Uzman Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, “Yapılan araştırmalar kadınların erkeklere oranla ruhsal travmalardan sonra, travma sonrası stres bozukluğuna daha sık yakalandığını göstermekte ve travmanın türü ne olursa olsun, kadınlarda bu durumun erkeklerden 2-3 kat daha fazla görülmektedir” dedi.
Uzman Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, hayatın normal seyrini ya da kişiyi olumsuz olarak etkileyen, güven duygusunu zedeleyen ve başa çıkması zor her türlü olayın ‘travmatik olay’ olarak tanımlanabileceğini söyledi.
Psikolog Tatlıdil, “Deprem gibi travmatik olaylar, güven duygumuzu ve kontrol hissimizi kaybetmemize sebebiyet vermektedir. Travmaya maruz kalınan zorlayıcı yaşam olayının türü, şiddeti, süresi, kişinin olay öncesi ve sonrası deneyimleriyle olayı algılayabilme şekli ve başa çıkabilme becerileri doğrultusunda olaydan etkilenme derecesi bireylerde değişkenlik gösterebilir” diye konuştu.
‘FELAKET SONRASI PSİKOLOJİK DESTEK ÖNEMLİ’
Psikolog Tatlıdil, insanların deprem konusunda bilinçlendirilmesinin, gerekli durumlarda profesyonel destek olanaklarından yararlanabilmesinin önem taşıdığını söyleyerek, şunları kaydetti:
‘5 KİŞİDEN BİRİNDE TRAVMA SONRASI STRES GÖRÜLEBİLİR’
Yaşanılan afetlerin her bireyi aynı şekilde etkilemediğini vurgulayan Tatlıdil, “Bazı kişiler travma sonra stres bozukluğuna (TSSB) yatkın hale gelirken, bazı kişiler çok daha kısa sürede toparlanabilir. Örneğin, birey yaşanan afet öncesinde psikolojik bir tedavi görüyorsa etkilenme düzeyi daha yüksek olabilmekte veya olayın öncesinde yaşamış olduğu benzer travmatik olay ve travmatik izleri varsa, bu süreçte bir tedavi almadıysa, kayıpları fazlaysa, yardımlara kolay ulaşamadığı durumlar kişinin travmatize olma düzeyini artırabilir. Yapılan araştırmalar kadınların erkeklere oranla ruhsal travmalardan sonra TSSB’ye daha sık yakalandığını göstermekte, travmanın türü ne olursa olsun, kadınlarda bu durumun erkeklerden 2-3 kat daha fazla görülmektedir” dedi.
‘FARKLI PSİKOTERAPİ YÖNTEMLERİ UYGULANABİLİR’
Travma sonrası stres bozukluğunun psikoterapi tedavisinde, travma odaklı bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımlarının ve EMDR yönteminin (Eye Movement Desensitization and Reprocessing- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) özellikle etkin olduklarının saptandığını ifade eden Tatlıdil, “Söz konusu yöntemlere ek olarak ilk terapi tercihi olarak görülmese de belirli ilaçların da tedavide kullanılması söz konusudur. Bilişsel-davranışçıl terapide bireyin belirtilerinin sürmesine neden olan hatalı düşüncelerinin sağlıklı düşüncelerle değiştirilmesi amaçlanır” diye konuştu.
‘İYİLEŞME SÜRECİ ÖMÜR BOYU SÜREBİLİR’
Afet sonrası bireylerin yaşadığı süreci 4 kademeye ayırmanın mümkün olduğunu belirten Tatlıdil, şu ifadeleri kullandı:
‘ÇOCUKLARIN KORKULARINI ANLATMASINA YARDIM EDİN’
Psikolog Tatlıdil, toplumun en çok etkilenen kesimi olan çocuklarla iletişim kurulurken dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili şunları söyledi: