DOLAR
35,5972
EURO
37,0214
ALTIN
3.117,15
BIST
10.029,31
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
18°C
Muğla
18°C
Az Bulutlu
Pazartesi Yağmurlu
12°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

Uzmanından çarpıcı açıklama: ‘Obez olarak yaşlanıyoruz’

Prof. Dr. Meral Yüksel, “Türkiye’de obezitenin yüzde 30’larda olduğunu ve gün geçtikçe de bu rakamların artacağını düşünüyoruz. Biliyorsunuz toplumumuz artık yaşlanıyor. Yaşlanmayla beraber ömrümüz uzuyor. Lakin obez olarak yaşlanıyoruz. Obez olarak yaşlandığımız için de bu rakamların kesinlikle düşürülmesi lazım” dedi.

Uzmanından çarpıcı açıklama: ‘Obez olarak yaşlanıyoruz’
A+
A-

Trakya Üniversitesi Genetik ve Biyoteknoloji Topluluğu tarafından ‘Beslenme Beyin İlişkisinde Yağ, Kas ve Karaciğerin Rolü’ konulu söyleşi düzenlendi. Söyleşiye katılan Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Hizmetler ve Teknikler Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Meral Yüksel, öğrencilere beyin ve beslenme konusunda sunum yaptı.

Obezitenin giderek arttığı dünya genelinde, yeme alışkanlıklarının sadece beslenmeyle değil duygusal olarak da etkilendiği belirten Yüksel, “Beyin ve beslenmeye baktığımızda biliyorsunuz dünyada yaygın bir şekilde bir obezite toplumu söz konusu. Bu obez topluma baktığımızda özellikle bu yeme alışkanlıklarının sadece beslenmeyle ilgili değil, duygusal anlamda da etkilendiğini görüyoruz. Öte yandan beslenmenin yarattığı en önemli etkilerden bir tanesi de yağ dokusunun artışıyla ilgilidir. Günümüzdeki teknolojik gelişmelerle birlikte biliyoruz ki bu yağ dokusundan salgılanan birtakım moleküller var. Bu moleküllerin beynimizi de etkilediği artık günümüzde bilinmekte” dedi.

“KİLO ARTIŞI METABOLİK HASTALIKLARI ORTAYA ÇIKARIYOR”

Kilo artışının özellikle Tip 2 diyabet ve kanser hastalıklarını tetiklediğini belirten Prof. Dr. Yüksel, “Baktığımızda beynimizin yağ dokusunu kontrol ettiğini görüyoruz, yağ dokusu da aslında beyni kontrol ediyor. Dolayısıyla kilo artışıyla beraber beslenme alışkanlıklarımızın düzelmediği bilakis bozulma yönünde devam ettiği ve bu bozulmayla beraber kilo artışının gittikçe de artabildiğini, buna bağlı olarak da çeşitli metabolik hastalıkların ortaya çıktığını görebiliyoruz. Bu metabolik hastalıkların en önde geleni hiç kuşkusuz ki diyabet hastalığı Tip 2 diyabet bunun en önemli unsurlarından bir tanesi. Bunun haricinde özellikle kardiyovasküler sistem hastalıkları, kanser gibi çeşitli hastalıkların oluşumuna neden olmakta” diye konuştu.

“OBEZ OLARAK YAŞLANIYORUZ”

Türkiye’de obezitenin yüzde 30’larda olduğu ve bu oranın giderek arttığını söyleyen Prof. Dr. Yüksel, “Türkiye’de obezite oranı oldukça yüksek. Türkiye’de obezitenin yüzde 30’larda olduğunu ve gün geçtikçe de bu rakamların artacağını düşünüyoruz. Biliyorsunuz toplumumuz artık yaşlanıyor. Yaşlanmayla beraber ömrümüz uzuyor. Lakin obez olarak yaşlanıyoruz. Obez olarak yaşlandığımız için de bu rakamların kesinlikle düşürülmesi lazım. Günümüzdeki Z kuşağı diye nitelendirdiğimiz gençleri de özellikle sedanter dediğimiz oturma eylemiyle süren yaşamlarını harekete teşvik etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla gençleri daha canlı, daha hareketli, daha enerjik bir şekilde toplumda görmenin gelecekteki yaşlılık popülasyonu için de önemli bir destek sunacağını düşünüyorum” dedi.

“TENCERE YEMEĞİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİLMELİ”

Prof. Dr. Yüksel, hazır gıda yiyeceklerin zararlı etkilerini anlatarak, “Günümüzde biliyoruz fast food beslenme şeklinin içerisinde kullanılan çeşitli besin desteklerinin aslında bizi bu besinlere daha çok yemeye teşvik ettiğini biliyoruz. Adeta bağımlılık yapacak şekilde. Dolayısıyla o tatlandırıcı unsuru içeren besinlerin mümkün olduğu kadar kullanılmaması kesinlikle tavsiye edilmektedir. Büyüklerimizin daha önce sunmuş olduğu tencere yemeği diye nitelendirdiğimiz yemeklerin günümüzde tekrar alışkanlık haline gelmesi gerektiğine inanıyorum. Her ne kadar birtakım hazırlama konusunda zaman alıcı gibi görünse de bu yemeklerin hazırlanması ve tüketilmesi bizim biyolojik, fiziksel, fizyolojik unsurlarımız için oldukça önemli. Hastalık oluşmaması açısından bu besinleri tüketmemiz başta beslenme sağlığı olmak üzere beyin ve aynı zamanda bağırsak sağlığımız için de oldukça önemli” ifadelerini kullandı.