Sovyetler Birliği’nin nükleer silahlanmasında kilit rol üstlenen Kazakistan’daki Stepnogorsk kenti, Moskova’nın Soğuk Savaş döneminde ABD başta olmak üzere Batı blokundan gizlediği kent olmasıyla dikkat çekiyor.
Sovyetler Birliği çökene kadar haritada bile yer almayan, Sovyet yönetiminin “gizli projesi” olan Stepnogorsk, geniş Kazak bozkırının kuzeyinde 1964’te sıfırdan inşa edilmeye başlandı.
Stepnogorsk Madencilik ve Kimyasal Kombine Tesisi’nde Sovyetlerin nükleer silah geliştirmesi için gerekli ana ham madde olan uranyum üretiliyordu.
İlk nükleer denemesini 1949’da yine Kazak topraklarında yapan Sovyetler Birliği, söz konusu tesiste üretilen uranyum sayesinde nükleer silah sayısında ABD’yi yakalamayı başardı.
Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti topraklarında yer almasına rağmen Almatı’dan değil bizzat Moskova’dan yönetilen Stepnogorsk, Soğuk Savaş döneminin izlerini taşıyor.
ABD’nin nükleer saldırısı dikkate alınarak inşa edilen kentteki her bina şifreli ve metrelerce derinliklerde sığınaklar barındırıyor.
Stepnogorsk’taki bir okulda öğretmen olan tarihçi Kayrat Baltaşuly, kentin iki süper güç arasındaki Soğuk Savaş dönemini anlatan bir açık hava müzesini andırdığını söyledi.
Kentin özellikle nükleer saldırıdan etkilenmeyecek şekilde inşa edildiğini anlatan Baltaşuly, “Şehrimiz tepelerin arasında çukur gibi bir yerde bulunuyor. (Soğuk Savaş dönemi) nükleer savaş çıkması durumunda füzelerden biri mutlaka bize gelecekti. Bu hesap edilmiş ki füze patlasa bile dalgası üzerimizden geçecekti” dedi.
Baltaşuly, kentte nükleer saldırı durumunda insanların korunabileceği büyük sığınakların olduğunu belirterek “Şimdi bizim bulunduğumuz yere yakın 20’nci mahalle ile yazlık evlerin arasında devasa bir depolama tesisi var. Burada nükleer savaş durumunda kent sakinlerine 20 yıla kadar yetecek yiyecek saklanabiliyor” ifadesini kullandı.
Sadece nükleer değil biyolojik silah da geliştirildi
Stepnogorsk, Sovyetlerin sadece nükleer silahlanmasında değil aynı zamanda biyolojik silah geliştirilmesinde de kilit rol üstlendi.
1970’te burada “Progress” adıyla mikrobiyoloji tesisinin kurulmasına karar verildi. Kentin sadece 14 kilometre uzaklığında 8 kat derinliğinde laboratuvar ve sığınak ile inşa edilen tesiste çalışmak için eski Sovyet ülkelerinin en iyi uzmanları seçildi.
Gübre ve böcek ilacı geliştirildiği ileri sürülen tesiste, aslında başta şarbon olmak üzere çeşitli biyolojik silahlar ile ilgili gizli araştırmalar gerçekleştirildi.
“Şehrimiz hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler ilk önce bize gelmeli”
Sovyetler Birliğinin çökmesiyle ve uzmanların kenti terk etmesiyle tesisteki faaliyetler de durdu.
Zamanında Sovyet yönetiminin gizlediği Stepnogorsk’taki stratejik tesisler artık kentteki müzede sergileniyor.
Kentin tek müzesi olan Stepnogorsk Tarih ve Bölge Müzesinin Müdürü Mayra Nurzhanova, “Şehrimiz hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler ilk önce bize gelmeli. Örneğin, bütün sanayi tesisleri kentin dışında yer alıyor. Fakat müzemizdeki özel salonda her tesis ve bina hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz” dedi.
Stepnogorsk kentinde sadece uranyum değil aynı zamanda dünyanın en pahalı ham altınının da üretildiğini söyleyen Nurzhanova, müzenin baş köşesinde asılı olan portreye işaret ederek “Bu Kanış Satpayev’in portresidir. O Kazak halkının önemli bilim adamıdır. Stepnogorsk’taki uranyum ve altın yataklarını ilk o buldu” diye konuştu.
Müzede sergilenen ham altın parçasını gösteren Nurzhanova, “Stepnogorsk topraklarında zengin altın rezervi de mevcut. 2002’de Londra’da 43 ülkenin katıldığı fuarda bizim altınımız en kaliteli altın seçildi” ifadesini kullandı.
Zamanında bütçesinin doğrudan Moskova’dan sağlandığı ve en iyi okullar, hastaneler ve tiyatroların inşa edildiği Stepnogorsk’a yerleşenlerden biri de Lala Gaysina oldu.
75 yaşındaki Gaysina, Stepnogorsk’a Başkurdistan’ın başkenti Ufa’dan geldiklerini anlatarak “Buraya geldiğimde 23 yaşındaydım. Ufa’da buradaki koşullar yoktu. 1972 senesinde ilk çocuğum dünyaya geldi. İki odalı daire verildi” dedi.
Gaysina, hayatını kentteki bir sanayi tesisinde askeri güvenlik ekibinde çalışarak geçirdiğini belirtti.
Şu anda tek başına yaşadığını söyleyen Gaysina, “Ailem vardı. Şimdi yalnız kaldım. Bir kızım hayatını kaybetti. Diğer kızım da iki torunumla Almanya’da yaşıyor” dedi.
Kent nüfusunun yüzde 30’u yaşlılardan oluşuyor
Bölgede yaşayan Farida Botaşkyzy, Stepnogorsk Valiliğinin Gaziler Konseyi Başkanlığı görevini yürütüyor.
Botaşkyzy, kentte bakımevi olmadığını dile getirerek “Kent nüfusunun neredeyse yüzde 30’unu yaşlılar oluşturuyor. Onlar bu şehre emek verdiler ve yalnız kalmış gibi hissetmemeleri için çeşitli etkinlikler düzenliyoruz” dedi.
Konseyin amacı yaşlı kent sakinlerini yalnız bırakmamak olduğunu kaydeden Botaşkyzy, “Listemiz var ve ona göre gerekli yardımı veriyoruz. Yatalak halde olanlara ilaçlarını alıyoruz. Gönüllüler ile evlerini temizliyor, yemeklerini teslim ediyoruz” diye konuştu.
Geleneksel Sovyet mimarisine ev sahipliği yapıyor
Kazakistan’ın Sovyetler Birliği’nden miras kalan kenti Stepnogorsk kenti, geleneksel Sovyet mimarisinin korunduğu tek kent olarak öne çıkıyor.
Stepnogorsk’ta Sovyet döneminden kalma ve halk arasında “Matalka” olarak bilinen tren seferleri ise hala faaliyette. Söz konusu vagonlarla insanlar kent sınırları içinde bir mahalleden diğer mahalleye ve sanayi tesislerine ulaşabiliyor.
İdari olarak Akmola Eyaleti Valiliğine bağlı olan Stepnogorsk’ta şu anda 49 bin kişi yaşıyor.
Yetişkinler hala uranyum ve altın üretiminin devam ettiği kentten umutluyken, gençler ise eğlence ve kariyer olarak daha iyi fırsatların olduğu büyük şehirlere taşınmayı tercih ediyor. (AA)