Son yıllarda alerjik hastalıkların her yaş grubunda sıklıkla görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Erk, ‘‘Bunda çevresel faktörler ile endüstrileşmenin rolü büyük’’ dedi.
Dünyada en sık rastlanan hastalıklar arasında üst sıralara yükselen alerjinin türleri de gün geçtikçe artıyor. Alerjinin günümüzde her mevsimde görülebildiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bu hastalıkların artış nedeni ve korunma yollarını şöyle açıkladı:
Büyük kentlerde daha yaygın
Polen ve küf mantarı alerjileri büyük kentlerde daha yaygındır. Bunda hava kirliliği önemli bir etken olarak ortaya çıkmaktadır. Adeta büyük zehirli gaz odalarına dönüşen, yüksek beton binalardan oluşan kentlerde küresel ısınmayla birlikte yeterli yağış ortaya çıkmadığı için polen ve küf mantarlarının havada kalma süreleri çok daha uzun olmakta ve temas nedeniyle alerjik belirtiler daha sıklıkla vuku bulmaktadır.
‘Saman nezlesi’ yıl boyunca görülüyor
‘Saman nezlesi’ olarak bilinen alerjik rinit, burun mukozasının alerjik nedenlerle iltihaplanması anlamına gelir. Polenler, ev tozları ve küf mantarları gibi nedenlerle bütün yıl boyunca da görülebilen mevsimsel alerjik rinit, ilkbaharda havada uçuşan polenler ve küfler nedeniyle insanları yoğun biçimde etkiler. Hapşırık, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, öksürük, geniz akıntısı, koku almada güçlük, gözlerde kaşıntı, sulanma ve kızarıklık; mevsimsel alerjik rinitin belirtileri arasında yer alır.
Polenler kalp krizine yol açabiliyor
Alerjik reaksiyonlar aynı zamanda sistemik yangı yani inflamasyon (vücutta iltihaplanma) durumu oluşturur ve bazı hastalıklara zemin hazırlar. Enfeksiyon hastalıkları, kalp krizi bu komplikasyonlardan bazılarıdır. Mevsim alerjilerinin yoğun olduğu ilkbahar aylarında kalp krizi, hipertansif kriz, inme gibi hastalıklar daha sık ortaya çıkar. Diyabeti olan, tansiyonu ve kolesterolü yüksek bulunan, sigara içen alerjik kişilerde bu durum daha sıklıkla görülür.
Sağlıklı beslenmek belirtileri hafifletiyor
Bazı özel vitamin ve mineraller, esansiyel yağlardan zengin bir diyet alerjik belirtilerin ortaya çıkmasını zorlaştırır. Genellikle de hafifletir. D, C ve E vitaminleri, çinko, selenyum, magnezyum gibi mineraller, glutatyon ve polifenol gibi antioksidanlar aynı zamanda antialerjik etki göstererek alerjik belirtileri hafifletir.
Birçok sebebi var
Günümüzde alerjik hastalıkların sıklığının giderek artmasının birçok nedeni var. Bunlardan en önemlileri küresel ısınma ve hava kirliliğidir. İçinde yaşadığımız ev, işyeri, AVM, hastane gibi iç mekan kirliliği ve dış mekanların kirli ortamı, iklim değişiklikleri alerjik belirtileri giderek artırmaktadır. Polenler ve küfler aslında zararsız olsa da vücudun bağışıklık sistemi onları zararlı kabul ederek anormal bir cevap geliştirebilir ve böylelikle alerjik hastalıklara zemin hazırlar. Ağaçlar, çimenler ve diğer bitkiler küresel ısınmayla birlikte daha fazla serpilip büyüyerek daha yoğun polen salınımına neden olur ve aynı zamanda polen mevsimi de uzar. Öte yandan küresel ısınma, anormal iklim değişiklikleri ve tabiat olayları yeryüzündeki ve dolayısıyla havadaki küf miktarını artırır. Polenler ve küfler alerjik astım, alerjik mevsimsel rinit, sinüzit ve egzama gibi hastalıklara yol açarak insan sağlığını olumsuz etkiler. İşlenmiş paketli gıdalar, deterjan, oda kokuları gibi kimyasallar, sigara dumanı ve ev tozu da alerji nedenidir. Sürekli hapşırık; burun tıkanıklığı; gözlerde sulanma, yanma, batma, kızarma gibi şikayetler ve nefes darlığı alerjik durumlarda sık rastlanılan belirtilerdir.
Küf mantarları da alerjendir
Polenler dışında küf mantarları da son derece alerjendir. Baharda ortaya çıkan küf mantarları, polenlerden daha fazla miktarda havaya yayılır. Bizler farkında olmasak da küfler evlerde ve doğada oldukça fazladır. Dökülmüş yaprakların arasında, ağaçlık bölgelerde ve bahçelerde küf mantarları oluşabilir. Topraktan samana, tohumdan ağaca kadar pek çok yerde bulunurlar ve polenlerle birlikte mevsimsel rinite yol açarlar.
Enfeksiyonları tetikleyebiliyor
Alerjik reaksiyonlar aynı zamanda alt-üst solunum yolu ve deri enfeksiyonlarına da zemin hazırlayabilir.
Başka hastalıklarla karıştırılabilir
Alerjik belirtiler sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonu gibi algılanarak yanlış teşhis ve tedavilere neden olabilmektedir.
Aşı fayda sağlıyor mu?
Koruyucu önlemler ve ilaçlar yetersiz kalıyorsa, ‘immünoterapi’ (aşı) tedavisi uygulanmalıdır. Küçük dozlarla başlanan ve giderek artırılan dozlarla aşı tedavisi yapılmalıdır. Bu uzun süreli bir tedavi şeklidir ve 3 yıl kadar sürebilir. Sadece alerjiye yol açan maddelere karşı etkilidir.
Nasıl korunabiliriz?
Alerjisi olanlara polenlerin yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde dışarı çıkmamaları önerilir. Dışarıya çıkıldığında maske kullanmak korunmak açısında önemlidir. Kapı ve bacaları kapalı tutmak, çamaşırları dışarıya asmamak, bahçe işlerinden uzak durmak da koruyucu önlemlerden sayılır. Dışarıya çıkmak zorunda olanlar şapka, göz çevresini tamamen saran gözlük ve maske takmalıdır. Dışardan eve gelindiğinde hemen elbiseler çıkarılıp temizlenmeli ve mutlaka duş alınmalıdır. Giysiler dışarıda kurutulmamalı, otomobilde de polen filtresi kullanılmalıdır. Özetle alerjisi olan kişiler, dışarıda fazla zaman geçirmemeli, polenlerden olabildiğince uzak kalmalıdır. Diğer alerji türlerinde ise alerjene göre önlemler alınmalıdır.