“Evde Kal” derken 31 ilde Sokağa çıkma yasağı ilan edilerek, halkın sokağa çıkması sağlandı.
Belki de halk sokaktaydı…
Çocukluğumdan gençlik yıllarıma kadar, birçok evrede sokağa çıkma yasağını yaşadım, lakin halk sokaktayken dışarı çıkma yasağına ilk kez rastlıyorum.
Belirlenen saatlerde (örn: 24:00 ile 06:00 gibi) gece dışarı çıkma yasağı önceden ilan edilir. Ancak genel bir dışarı çıkma yasağı, önceden haber verilerek ilan edilmez. Geniş halk kesimleri evindeyken dışarı çıkma yasağını ilan edersin ki, toplumsal dalgalanmalar meydana gelmesin.
Buna; acemilik denilebilir. Belki de hesapsızlık
Sonuç ortada; marketlerde, fırınlarda izdiham oldu. Kaş yapalım derken, göz çıkarmak denir buna. Olan oldu, bundan sonra atılacak adımlarda kitle psikolojisini düşünmek gerek.
Dikkat! toplum bir birine düşüyor…
Marketlerde ve fırınlardaki yığılma, toplumda olmadık yorumlara neden olmuş, insanlar bir birine hakaret eder hale gelmiştir.
Ekmek alana, “yemesen ne olur”, “zıkkım yiyin”, “açlıktan kim ölmüş”, “insan açlığa bilmem kaç gün dayanıyor” gibi lüzumsuz yorumlara neden olmuştur. Birbirimizi daha ikna edici davranışlarda bulunmamızda yarar vardır.
Belki de bu yorumu yapanlar, markete gidip eli boş dönenler tarafından yapılıyor.
Birkaç yıl önce Bodrum’da yaşanan depremde benzer olay olmuş ve yine marketler boşaltılmıştı. Sanki göçük altında beslenebilecekmişiz gibi.
Stokçuluk, talan gibi olaylara meydan verilmemelidir.
Birkaç gün önce, bir market kampanya yapmış; traş makinesi ve elektrik süpürgesi almak için insanlar sosyal mesafeyi ihlal ederek, yığınlar halinde markete girmişlerdi. Konuyu haber yaptık, yetkililer bu olaya meydan veren market hakkında işlem yaptılar mı bilmem. Ancak basit bir kampanyada dahi izdiham yaratıyorsak, gerisini düşünmek dahi istemiyorum.
“Biz Bize Yeteriz Türkiye’m”
Evet, biz birbirimize destek olursak yeteriz. Birbirimizi ötekileştirirsek, yerimizde yeller eser.
Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, genişletilmiş il başkanları toplantısında 81 il başkanına hitaben:
“CHP’li bazı belediyelerin yardım kampanyası düzenlemesini, “Devlet içinde devlet olmanın anlamı yoktur” şeklinde değerlendirdi.
Devlet, tüm kurum, kuruluş ve halkıyla bir bütündür. Salt “CHP’li belediyeler” diyerek ayrıştırırsak, o zaman devleti farklı tanımlamış oluruz.
Kimsenin ifade özgürlüğüne karışacak değiliz.
Ancak yasalar kapsamında değerlendirdiğimizde, Belediye Kanunu’nda
“Madde 15- Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır:
türlü faaliyet ve girişimde bulunmak.” der
İhtiyaçların karşılanması yerel yönetimler tarafından nasıl sağlanır? Sonuçta belediyeler, kar amaçlı kuruluşlar değildir.
Hangi gelirle ihtiyaçlar karşılanacak, tabi ki bağışlarla.
Belediye kanunu; belediyelerin bağış almasında bir sakınca görmemektedir. Gelir ve gider açısından 6 yerde kanun, şartlı ve şartsız bağışlardan söz etmektedir. Yani belediyeler bağış alabilir.
Belediye bağış almalıdır.
Salgın yaygınlaşmaya başladığından beri Bodrum Belediyesi, karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışmaktadır.
Sokağa çıkma yasağıyla birlikte, halkın belediyeden beklentisi yükselmiştir.
Aksaklıklar, yetememezlikler var mıdır? Vardır elbet. Başta kitle iletişim araçları, duyurudan ziyade reklam amaçlı kullanılmaktadır. Bu uygulamadan vazgeçmelidir.
Her ne olursa olsun Bodrum Belediyesi, bir şeyler yapma gayretindedir. Salgının yaygınlaşmaya başladığı günden bu güne, toplumsal ihtiyaçlar açısından önemli bir hata yapmamıştır.
Başkan Aras’ın ve Başkan Yardımcısı Tayfun Yılmaz’ın açıklamalarını naklen yayınlayan, Bodrum Gündem Fatih Bozoğlu ve Çiçek Bozoğlu sayesinde izliyoruz. Emeklerine sağlık iki gazeteci arkadaşımızın.
Dün Başkan yardımcısı Tayfun Yılmaz konuşmasında 15 bin ekmeğin stokta tutularak, ihtiyacı olanlara ücretsiz olarak dağıtıldığını ve bunun devam edeceğini beyan etti. Hatta ihtiyacı olanları 444 0 048 nolu telefonu arayarak, destek talep edebileceklerini söyledi.
Bodrum Belediyesi Kriz Masasın üç ayağı vardır. Başkan Ahmet Aras karar merci, Başkan Yardımcısı Tayfun Yılmaz sevk ve idare, Mali İşler Ahmet Demirel finansman.
Belediye gelirleri mevcut durumda azalmış vaziyettedir. Bazı önlemlerle kısmı zorluklar aşılmaya çalışılıyor olsa bile, basit hesapla 15 bin ekmeğin maliyeti 22 bin 500 TL dir. Diğer ihtiyaç malzemeleri de hesap edildiğinde, ciddi anlamda parasal ihtiyaç doğmakta.
Bodrum Halkı tipik Anadolu halkı gibi, bir birine destek olmaktan imtina etmez. Bireysel dayanışmalarımızın yanında; var olanın olmayana veya var olanın verileceklere ulaşamadığı noktada, Bodrum Belediyesine şartlı bağış yaparak korona virüs e karşı yapılan harcamaların karşılanması için destek olması gerekir.
Şuana kadar çok sayıda insanımızın, ihtiyaç sahiplerine destek olduğunu biliyoruz.
Bu bir kampanya gibi düşünülmemelidir. Zira Bodrum Belediyesi’nin şapkasından tavşan çıkaracak hali yoktur.
Bizlere en yakın, her zaman için yerel yönetimlerdir. Hangi partiden olduğunun önemi yoktur. Her ihtiyacımızda kapısını çaldığımız yerdir.
Yarın karşımıza çok daha fazla borçlu bir belediye çıkmasını istemiyorsak ve neden borçlandığının hesabını sormak istemiyorsak, bu değirmene durumu iyi olanların su taşıması gerekir.
Vesselam…
