Almanya gibi 19 . Yüzyılda kuvvetli bir devlet durumuna gelen İtalya, güçlü emperyalist devletler gibi emperyalist emellerine varmak istiyordu.Bu hedefine ancak çakal gibi güçsüz devletlerin elindeki toprak parçalarını alarak ulaşabilirdi.
Libya, Osmanlı Devletinin Afrika da kalan son toprak parçasıydı. Libya yolu ile Afrika’nın ortasına kadar inebileceğini düşünen İtalya, büyük devletlerinde rızasını alarak hiçbir sebep yokken 28 Eylül 1911 de
Osmanlı Devletine bir ültimatom vererek ,Libyanın boşaltılmasını ve kendisine verilmesini istedi.
Osmanlı bu isteği protesto etmesine rağmen İtalyanlar rahatça bu vatan toprağına girerek işgale başladılar. Libyaya gönderilen genç Türk subayları Arapları örgütleyip başarılı bir direnme gösterince
Bu sefer Türklere gözdağı vermek için İtalya, Ege denizine bir filo yollayarak Anadolu’ya yakın 12 adayı
İşgal etti.
Balkan savaşının patlak vermesi üzerine idealist subaylar görev başına çağrıldılar ,Direnmenin çökmesiyle İtalyanlar Libyayı Bingazi ile beraber rahatça işgal ettiler.
Bunun üzerine Uşi kentinde Ekim 1912 de İtalya ve Osmanlı devleti barış yaptılar.
Bu barışa göre Libya İtalya ya bırakılacak ama 12 adayı iade edecekti.İtalyanlar bu karara uymadılar.Bu adalar sonraları birkaç defa TC Hükümeti’ ne teklif edilmesine rağmen üzerine gidilerek sahiplenilmedi 1947 yılı(Paris anlaşması) 12 ada yunanlılara verildi.Ama İtalya bu adaları ellerinde tutarak Osmanlının Egedeki hakimiyetini sarstılar.
İtalyanın Osmanlıya zararları çoktur.İtalya Osmanlı savaşı devam ederken ,Sırbistanın başkenti Belgrat taki Rus büyükelçisi, Osmanlı Devletinin Balkan Yarımadasındaki son topraklarını da paylaştırmak üzere Sırbistan ve Bulgaristan hükümetleri arasında bir anlaşma yapıldı.Bu birliğe Karadağ ve Yunanistan’da katıldı.
Yukarıda belirttiğim gibi dört küçük Balkan devleti Osmanlı devletine saldırdılar.Bulgarlar Edirneyi çatalcaya kadar aldılar. Makedonya, Bulgar, Sırp ve Karadağ orduları tarafından işgal edildi.
500 yıl Osmanlı egemenliğinde yaşamış Arnavutlar ise ülkelerinin komşularınca işgali üzerine bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Yunan donanmasının 12 ada dışındaki yüzlerce Ege adalarını da ele geçirmesi üzerine yaptırımcı büyük devletler ,duruma müdehale ederek arabuluculuk adı altında 1912 de Londra da barış konferansı düzenlediler.1913 yılının Mayıs ayında imzalanan ön barışa göre Avrupada, Ege denizindeki Türk varlığını sona erdirdikleri gibi, Bulgarlar bugünkü Doğu Trakya’nın yarısını alarak ,Midye-Enez çizgisine gelirken, İmroz ve bozcaada dışındaki tüm Ege adaları (12 ada haricinde) Yunanistan’a verildi.
Anlaşmada Ege adaları üzerinde sonradan karara varılacaktı ama Yunanistan çoktan adaları ele geçirmişti bile.
İşte bu İtalyanların Osmanlıya Birinci balkan hediyesiydi.
İkinci Balkan savaşı ise ,pastayı düzgün paylaşamayan Sırplarla ,Yunanlıların yaptıkları gizli anlaşma ile
Bulgarların ellerinde bulunan fazla toprakları almak için yaptıkları savaştır.Bu savaşa Bulgarların yenileceğini düşünen Romanya da katılınca, Bulgarlar toprak kaybetmeye başladılar.
O sırada daha paşa olmayan Enver bey de durumdan istifade ederek emrindeki birliklerle Edirneye kadar ilerledi.Bu durumda Bulgarlar ,1913 yılının Eylül ayında İstanbul barışını imzaladı.
İmzalanan barışa göre Kırklareli, Edirne ve Dimetokayı geri verdiler. Daha önce kaybettiğimiz yerler ise Sırplar ve Yunanlılar arasında paylaşıldı.Edirne,Kırklareli ve Dimetokanın geri verilmesini istemeyen büyük devletler bu duruma karşı çıktılar.İşte buda ikinci balkan savaşının karışıklığıydı.
1914 yılı, Dünyanın yeni sınırlara gebe olduğu, 700 yıllık Osmanlı İmparatorluğu pastasının nasıl ve
Kimler arasında paylaşılacağının büyük devletler tarafından planlandığı bir yıldır.
Bu,Tarihçilere göre yanlış olabilir ama netice itibari ile Avrupa bugün de birleşik bir devlet haline
gelmiştir.Yani o zamanın gruplaşması yine kendi çıkarları için olmuş ve Osmanlı Devletini de bu girdabın içine çekmiştir.
Dönek İtalya.
Özellikle İngilizler ,Ruslar ve Fransızlar arasında daha birinci dünya savaşı çıkmadan önce Osmanlı İmparatorluğunu ilk fırsatta paylaşmak üzerine görüşmeler ve ön anlaşmalar yapılmıştı.Savaş başladığında bu ön anlaşmalar, yapılan birçok gizli görüşmeler ve tartışmalardan sonra kesinleşti.Savaş sırasında bu paylaşıma İtalyanlarda katıldı.1916 yılının ilk aylarında kesinleşen bu gizli anlaşmalara göre , savaş bitince 4 Devlet Osmanlı İmparatorluğunu paylaşacaktı.
1878 de Berlin anlaşması ile Osmanlıya bağlı Bosna ve Hersek, Avustralya ve Macar İmparatorluğunu na verildi. Ayni tarihte bağımsız olan Sırbistan ve Avusturya , Macaristan’a komşu oldular. Bosna ve Hersekin de büyük çoğunluğu Sırp olan bu halkı, Sırplarla beraber Rusya da kışkırtarak daha büyük bir Sırbistan isteğine ortak oldular.Bu bakımdan Rusya ile Macaristan-Avusturya arasındaki bir savaşta Almanya, Rusları bu memleketlere kadar indiremeyeceği ve Osmanlı üzerinde Rusya’nın emellerini bildiği için de taraf tutmak zorunda kalıyordu.Kuvvetli Almanya ,Avusturya ve Macaristan’ı destekleyince Rusya da Fransa ve İngiltere’nin desteğini aldı.
Böylece Almanya , Avusturya, Macaristan arasında Bağlaşma (ittifak), Rusya, İngiltere, Fransa arasında anlaşma (itilaf) grubu oluşturuldu.
İtalya savaştan önce ittifak gruplarının yanında iken, Macar Veliahtı’nın Saray Bosna da öldürülmesiyle başlayan Birinci Dünya savaşında İtalya bir süre bekledikten sonra itilaf devletlerine katıldı.
Yani tekrar Osmanlıya karşı oldu.
Osmanlı İmparatorluğu savaşa katılmayarak tarafsız kalmaya karar verdi.Bu tutum İtilaf devletlerince çok yerinde bir karardı çünkü, İngiltere ve onun yanındaki devletlere başka cephe açılmayacaktı.Bu karar üzerine Osmanlıya konulan acımasız kapitülasyonları bile kaldırmaya hazırdılar.
Alman hayranı olan Enver Paşayı Almanlar kandırdılar ve savaşa kışkırttılar.Eğer Osmanlı bu savaşa girerse bu sefer Almanlar ve yardakçıları, diğer devletlere karşı fazla cephe açılacağından rahatlıyacaklar dı. Osmanlı Hükümeti tarafsız siyasetini sürdürerek tek taraflı kapitülasyonları kaldırdı.Buna kimler karşı çıktı biliyor musunuz , Bizi savaşa sokmak için yanıp tutuşan Almanya ,Macaristan ve Avusturya.Ama Osmanlının büyük tepkileri üzerine kabul etmek zorunda kaldılar.İngiltere ve yardakçıları Osmanlının savaşa girmesini istemedikleri için bu kararı onayladılar.
Bütün bunlar olurken gizlice Almanlar ile anlaşan Enver Paşanın gizli emiri üzerine ,iki alman gemisi 29-29 Ekim 1914 de Karadenize açıldı ve Rus limanlarını bombaladı.Böylece Birinci Dünya savaşı akıllıca davranarak savaşa katılmayı reddeden Osmanlıya Enver Paşanın hediyesi oldu.
Halifeliğin işe yaramaması.
Osmanlının harbe girmesi, Irak petrollerinin ve Süveyş kanalının kullanılmasını zorlaştıracak ,Rus kuvvetlerini üzerine çekerek, Avrupa cephelerini ferahlatacak itilaf devletlerini zor durumda bırakacaktı.Fakat İttifak devletlerinin Osmanlının savaşa girmesini istemelerinin en önemli sebebi Osmanlı Padişahının halife olması, dolayısıyla bütün Dünya müslümanları üzerindeki nüfusuy du.
Halife , Cihan ilan edecek ,bütün müslümanlar onun emrine girecekti.
Cihan ilan edildi ve ne oldu biliyor musunuz.
Hind müslümanları İngilizlerle beraber Osmanlıya karşı çarpıştı.Araplarda İngilizlere yardım ederek Osmanlıyı arkadan vurmak için ne lazımsa yaptılar.
Dirayetsiz memleket idarecilerinin Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ne bıraktıkları problemleri bugün hala çözmeye çalışıyoruz . Bu çok zor bir iştir.
Üzerinde ot bitmese dahi 1943 yılında adaları tekrar italya’dan alma durumu hasıl olmuştu ,hatta Mussolini gelin adalarınızı alın dedi.Bunu O zamanın hükümeti değerlendiremedi.
Bana göre şayet Atatürk yaşıyor olsa idi bir dakika durmaz adaları alırdı.
Bu gün, bu günün hükümeti mavi vatan için uğraşıyor.Şayet 12 adalar elimizde olsaydı bu çok kolay olurdu.
Devletlerin her bakımdan bağımsız ve kuvvetli olmaları bir çok problemi rahatlıkla çözer.
Maval anlatmak ,doğruları çarpıtmak ,hiçbir zaman evla olmamıştır.
Döner dolaşır anlatanı er geç vurur.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Geçmişini doğru bilmeyen millet geleceğini doğru yaşayamaz.