DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Açık
22°C
Muğla
22°C
Açık
Pazartesi Parçalı Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C

Uzmanından ‘genetik test’ uyarısı

İzmirli üç kuzen Mukaddes Karataş (51), Ebru Erol Özgür (49) ve Gülengül Gürbüz Kuzeyli (53) aynı teşhisi paylaştı, meme kanserine yakalandı. Kuzenlerden ikisinde ırsi kanser geni tespit edildiği belirten üç hastanın da doktoru Prof. Dr. Bülent Karabulut, “Üç hastamız da gayet iyi, sağlıklı. Ama 35-45 yaş aralığında kansere yakalanan bu üç kuzenin öyküsü genetik testlerin önemini bir kez daha ortaya koydu” dedi.

Uzmanından ‘genetik test’ uyarısı
A+
A-

Genç yaşta meme kanserine yakalanan, ikisinde ırsi kanser geni tespit edilen üç kuzen ve üçünün de doktoru Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Karabulut, dikkat çekici bilgiler vererek, “50 yaşından daha genç hastaların mutlaka özellikle ırsilik açısından ailesinde kanser hastası olup olmadığına bakılmaksızın genetik testlerini talep etmeliler ve yaptırmalılar. Eğer genetik olarak riskli bulunduysa meme boşaltma, rahim ve yumurtalık aldırma gibi risk düşürücü cerrahiye başvurmalılar” diye konuştu.

Prof. Dr. Karabulut, kuzenlerden Gülengül Kuzeyli’ye 2005 yılında 35 yaşındayken meme kanseri tanısı aldığını, sol memenin kısmen korunarak ameliyat edildiğini söyledi. Kuzeyli 46 yaşında geldiğinde diğer memede de kitle görüldüğünü, sağ memenin tamamen alındığını kaydeden Karabulut, “Risk değerlendirmelerine göre kemoterapileri dizayn edildi. Şu an hastamız sağlığını koruyor. Bir kadının bir memesinde kanser varsa diğer memesinde de kanser riski ırsi olmasa bile normal bir kişiye göre daha yüksektir.

Gülengül Hanım 35 yaşında meme kanserine yakalandığı yıllarda ırsilik ile ilgili pek ileri tetkik yapılmıyordu. Ama bize 2017 yılında diğer memesindeki kanser nedeniyle başvurduğunda genetik yatkınlık test yaptırdık ve BRCA dediğimiz bir gen mutasyonu tespit ettik. Hastamıza, 11 yıl önce ilk kez kanser görülen ve bir kısmı korunan sol memesini de boşaltmasını önerdik. Şu an hala hazırda hasta çift taraflı meme kanseri teşhisi ile düzenli olarak takiplerine geliyor. Kendisine rahim ve yumurtalıkların alınmasını hepsini önerdik. Ama hastamız henüz kendini hazır hissetmediği için karar veremedi. Hastamızda genetik bir yatkınlık olduğu için çok yakından takip ediyoruz” şeklinde konuştu.

“RAHİM VE YUMURTALIKLAR ALINDI”

Karabulut, Kuzeyli ile kan bağı olan kuzeni Ebru Özgür’e (49) 2015 yılında 41 yaşındayken meme kanseri tanısı koyulduğunu söyledi. Kendisine 2017’de başvuran Özgür’ün genç yaşta olması ve dayısının kızı Gülengül Kuzeyli’nin de meme kanseri öyküsünün varlığı üzerine BRCA testi istediklerini belirten Karabulut, şunları söyledi: “Mutasyon tespit edildi. Hastaya risk düşürücü çift taraflı meme boşaltma cerrahisi, aynı seansta da protezleme işlemi yaptık. Meme konusunda sorunu yok. Hastamız diğer önerimize de uydu; rahim ve yumurtalıklarını aldırdı. Şu anda ırsi kanser geni taşıyan bu hastanın takiplerinde bir sorun yok, büyük bir risk faktörü de olmadan hastalıksız izlemine devam ediyoruz.”

“MUTASYON TESPİT EDİLMEDİ”

Ebru Özgür’ün amcasının kızı Mukaddes Karataş’ın (51) ise meme kanserine 45 yaşında yakalandığını belirten Prof. Dr. Karabulut, “Bazı yayınlara göre 50 yaş meme kanseri için erken yaş kabul ediliyor. Biz ise 45 yaşı sınır kabul ediyoruz. Bu kuzen de iki hastamızla eşdeğer bir şekilde ama başlangıcı daha geç olmuş. O da gerekli tedavilerini aldı. Bu hastamızda mutasyon tespit edilmedi. Dolayısıyla herhangi bir şekilde çift taraflı meme cerrahisi ya da risk düşürücü yumurtalık cerrahisi uygulanmasına gerek duymadık. Meme koruyucu cerrahilerle kemoterapi, akıllı ilaç ve radyoterapi ve hormon tedavisiyle şu an o da hastalıksız izlemlerine devam ediyor” dedi.

GENETİK TESTLERİN ÖNEMİ

Üç kuzenin öyküsünü değerlendiren Karabulut sözlerini şöyle sürdürdü:

“3 kuzenden ikisi genetik yatkınlığı olan hastalarımız. Demek ki ırsilik açısından herkes aynı risk grubuna girmeyebiliyor. Biz genç yaştaki hastalarda ailesinde kanser öyküsü var mı yok mu demeden genetik testler yapılması gerektiğini biliyoruz. Zira genç dönemde kanserin başlaması genetik bir riske işaret edebilir. Genç yaş olarak da dünya literatüründe 50 yaş öncesi olduğunu söyleniyor. Bize göre bu yaş 45 olmalı. Ama yaşa bakmadan genetik testini yaptırması gereken gruplar da var. Aile öyküsü yoğun olan özellikle birinci derece kan bağı olan, genç yaşta meme kanseri olan ya da 2-3 kuşak boyunca meme, yumurtalık, kalın bağırsak, rahim kanseri olan kişilerin yaştan bağımsız bir şekilde bu genetik yatkınlık testlerini yaptırmasını öneriyoruz. Ama bu kriterlerin dışında bütün kanser hastaları gidip genetik tanı testi de yaptırmamalı. Kurallara uygun şekilde ya çok genç yaş ya da aile ilişkisi göz önünde bulundurularak bu konuda genetik uzmanı ya da onkoloji uzmanı tarafından planlı bir şekilde istenmesi uygun olur. Ama bu testlerin hayat kurtarıcı olduğunu, gerekli tedbirler alınarak birçok insanın hayatını kurtarabileceğini biliyoruz. Dolayısıyla öneriyoruz.”

Aktur tatil sitesi