Haftalardır Bodrumda yaygara koparılıyor. Haberi korkusuzca doğru yapanlarda hedef alındı.
Bu memlekette saysan kaç cesur yürek bulursun. Ama elini sallasan ellisi, gazetecimi yok.
Haber yapmak öyle kolay değildir. Hele hele milletin ibiğini sıkıyorsan, yazdığın yazının ,yaptığın haberin elle tutulacak yanı olmalıdır. İşi bilmelisin. Yoksa insanı zor duruma sokarlar. Kim bilir şimdi kaç kişi bu haber üzerine adamı çarmığa germek için uğraşıyordur. Ama nafile.
Bizde bu işler birkaç türlü yürür. Amcası ,dayısı olanlar ,parası olanlar, Ankara’da adamı olanlar , birde kendine bir sıfat biçerek, bak haaaa diyenler. Haber işine gelmediği zaman vur abalıya , yoksa aslansın bir tanenesin deyip alkışlayanlar. Arada birde haberin hakkını verenler. Kendini diğerlerinden ayırıp ahkam kesenler ,Millete verirler talkımı ama kendileri yutarlar salkımı. İnsanoğlu.
Kimileri de oturdukları yere gelene kadar ,köprüden geçene kadar ağam paşam derler. Ondan sonra o yerde bilgin olup her naneyi yerler.
Devlet ve devleti yönetenler ise her hakka sahiptir onlar işlerine göre hareket ederler ve kimseye hesap vermezler ne gelen gideni ne giden geleni sormaz. Ama kanunlar hep vardır.
Millet işi bilir kral çıplak derler ama teba oldukları için güçleri yetmez. İnsanoğlu, çiğ süt emmiş. Çıkarlarını hep öne alır, Kanunu düzeni çeşitli oyunlarla o hale getirir ki, Onunla baş edebilmek içinde Kurumlar kanun üstüne kanun, birim üstüne yetkili makam, onun üstüne bir üst makam.
Kanunlar o hale gelir ki, Arap saçına döner. kimin eli kimin cebinde bilemezsin.
Yahu şu işi bir düzgün yapayım diyemezsin .
Bu kargaşadan tabi ki bütün insanlar nasibini alır. İşin sonu kimin haklı kimin haksız olduğunu, taraflar savunabilmek için yol mahkeme olur. İnanıyormuşsunuz ki iş mahkemede doğru ve tarafsız olarak hallolur.
Yok şimdi yine başa döndük.
Kimi yaptırımı şak diye durdurur, kiminin ise işi bitmiş, iş işten geçmiş, o hala mahkeme kararını bekler.
Kimi devlet işidir ne sorabilirsin ne dokunabilirsin.
Anayasa ,kanun kitaplarını raflarda görebilirsin.
Artık neyi nereden hangi tarafından tutacağını bilemezsin.
Saldım çayıra mevlam kayıra.
Sıkılıyorum , Başımızda birde krona belası var.
Bu memleketin başına gelen bilmem kaçıncı felaket.
O kadar ileri bir topluluğumuz var ki 14 kişilik bir minibüse 35 kişi sığdırabilen bir kafa yapısına ve becerisine sahibiz.
Biz bu kültürü yüksek kişilerle neler yapmayız ki.
Mesela halk arenaları düzenleriz.
Atatürk’e sevgiler sunar, kitaplar yazarız.
o kadar ileri gideriz ki laikliği dinsizlikle suçlarız.
Öyle müthiş islam profesörlerimiz vardır ki
Allah bile indirdiği kitaptan kuşku duyar
Şu entel dantellerimiz yaptıkları işlerle gündemde olmasalardı yazmayı pek düşünmüyordum.
Bu memlekette yaşayan bizler neyiz diye düşününce ,Ruhi Su ve onun gibiler aklıma geldi.
Hayatını tekrar tekrar okudum. Baktım ki doğmuş çile ile büyümüş ölmüş. Çilesini müzik yapmış dile getirmiş Dili belasından ,düşüncesini ifade etmekten, yola yoldaş olmaktan ,İnsanoğlu İnsan olmaktan başka bir derdi yokmuş.
Bende derim ki
Döner dolap ne ağlarsın.
.