetinin ikinci yıl buluşmasına ilişkin haberden alıntı.
Muğla’da çevre örgütleri, çevre gönüllüleri, köylüler, meslek örgütleri, duyarlı vatandaşlar ‘Yeşil Muğla’ için büyük bir mücadele veriyor.
Bu mücadelenin CHP ile ne ilgisi var diye düşünülebilir ki maalesef çok ilgisi var.
Çevre sorunlarının ağırlıkta olduğu kıyı belediyeleri ve Muğla Büyükşehir Belediyesi CHP’li…
Ancak asıl problem şu ki; CHP’li bu belediyeler çevre konularını ilçe ve illeri için bir tehdit olmaktan çıkarabilmiş değil.
Hatta biraz daha ileri gidersek bu sorunlara neden olan ve bazıları genel başkan Kılıçdaroğlu tarafından ‘beşli çete’ diye adlandırılan yatırımcı firmalarla ne yazık ki pek öyle sorun filan yaşadıkları da söylenemez…
Erken seçim öngörüsüzlüğü nedeniyle yaklaşık iki yıl önce ertelenen kongreler sürecini başlatan CHP içinde parti içi muhalefet bu güzel ülkenin umutlarını tazeleyebilir mi göreceğiz.
İşin gerçeği partide ‘değişim’ çıkışlı liderlik üzerinden yaratılan karmaşaya yakından baktığınızda tüm bunlardan bağımsız şekillendiği anlaşılan; partiyi önemseyen, partiye emek vermiş ve partisine aidiyetini koruyan, tabandan gelen bir parti içi muhalefet var.
Birinci önceliğinin lider değişimi olmayan, parti yönetici kadrolarının değişimini hedefleyen bir muhalefet…
İlginç olan; bu bağlamda CHP’de örgüt temelinde parti içi muhalefetin lideri kim derseniz, sanki orada da Kılıçdaroğlu öne çıkıyor gibi…
Yazınca daha karmaşık oldu sanki ama ağzımdaki bakla şu:
“CHP’de ‘Kramer Kramer’e Karşı’yken çevreye hayrı olmadıklarını tecrübe ettiğimiz yerel yönetimlerin daha bağımsız ve sorumsuz olma lüksü ‘yaşam adına’ beni korkutuyor… “
Eyvallah.