Bodrum’un gerçekten büyüleyici bir güzelliği var, öyle ki hiç bir yer belki de, hem gece hem gündüz onun kadar güzel olamaz..
Talihi konusunda aynı şeyi söyleyemem, oldukça bahtsız bu konuda. Bizim değil de başka bir ülkenin elinde olsaydı, eminim ki Dünyanın ilk 5’e giren turizm merkezlerinden biri olurdu ama bu haliyle bizim orta direk diye tabir ettiğimiz, kendi halinde yabancı tatilcileri ağırlayabiliyoruz sadece..
Peki neden böyle?
Belediye Başkanlığına aday olan her Bodrum’lu siyasetçi daha adaylık sürecinde, Bodrum’un yerlilerine sözler, ödünler vermeye başlıyorlar..
Geçmişten günümüze Bodrum Belediye Başkanlığı yapmış isimlere tek tek bakın, istisnasız hiç birinin Bodrum’a hiç bir faydaları olmadığını, kimseye bulaşmadıklarını, koltuklarında günleri saydıklarını, nerede düğün, nişan, açılış var onlara katıldıklarını, bilboardlar da bol bol fotoğraflarını paylaştıklarını, kişiye göre muamele yaptıklarını görürsünüz..
Bodrum’da olan yerli kadrolaşma ülkenin hiçbir ilçesinde yoktur. Daha başkan aday olmadan bile Bodrum’un yerlileriyle pazarlığa oturuyorlar. Kimisi kanuna aykırı ev yapmak istiyor, kimisi oğlunu, kızını veya damadını Belediye’ye memur yapmak istiyor, kimisi Belediye’ye ait dükkanlardan yer istiyor vs vs. Mesela Bodrum Belediyesinde çalışan zabıtasından, memuruna %98’i Bodrumlulardan oluşuyor..
Ayrıca; Türkiye ilçeler bazında en çok kaçak yapılaşmanın olduğu, en çok ormanların yakıldığı, kağıt üstünde en çok dalaverenin döndüğü yerlerden biridir de maalesef Bodrum.
Seçilen her başkan Bodrum’un yerlileriyle arasını açmak istemiyor, onlarla sorun yaşamak demek, bir sonraki seçimi riske atmak demektir. Durum böyle olunca da geçmişten bugüne hep idare etmişler, her şeye göz yummuşlar, hala da aynısını yapıyorlar..
Farkında mısınız bilmiyorum ama Bodrum’a başkan olan herkesin yaptığı ilk iş kaldırımlarla oynamaktır, öyle ki aynı kaldırımları ikide bir kırıp tekrar baştan yapıyorlar. Ben aynı kaldırımın 5 yıl içinde en az 3 defa yapıldığını bilirim. Bodrum’un onca sorunu dururken, nerede ne kadar lüzumsuz, gereksiz iş var, onunla uğraşıyorlar. Oysa Bodrum’un en büyük sorunu; Kışın birkaç dakikalık yağmurda burası ne hale geliyor görüyorsunuz, sonra her sene biraz daha geriye giden bir turizm durumu zaten ortada.. Peki bu sel basķınlarının sebebi ve çözü mü nedir? Dere yataklarına yapılan evlerin yıkılması gerekiyor, oraya yapılan evler yıkılmadan bu sorun asla çözülmez ama kimse bu riski almıyor çünkü sonraki seçimde işi gerçekten çok zor olur.. Ayrıca; İddia ediyorum son 20 yılda Bodrum’da yapılan evlerin en az %80’i kanuna aykırıdır ama kimse oralı değil. Sözde çarpık yapılaşma ile mücadele ediyorlar ama bir iki göstermelik yeri yıkıp sonra tekrar kafaları kuma gömüyorlar..
Her kim olursa olsun, ülkenin neresinde olursa olsun sonraki seçimi düşünen hiç kimsenin bir faydası olmaz bu memlekete. Bu ülke siyasetinde de böyle, yerel yönetimlerde de böyle….
Memleketimizin en büyük sorunu bu işte. Hizmet yapmak için gelmiyorlar, koltukta nasıl kalırız, ne kadar kalırız onun hesabını yapıp onun kitabını okuyorlar…
