DOLAR
32,2455
EURO
34,8130
ALTIN
2.419,77
BIST
10.268,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
23°C
Muğla
23°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
20°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
20°C
Pazar Açık
22°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
23°C

Av. Damla Alp

av.damlaalp@gmail.com 1988, Ordu/Fatsa doğumlu Avukat Damla ALP, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2012 yılında burslu olarak mezun olmuştur. Mezuniyetinden 2018 yılının Mayıs ayına kadar İstanbul Barosuna kayıtlı olarak kadrosunda üst düzey hukukçuların yer aldığı hukuk bürolarında Aile Hukuku, İş Hukuku, İcra Hukuku , Ceza Hukuku, Taşınmaz, Gayrimenkul ve İnşaat ve İmar Hukuku olmak üzere birçok alanda hizmet ve danışmanlıklar vererek bu alanlarda kendini geliştirmiştir. 2018 yılında Bodrum’da yaşamaya başlamış ve Muğla Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık faaliyetine devam etmektedir.

Mimarın Hukuki Hakları Ve Mimari Projelerinin Fikri Hukuk Açısından Yorumlanması

Aktur tatil sitesi

Mimarın Hukuki Hakları Ve Mimari Projelerinin Fikri Hukuk Açısından Yorumlanması

MİMARIN HUKUKİ HAKLARI VE MİMARİ PROJELERİNİN FİKRİ HUKUK AÇISINDAN YORUMLANMASI

Proje müellifi mimarların, belirli bir emek karşılığı meydana getirmiş oldukları eser üzerinde, hukuki olarak maddi ve manevi hakları bulunmaktadır. Bir diğer değişle,  mimarın çizdiği proje ve bu projenin  yapıya dönüşmesi ile birlikte ortaya çıkan eser, fikri hukuk açısından kanunen koruma altına alınmıştır. Mimarın bu hakları, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu yani kısaca (FSEK) kapsamında ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir.

Mimarların haklarından bahsetmeden evvel mimarların yaptıkları işlerin hukuksal niteliğinin tanımlanması gerekmektedir. Mimarın çizdiği proje ve çizilen bu projenin yapıya dönüşmesi ile birlikte ortaya çıkan eser kavramlarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Daha sonra ise maddi ve manevi haklar ayrımını açıklamak gerekecektir.

Genel itibarla; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu eser kavramını, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri olarak dört ana gruba ayırarak tanımlamıştır.

Meydana getireni yani sahibi tarafından kendi yaratıcılığını kullanarak ve sahibinin kendine has tarzı, fikri, yaratıcılığı ile kendi fikri çabası ile meydana getirdiği ürün ve ürünler kanunun tanımlamış olduğu bu dört gruptan birinde değerlendirilerek ayrım yoluna gidilebilir. Ancak bu ayrım meydana gelen eserin ne olduğunun haricinde niteliği ile önem kazanmaktadır.

Bu ayrımın önem kazandığı bir diğer nokta ise;  mimarın eser sahipliğinden doğan haklarının ihlal edilmesi durumunda, kanunun kendisine sağladığı koruyucu hükümlerin uygulanmasıdır. Kanun koyucular tarafından mimari projeler ilim ve edebiyat eserleri olarak, mimari eserlerini ise güzel sanat eserleri olarak saymıştır. Mimari projeler, estetik değeri bulunup bulunmamasına göre yasanın farklı maddelerine göre koruma altındadır diyebiliriz. Şöyle ki;

Mimari projeler; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu mimari projeler ilim ve edebiyat eserleri kapsamında sayılmış ve anılan kanunun 2. maddesinin 3. fıkrasında mimari projenin niteliği açıkça izah edilmiştir;

Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit  mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri.” şeklinde tanımlanmış ve düzenlenmiştir.

Kanunun açık tanımından da izah edildiği gibi, bu madde yalnızca mimar tarafından çizilen projeyi korumakta ancak bu projeye uygun yapılan eserin korunduğuna ilişkin bir açıklama içermemektedir.

FSEK m. 4’teki ifadesiyle estetik değeri bulunan mimarlık eserleri ise;” güzel sanat eseri “ başlığı altında korunmaktadırlar.  FSEK m. 4’te yer alan mimari eserlerin korunabilmesi için estetik nitelikte olması gereklidir. Bu kapsamda yer alan yapılarda hem mimari proje hem de yapının kendisi koruma altına alınmış bulunmaktadır.

Projenin eser sayılabilmesi için herhangi bir estetik vasfı bulunmasına gerek yoktur. Mimar tarafından çizilmiş bir projenin varlığı eser sayılmaktadır.

Eser sahibi olarak mimara tanınan himayenin onu sadece malikin keyfi davranışlarına karşı koruma amacına yönelik olduğu kabul edilmektedir. Mimari eserlerde kullanım amacı estetik hassasiyetlere göre öncelik arz etmektedir. Ancak eser sahibinden izin alınmadan yapılan ve zorunluluğu aşan değişiklikler konusunda eğer yapılan değişiklik mimari eserin özelliğini bozuyorsa veya eser sahibinin şeref ve haysiyetine zarar veriyorsa eski hale getirme talebiyle birlikte tazminat da talep edilebilir.

Mimari proje çizilip, eser kapsamında değerlendirilecek aşamaya geldikten sonra, bu eser üzerinde eser sahipliğinden doğan maddi ve manevi hakları vardır.

Kanunun 67. Maddesi eser sahibinin eser üzerindeki manevi haklarına, 68. Maddesi ise maddi haklarına bir saldırı olması halinde, tecavüzün ref’i davası açılabilmesi imkanını vermektedir. Manevi haklar açısından kanunla tanınan en önemli korumalar, eser sahibinin adının yazılmasını isteme yetkisi ve eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkıdır.

Mimari projede, proje sahibinin rızası dışında bir değişiklik gerçekleştiğinde, bu değişikliğin eski hale getirilmesi talep edilebilir. Sonuçta korunan proje olduğuna göre, bunu talep etme hakkı da proje sahibi olan mimarındır. Yine önemle üzerinde durulması gereken bir nokta, proje sahibi mimar yapıya ya da yapıda sonradan yapılan projeye aykırı tadilatlara müdahale edemez. Mimar sadece projenin sahibidir.

Mimari yapıda değişiklik yapılması konusunda karar verme ve gerekirse yapılan değişikliği men etme yetkisi eser sahibi mimara tanınmakla birlikte bunun istisnası ise, mimarın işverene değişiklik konusunda yetki vermesidir.

Mimar işverene değişiklik konusunda yetki vermediyse, işveren de sanki kendisinde bu yetki varmış gibi başkasına eserde değişiklik talimatı verdiyse bu durumda eser sahibi FSEK m. 54’e göre değişikliği yapandan ve işverenden yetkisiz değişiklik nedeniyle tazminat isteminde bulunabilir.

Proje sonucunda meydana gelen inşa faaliyetlere ilişkin olarak ise, İmar kanununda tanımlanan yapı kavramı karşımıza çıkmaktadır. 3194 Sayılı İmar Kanunun 5. Maddesinde “ Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir. “ şeklinde tanımlanmıştır. Hal böyle iken, yapı ruhsatı alınmadan yapı yapılamayacağı da işbu kanun ile hükme bağlanmıştır.  Yine aynı Kanunun 22. Maddesi de belirtilen yapı ruhsatı alınmasının şartı olarak da mimari proje yapı ruhsatı alınabilmesi için önemli bir koşul olarak sayılmıştır.

Başka bir  açık rıza gerektiren husus ise;  mimar,  mimari proje üzerinde bir başka mimar tarafından değişiklik yapılarak yeni yapı ruhsatı alınıp yapı üzerinde değişiklik yapılırsa, proje sahibi mimar, kendi projesi üzerinde değişiklik yapan mimara ve bunu yaptıranlara karşı kanundan gelen haklarını kullanabilir ve üzerinde değişiklik yapılmış olan projesinin eski haline iadesini talep edebilir.

Mali hakların saldırıya uğradığı durumlarda ise, 68. Maddede yer alan saldırının durdurulması davasına başvurabilir. Bu maddeye göre, proje sahibi mimarın mali hakları ihlal edildiğinde, eğer işi yaptıranla aralarında bir sözleşme mevcut ise, talep edebileceği bedelin üç kat fazlasını talep edebileceği hükme bağlanmıştır.

Bir sonraki yaz konumuz olarak , “Mimari proje ile mimarlık eserinin farkı nedir? “ başlığında görüşmek üzere..

Aktur tatil sitesi