Bundan bir sene önceye gitsek ve bize, ‘2020’nin Kasım ayında İstanbul Park tekrar Formula 1’e ev sahipliği yapacak.’ dense, büyük çoğunluğumuz …
Krizi fırsata çevirmek
Çoğumuzun hayatını derinden sarsan Covid-19 pandemisi tam olarak bunu yaptı. Hepimiz evlere kapandık, işimize, okullarımıza gidemedik, sokaklara bile çıkamadık. Televizyonu açtığımız zaman da izleyecek pek bir şey bulamadık. Sevdiğimiz tüm spor dalları, teker teker erteleniyor ya da iptal ediliyordu. Formula 1’de de durum aynıydı. Sezonun ilk yarışı olan Avustralya GP’ye saatler kala, McLaren takımında adı açıklanmayan bir kişinin virüse yakalandığı duyuruldu ve takım, yarışa katılmama kararı aldı. Birkaç saat içinde, daha da risk alınmaması adına Avustralya GP iptal edildi. Takip eden günlerde; Vietnam, Çin, Hollanda, Monako, Azerbaycan, Kanada, Fransa, Singapur, Japonya, ABD, Meksika ve Brezilya yarışlarının da bu yıl için iptal edildiğini öğrendik. İşte bu noktada Formula 1 yönetimi, sezonu seyircisiz yarışlarla tamamlamak ve bu yılı minimum hasarla atlatmak için çalışmalara başladı.Tüm dünya pandemi ile savaşırken, bir yarışa ev sahipliği yapacak kadar gözü kara ülkelere ihtiyaç vardı.
Bu noktada, hepimiz için bir umut ışığı doğdu. 9 yıldır hasret kaldığımız Formula 1, sonunda ülkemize dönebilirdi. Öyle de oldu, krizi fırsata çevirdik. Pistin işletmecisi Intercity’nin ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak’ın büyük emek harcadığı girişimler sonucunda, Türkiye Grand Prix’si, 9 yıl aradan sonra takvimdeki yerini aldı. Bu saatten itibaren kapsamlı bir çalışma başladı. Yarışın yapılacağı 15 Kasım Pazar’a kadar; pistin asfaltı yenilendi, çevre düzenlemeleri yapıldı, yarışın tanıtımı için büyük çaplı çalışmalar yapıldı. Tüm bu çalışmalar, Cumhurbaşkanlığı himayesinde yapıldı, ilgili Bakanlıklardan, Büyükşehir Belediyesi’ne kadar tüm yetkililer, ekiplerini bu çalışmalar için seferber etti. 9 yıldır beklediğimiz yarış için her şey hazırdı.
Hasret sona erdi
Yarış, hafta sonu başlamadan da renkli görüntülere tanık olduk. Sultanahmet’te, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde, Bebek Sahil’de turlayan Red Bull ve AlphaTauri’ler, Boğaz manzarasına karşı tavla oynayan Pierre Gasly ve Alex Albon, hepimizin yüzünü güldürdü. Araçlar ilk antrenman için İstanbul Park’a çıktığında biraz endişe ettik. Piste ilk çıkan Max Verstappen, ‘Sanki buzda yarışıyoruz!’ diyerek, pistin kayganlığına dikkat çekti. Antrenman turları bu kayganlık yüzünden oldukça aksadı. Sorun ise, asfaltın yeni olmasından kaynaklanıyordu. Asfalt döküldükten sonra piste neredeyse hiç araç çıkmadı. Eğer Formula 2, Porsche Supercup gibi yarışlar da bu hafta sonu ülkemize gelmiş olsa, o araçlar pisti biraz ısıtacak ve Formula 1’e daha hazır bir pist ortaya çıkacaktı. Bu sorunların ve bilinmezliğin, sıralama turlarına aksiyon kattığının altını çizelim. Favori pilotlar ve takımlar, pole pozisyonu yarışının çok gerisinde kaldı. Büyük bir sürprizle, Racing Point’in Kanadalı pilotu Lance Stroll, İstanbul’da pole pozisyonunu aldı. Bu, genç pilotun kariyerinin ilk pole pozisyonuydu. Yarışın favori isimleri ise çok geride yarışa başlayacaktı. Verstappen 2. sıradan, Hamilton 6. sıradan, Bottas 9. sıradan kalkış alacaktı. Sezonu hayal kırıklığıyla geçen Ferrari pilotları Vettel ve Leclerc ise 11 ve 12’den kalkış alacaktı.
15 Kasım Pazar’a uyandığımızda, büyük gün gelmişti. 9 yıllık bekleyişin bittiği gün. Yarıştan önce çalan İstiklal Marşı’mızla, Solo Türk’ün gösterisiyle bir kez daha gurur dolu anlar yaşadık. 200’den fazla ülkede, yüz milyonlarca kişi bizi izliyordu, kusursuz bir ev sahipliği yapmamız lazımdı. Beş kırmızı ışık söndüğünde ve pilotlar gaza oturduğunda nefesimizi tuttuk. Muazzam bir start izledik. İkinci sıradan başlayan Verstappen, yaşadığı sorun nedeniyle hızlanamadı ve gerilere doğru düştü. Ricciardo, Ocon ve Bottas, yaşadıkları temas sonrası yerlerini kaybetti. Kalkışın kaybedenleri olduğu gibi, kazananları da vardı. Bu sezon eleştirilerin hedefinde olan Sebastian Vettel, unutulmaz bir kalkış aldı. 4 kez Dünya Şampiyonu Alman pilot, daha ikinci viraja gelmeden 7 sıra yükselerek, 4.lüğe oturdu. 6. sırada kalkış alan Hamilton da, 5. sıraya çıkarak ön grubun ensesine yapıştı. Racing Point pilotları Stroll ve Perez de ilk iki sırayı koruyarak çok iyi iş yaptı. Pembe Panterler, podyum için göz kırpmıştı ama ilerleyen turlarda işler pek de istedikleri gibi gitmedi. Önce Stroll, lastiklerini koruyamadığı için ekstradan bir pit-stop yaptı, sonra da Perez, rakiplerini tek tek geçen Hamilton’a ilk sırayı kaptırdı. Britanyalı pilotun 7. Dünya Şampiyonluğu için geri sayım da bu noktada başladı. Pistin kuru olmayan asfaltı, yarışa heyecan, pilotlara da zorluk çıkarıyordu. İddiası bulunan pilotlardan Verstappen, Albon ve Bottas, sık sık spin atarak, istemedikleri bir hafta sonu geçirdi, hatta bir noktada kendisine bitime 4 tur kaldığı söylenen Valtteri Bottas, ‘Keşke daha az kalsaydı.’ diyerek memnuniyetsizliğini belirtti. 58 tur süren heyecanın sonuna gelirken, kazanan değişmedi. Kariyerinin 94. galibiyetini alan Lewis Hamilton, İstanbul’da tarihe geçti.
Büyük efsane Michael Schumacher’in 2004’te ulaştığı, ‘Asla ulaşılamaz.’ denen 7 Dünya Şampiyonluğu’na, bu tarihi kentte ulaştı. Damalı bayrağı geçtikten sonra telsizdeki mesajları da çok duygusaldı; ‘Bu, tüm çocuklar için. İmkansızı hayal etmeye devam edin!’. Britanyalı da bu anlarda gözyaşlarına hakim olamadı. Stevenage’da, orta halli bir ailenin çocuğu olarak doğmak ve 7 defa Formula 1 Dünya Şampiyonluğuna ulaşmak, gerçekten imkansızı başarmaya yakın bir şey. 2020 Türkiye Grand Prix’si, Formula 1 tarihinin en unutulmaz ve önemli yarışlarından biri olarak anılacak. Hamilton damalı bayrağa ulaşırken, yarış daha bitmemişti. Hemen arkasında kaos devam ediyordu. Son virajlara gelirken Perez, Leclerc ve Vettel inanılmaz bir podyum mücadelesi verdi. Genç Monakolu Leclerc, önce Perez’i avlayıp ikinciliğe yükseldi. Bu sezon en iyi sonucunu almasına saniyeler kalmıştı. Bitiş çizgisine saniyeler kala yaptığı bir hata sonucu aracının sağ tarafında blokaj oldu ve istediği dönüşü yapamadı. Hem Perez hem Vettel, genç pilotu geçti ve podyumu tamamlayan isimler oldu. Leclerc muhteşem sürüşünü podyumla taçlandıramadı. Takım arkadaşı Vettel ise bu yıl ilk podyumunu almış oldu. Sene sonu Scuderia Ferrari’ye veda edecek olan Alman pilot, belki de son kez Tifosilerin yüzünü güldürdü. Kırmızı tulumlar içinde başarıdan başarıya koşan bir Michael Schumacher’i izleyerek büyümek, her Alman çocuğa benzer hayalleri kurdurmuştur. 2015’te hayallerinin takımı Scuderia Ferrayi’ye gelen Vettel, belki de idolü Schumi’nin rekorlarını aynı tulumla kırmanın peşindeydi. İşler istediği gibi gitmese de, bu takımla güzel anılar biriktirdi ve İstanbul’da Ferrari ile ‘Son Dans’ını yapmış oldu. Araçlar parc ferme’ye geldiğinde, Hamilton’ın yanına gelen ilk kişi de Sebastian Vettel oldu. İki isim, sporun son 10 yılına damga vurdular, her zaman birbirlerinin en büyük rakipleri oldular. Her rekabetin olduğu gibi, bunun da arkasında bir dostluk var. Gridde Vettel’in çektiği acıları anlayabilecek en iyi kişi belki de Hamilton ve aynı şekilde Hamilton’ın yaşadığı gururu da hissetmeye en yakın kişi Vettel. Son yılları iyi geçmemiş olsa da Vettel, 4 kez şampiyonluğa ulaşmış bir pilot ve bu sporda uzun yıllar unutulmayacak anılar bıraktı. Podyuma çıkan isimler, enteresan bir tesadüfe de imza attı. Hamilton, Perez ve Vettel, son yapılan 2011 Türkiye Grand Prix’sinde pistte olan tek pilotlardı. Bu üç ismin podyumu paylaşması, hoş bir tesadüf oldu.