Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin’den ”etki ajanlığı” düzenlemesine tepki: Kamu yararını gözeten haberler bile ‘casusluk’ suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, TBMM’de görüşülecek olan ”etki ajanlığı” düzenlemesine tepki gösterdi. Bilgin, “Bu tanım, içeriği belirsiz ve soyut olduğu için ileride gazetecilere karşı kötüye kullanılabilir. Kamu yararını gözeten haberler bile ‘casusluk’ suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin,TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan kamuoyunda ”etki ajanlığı” olarak bilinen, Noterlik Kanunu ve bazı kanunlarda değişikliği öngören paketin 16. maddesine ilişkin açıklama yaptı.
Bilgin, söz konusu maddenin “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” adı altında belirsiz ve geniş kapsamlı bir suç tanımı getirdiğini ifade ederek, “Bu tanım, içeriği belirsiz ve soyut olduğu için ileride gazetecilere karşı kötüye kullanılabilir. Kamu yararını gözeten haberler bile ‘casusluk’ suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir” dedi. Bilgin, maddeye ilişkin eleştirilerini şöyle sıraladı:
”Belirsiz ve geniş tanımlama riski: Düzenlemedeki suç tanımı belirsiz ve geniş. Bu durum, gazetecilik faaliyetleri üzerinde bir tehdit oluşturarak ileride yanlış ve hukuka aykırı uygulamalara yol açabilir.
Gazetecilik faaliyetlerine baskı: Ekonomi, askeri konular, kamu sağlığı, teknoloji gibi başlıklarda kamu yararına yapılan haberlerin, bu düzenlemeyle ‘devletin güvenliği’ gerekçesiyle suç olarak nitelendirilebilir ve gazetecilerin görev yapması zorlaştırır.
İfade ve basın özgürlüğüne darbe: Bu düzenleme sadece gazetecileri değil, halkın bilgiye ulaşma hakkını da tehlikeye atıyor. İfade ve basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit oluşturuluyor.
Sivil toplum örgütlerine kısıtlama: Düzenleme insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütlerini de hedef alıyor, bu örgütlerin faaliyetlerinin ‘devletin çıkarlarına aykırı’ olarak nitelendirilebilecek ve cezalandırılabilecek.
Hukukun üstünlüğüne zarar: Hukukun üstünlüğü, yasaların net ve öngörülebilir olmasını gerektirir. Ancak, bu maddede getirilen belirsiz suç tanımları hukukun üstünlüğünü zedeleyebilir ve yargının baskı aracı olarak kullanılmasına zemin hazırlayabilir. Bu düzenleme hukuk devleti ilkelerini zayıflatır.
Demokrasiye aykırı: Bu gibi belirsiz suç tanımları, Türkiye’yi demokratik değerlerden uzaklaştırarak bir polis devletine doğru sürükleyebilir.
Alternatif çözüm: Belirsiz suç tanımları getirmek yerine, ihtiyaç duyuluyorsa Ceza Kanunu’na eklemeler yapılarak güvenlik önlemleri sağlanabilir, böylece ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü korunabilir.”
Nazim Bilgin, açıklamasını, ”Gazetecilik suç değildir. Demokratik bir toplumda halkın bilgiye ulaşma hakkı, basın özgürlüğüyle korunur. Bu düzenlemeden bir an önce vazgeçilmelidir” diye tamamladı. (ANKA)