DOLAR
32,5182
EURO
34,7440
ALTIN
2.489,73
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
19°C
Muğla
19°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
13°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

İNSANLAR VE HAYALLER

Bütün canlılar içinde hayalleri olan tek canlı şüphesiz insandır. Düşünce birçok canlıda var ama hayal kurmak sanırım sadece insana özgü bir şeydir..
Daha iyi şartlarda yaşamak için hayal kuran, bir kedi, köpek, penguen, sivrisinek vs yoktur mesela. Her canlının hareketleri, yaşantıları, ihtiyaçları, beklentileri canlıların türüne göre bellidir ama insanda böyle değildir. Bir maymunun bir kertenkele gibi davrandığını göremezsiniz, yada bir ayının bir yılan gibi davrandığını veya bir sineğin bir kedi gibi davrandığını ama bir insan birçok hayvan gibi davranabilir. Yılan gibi davranan insanları görmek mümkündür, köpek gibi davranan insanları da görmek mümkündür hatta ayı gibi davranan insanları da görebilirsiniz…
Neyse konuyu dağıtmayalım çünkü konumuz bu değil..
Hangi sartlar da olursa olsun hayatından memnun olan, şikayetçi olmayan, daha iyisini istemeyen bir insan yoktur. İnsanoğlu hep daha iyisini ister. Bu yüzden insanları suçlamakta doğru değil çünkü bu da insana özgü bir özelliktir…
Çocukken hayali olmayan hiç kimse yoktur. Kimisi doktor olmak istemiştir, kimisi öğretmen, kimisi mühendis, kimisi pilot, kimisi futbolcu, vs vs vs. İlgi alanlarına göre veya daha çok anne babalarının isteyip te olamadıkları bir şey varsa o hayal aileden çocuklara miras kalır. Mesela doktor olmak isteyen bir baba olamamışsa muhtemelen çocuğunun doktor olmasını istiyordur veya avukat olmak isteyen bir anne bunu gerçekleştirememiş ise o da muhtemelen çocuğunun avukat olmasını istiyordur. Bir kaç dakikalık sevişmenin ürünü olan çocuklar doğduktan sonra bu defa da ailelerinin hayallerini sırtlıyorlar. Hepimize ilkokulda öğretmenlerin sorduğu ” Büyüyünce ne olmak istiyorsun” sorusuna verdiğimiz cevaplar aslında bizlerin istediği değil ailelerimizin istediği bizimde ona göre verdiğimiz cevaplardır…
Peki gerçekleşmesi mümkün iken neden insanların çoğu hayallerine ulaşamıyorlar?
Aslında sorunun cevabını yukarıda açıklamıştım ama tekrarlayayım. Kurdukları o hayaller onlara ait değildi de ondan. Ailelerinin baskısıyla o yolculuğa çıkmış olabilirler ama belli bir yaşa gelince yani itiraz etme, karşı çıkma, isyan etme dürtüleri gelişince başka hayallere yöneliyorlar veya o hayalin onlara ait olmadığının farkına varıyorlar ama unuttukları birşey var;
Hayaller de çocuklar gibidirler, onlarda yaş iken eğilirler…
Çoğu hayalin gerçekleşmemesi bu yüzdendir. Belli bir yaşa geldikten sonra artık isteseniz de hayallerinize ulaşmanız mümkün değildir. Adı hayal olabilir ama onlarda da bir planlama ve zamanlama şarttır..
Yani hayallerine ulaşmamış insanların tek sebebi anne babalarıdır. Yoksa bir insan kendisi istedikten sonra yapamayacağı şey yoktur..
Bir insan çocukluktan itibaren tiyatrocu olmak istiyorsa, veya doktor, şarkıcı, öğretmen, mühendis her neyse işte, onu çok isterse çalışarak, kendini eğiterek, bunu başarabilir hatta buna zengin olmak hayali de dahildir çünkü bunların hepsi çalışarak olabilecek şeyler, yani mümkün olması kuvvetle ihtimal şeyler…
Anne babaların çocuklar üzerinde yarattıkları bu hayal kırıklığı sonraki yaşlarda da kendini gösteriyor aslında. Mesela çok basit ve sıradan bir örnek vereyim. Erkeklerin ve kadınların çoğu fit, göze hoş gelen düzgün bir vücut isterler ama bunu gerçekleştirmek için adım atmazlar çünkü geçmişlerinden kalma yarım bırakma iç güdüsü burda devreye giriyor. Yoksa istedikleri rahatlıkla olabilecek bir şey ama çoğu insan o ilk adımı atamıyorlar veya atsalar bile devam edemiyorlar çünkü başaramayacaklarını düşünüyorlar. Bu başaramama güdüsü de aileden kalma işte, çünkü yıllarca istemedikleri birşey için uğraştılar ve sonra vazgeçtiler, bu vazgeçme alışkanlık haline gelecek ve ömür boyu onların peşini bırakmayacaktır..
İnsanların geneline bakın, hemen hemen hepsinde böyle vazgeçişler, kararsızlıklar hayatlarının her alanında olmuştur..
Bu yüzden çocuklarınızı kesinlikle yönlendirmeyin. Bırakın hayallerini kendileri kursunlar..
Onlara bir iyilik mi yapmak istiyorsunuz ?
Onları sevin, destek verin ama asla akıl vermeyin, yol göstermeyin, çünkü sokma akılla, tarif edilen yolla bir hayat geçmez. Bırakın bedenleri gibi akıları da, hayalleri de kendilerine ait olsun…
Hayat bir yemek değil, şu kadar su, bu kadar yağ ve bilmem kaç dakika pişecek demek gibi birşey değil. Onlara hayatı tarif etmeyin, bırakın yaşasınlar o hayatı…