Bilim İnsanlarını Atama Yöntemi “Nepotizm” Olursa Hocam Bilimi Kim Kayıracak?
“Biz vatandaş olarak uzakta denizin ortasında bir gemi görmekteyiz. Dümeni bozulmuş yelkenleri pare pare dibi delinmiş su alıyor. Battı batacak bir hal üzere çalkalanıyor. “Bu geminin kaptanı yok mu ? Mürettabatı yok mu? Görmüyorlar mı? Niçin gemiyi kurtarmaya gelmiyorlar?” diyoruz. Koşuyoruz gemiyi kurtarmaya bir de bakıyoruz ki; gemi sakinleri tef dümbelek ellerinde, zil takmış göbek atmakta. “Yahu batıyoruz” diyoruz “sus” diyorlar felaket tellallığı yapma! Yani ya onlarla birlikte olup zil takıp göbek atacaksın ya da onları orada bırakıp kendini suya atacaksın. “ Ferhan Şensoy, Soyut Padişah, 5. Sahneden alıntıdır ilk paragraf. Usta Oyuncu Münir Özkul, canlandırır meraklıları sosyal medyadan bulup izleyebilir.
Gelelim bugüne, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde atamaların, anayasanın eşitlik ilkesinden uzaklaştığını hakkı yenen akademisyenlerin durumunun, halkın gündeminde yer tutmasından dolayı köşeme taşımıştım. İlk başlık 13.12.2023 tarihliydi ve size şöyle sesleniyordu :“ Muğla’nın değerlerine üniversitesi ne zaman sahip çıkacak?”.Ardından hem YÖK Başkanına hem de MSKÜ Rektörüne kamuoyunun merakla takip ettiği soruları sormuştum. Ne oldu ? Meslektaşlarım tarafından felaket tellallığı ve her şeyi eleştirmekle suçlandım. Kimse bu algının peşine düşüp halkın sorularına cevap aramak için makama baskı yapmayı tercih etmedi.
Bugün “2023 Sayıştay Raporu” ulaştı elimize Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile ilgili. Öyle bir rapor ki yazılarımın hepsini haklı çıkardı. Felaket tellallığı değilmiş yaptığım. Doğru yerde haklıdan yana olmakmış meğer. Sayıştay Raporları halka açıktır ve tüm yurttaşlarımız rahatlıkla sayıstay.gov.tr adresinden ulaşabilir.
Bulgulara bakalım mı? Devletimiz neleri, nasıl not almış?
“A. Denetim Görüşünün Dayanağı Bulgular
1. Taşınmazlara ait değer artırıcı harcamaların ilgili varlığın kayıtlı değerine eklenmemesi
2. Nakden alınan şartlı bağış ve yardımların yükümlülük hesaplarına alınmadan gelir kaydedilmesi
3. Üniversitenin davalardan kaynaklanan borçlarının ve yükümlülüklerinin mali tablolara yansıtılmaması
B. Diğer bulgular
1. Alt yüklenici çalıştırılan yapım işlerinde yasaklılık sorgulamasının yapılmaması
2. Öğretim üyesi kadrolarına alım ilanlarında objektif kriterlere aykırı hususlara yer verilmesi
3. Bilimsel araştırma projesine ilişkin alımlarda muayene ve kabul komisyonu yapısının mevzuatla uyumlu olmaması
4. Bütçe emanetlerinde bekleyen tutarların sıraya göre ödenmemesi
5. Kiraya verilen kantin ve kafeteryaların kullanım alanlarının kira sözleşmelerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının idare tarafından denetlenmemesi
6. Memur öğle yemeği hizmetinin ihalesiz olarak protokolle karşılanması
7. Parasal limitler dahilindeki mal ve hizmet alımlarında %10 sınırı aşan kısım için kamu ihale kurumundan izin alınmaması
8. Spor toto teşkilat başkanlığı ile yapılan reklam anlaşması gereğince tahsil edilecek reklam bedelinin üniversite iktisadi işletmesi hesabına yatırılması
9. Üniversite bünyesinde kiraya verilen alanların bazılarında işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmaması
10. Üniversiteye ait uygulama otelinin iktisadi işletmeye ihalesiz ve bedelsiz olarak işlettirilmesi ve üniversite kaynaklarının iktisadi işletmeye mevzuatına aykırı olarak aktarılması”
Evet Sayıştay Raporu’nun bulguları bu şekilde özetleniyor. Rapor, her başlığı titizlikle örneklendirerek açıklıyor.
Muğla’nın bilim insanları olarak, gerek yurtiçi gerekse yurtdışı birikimleriyle şehre değer katmak üzere üniversitemizde bulunan, doçentliğini süre ve deneyim olarak tamamlamış, profesörlük bekleyen hocalarımızın yerine dışarıdan yapılan atamalar var demiştik. Doğru çıktı. Birden bire asistan, bir anda kadrolu, bir bakmışsın müdür, dekan yardımcısı gibi hızına yetişemediklerimiz var demiştik. Öyleymiş maalesef. Bir tarafta da ameliyattan ameliyata, sahadan sahaya koşmaktan kendi kadrosunun takibini bile atlayan, toplum menfaatini, kendi menfaatinin önünde tutup, kariyer yolculuğunu üniversite yönetimine emanet edip orada unutulanlar. Basında boy boy demeçleri, başarıları konuşulanlar, sadece üniversitenin değil Muğla’nın yüz akları hak ettikleri kadroları bekliyorlar halen.
Maalesef bu yanlış yönetim anlayışı sebebiyle Muğla çok bilim insanını yitirdi. Aralarında felsefeciler, genetik bilimciler, sosyologlar, mühendisler, doktorlar vardı. Muğla’da yaşamak istemelerine ve bunun için mücadele etmelerine rağmen torpili yüksek, deneyimsiz, maalesef liyakatsiz meslektaşlarına ve tabiki onları destekleyen bozuk sisteme yenik düştüler ve Muğla kaybetti.
Sayıştay Raporu bu konuya da açıklık getiriyor :
“Alımı yapılacak öğretim üyeliği kadroları için ek kriterler getirilirken, 2547 sayılı Kanun’un 23 ve 26’ncı maddelerinde ifade edilen objektif ve denetlenebilirlik ilkelerine riayet edilmemiş, ilanlarda spesifik ve belli bir kişiyi çağrıştıran şartlar istenmiştir. Bunun sonucunda da alım yapılacak kadroların tamamına yakını için sadece birer kişi başvuru yapabilmiş ve aynı kişiler kadrolara alınmıştır.” Ifadelerine yer veriyor.
Bu açıklama, küçük bir paragraftan ibaret gibi görülse de anlamı büyük. Anayasa’nın eşitlik ilkesinin ihlali ve Üniversite’nin Kanunlarla belirlenen amaçlarına ulaşması açısından risk oluşturduğunun altını çiziyor. Bana göre sadece üniversitelerin değil, Türkiye’nin gelişimi, bekası ve ülkemizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş uygarlıklar seviyesinin ötesine geçme hedefine de ket vurmak değil midir bu? Bizim tarafın akademisyeni, öteki tarafın akademisyenini dövmeli yoksa da dövdürürüz diye bir şey var mı? Bilgi çağında nepotizme bu denli övgü akıl tutulması olsa gerek. En başarılı olan, gelecek vadeden, akıl meşalesi en çok aydınlatacak olan kimse hak ettiği kadrolarda yerini almak durumundadır. Bunun lamı cimi mi var Hocam? Bu nedeni açıklanamıyorsa da, bedeli günün birinde mutlaka ödenecek konulardandır. Vebali büyüktür.
Çevreme bakıyorum, gencecik profesörler, bölüm başkanları ,dekanlar ,rektörler…Hangi ara, hangi tecrübeyle, kaç yayınla, hangi otorite ve hangi ulusal/uluslararası başarılarla hak edildi bu sıfatlar? Hayırdır, doğru asansöre binen direkt istediği kata mı çıkıyor? Ara katlardan almaları gereken bilgiler, tecrübeler, yetiştirmeleri gereken öğrenciler? Sahi onlara ne oldu?
Özetle anlaşılan şu personel alımı ‘danışıklı’ ise, prosedür hızlı işliyor.Taa ki o kişi istenen mevkiye ulaşıncaya dek. İstenmeyenlerin cesaretini kırmak için ise zorluk çıkarılıyor. Üniversiteye eleman alımında işlerin profesyonelce yapılamamasının bedelini ise öğrenciler ve toplum ödüyor. Dilerim tez zamanda teşhisi konan bu hasta yapılaşma, devletimizin kurumlarının tedavisi ile iyileşme sürecine girer ve iyileşir.
Bilinsin isterim: Eleştiri, daha iyisinin yapılacağına yönelik inancın varlığından beslenir.
Bir ülkede akademisyenler dünya çapında ufuk açacak şekilde , bilim üretecek yetenekte değilse vay o ülkenin haline. Olmayan bilimle neyi üreteceksiniz?
Velhasılı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin son durumu budur usta. Sürçü lisan ettiysek bağışla.
Ferhan Şensoy ile başladık madem söze onun da ilham aldığı Bertolt Brecht ile bitirelim sözü,
“Söz konusu olan çocuğundur, Ana:
Koru onu, dikil karşılarına,
Biz milyonlarca kişi
Savaşı yener miyiz?
Bunu sen bileceksin.
Bunu biz bilecek, biz seçeceğiz.
Bir de düşün ‘Yok! ‘ dediğini:
Düşün ki savaş geçmişin malı
ve barış taşıyor gelecekten.”
Haydi selametle…