Yaklaşık 10 gün önce bir yazı yazdım. “Bodrum’da Nizam Yok, İntizam da…” o günden bu güne geldiğimiz süreçte nizamı ve intizamı kendilerine göre şekillendirenler, kentte söz sahibiymiş sanırım.
Bodrum’da yaşayan insanların mahallesinde isteyen istediğini yapma özgürlüğüne sahip, kimsede bir şey demediği gibi, bu durumu olağan karşılamaktalar.
Turizm adına turizm baltalanıyor; çünkü sokaklar sahipsiz. İstediğin yeri kendine otopark garaj yap, mahallenin her köşesini işgal et, araç içinde yaşa , soyun, giyin, yat uyu, yemeğini ye, banyo ve tuvalet ihtiyacını nasıl karşılarsan artık, bunu yapan TURSAB üyesi turist taşımacılığı yapan firmalar.
Yazdık, mahalle arasında olmaz, bu alanlar halkın yaşam alanları, dinleyen kim, elbette kimse. Sözde “Dünya markası Bodrum.”
Sokaklar pislik içinde, su boruları patlamış, caddeler yağ pis içerisinde. Üstelik mahallelerin her yanı; bilinmeyen insanların volta attığı, yolların sağında solunda kaldırımlarda oturduğu, köşe başlarını kahvehaneye çevirdiği, güvenliğin dahi tehlikeye düştüğü alanlar haline gelmiş bir dünya markası.
Buradan yetkililere tekrar sesleniyorum aynı işgal ve yaşam tarzı sizlerin evinin etrafında olsa veya kamu binalarının etrafında olsa yine sessiz kalır mısınız?
Bu ve benzeri durumun çözüm noktasında olması gerekenler neden sessiz kalmakta .
Sokaklarına hakim olamayan kent…
Her yer toz toprak, çukur tümsek, bakan yok eden yok, gece bir yürüyün Bodrum sokaklarında. Sokak ışıkları dahi kimi yerde yanıyor, kimi yerde direk var ama kendine hayrı yok.
Koca koca insanlar sözde hayvan severler, köpekleri alıp dolaştırıyorlar sabahları. Kendi evlerine veya etrafına pislemesin diye mahalleyi açık hava tuvaletine çeviriyorlar. Sözde hayvan sever ama, ne kendine nede çevresine saygısı var. Lafa gelince; elinde naylon torba, hayvanının pisliğini alıp çöpe atıyor.
Yaşadığımız Bodrum’da kim kime dum duma…
Sizler bir birinize plaket veredurun, kendi kendinizi ağırlayın, gidip geldiğiniz sokakları temizletin, araçlarınızın füme camlarından kente baka durun.
İnşaat yasağı başlamış, “yasak” diyen, genelgeyi takan yok…