Belediye Meclisi toplantılarında sahnede makamlar dolu lakin halkın koltukları boş, halktan katılım yok! Her ay bu böyle.. Sadece Ocak ayında biraz farklıydı. Halk geldi, doldurdu koltukları. Ne duymak istedik ne duyduk başkanın ağzından ” halkın yüzde doksanı satış yetkisini almamıza karşı biliyoruz bu yüzden halka sormuyoruz”! Ya aynen bu cümle tokat gibi vurdu yüzümüze. O gün bugündür boykot ediyor galiba Bodrum Halkı, bu toplantıları, duyuru yapmadan sessizce gelmiyorlar artık. Ne Şubat ne Mart ne de Nisan bir daha halkın katılımını gören yok! Hoş “halk nerede?” diye soran da yok. Rahatlar böyle. Üyeler eksik olursa toplantı iptal, halkta katılım eksik, koltuklar boş olursa kaldığımız yerden devam..
Gerçi bu kez 7 Nisan 2025’te sahne bile boştu. Çok acayip. Sanki “6 Nisan 2025 CHP Olağanüstü Kurultayı” ile arada 24 saat olduğu vaktinde anlaşılmamış, 6 Nisan’dan hemen sonra 7 Nisan’a uyanmak bu seneye özgüymüş de yetişemeyen meclis üyeleri bu haberi atlamış gibi…Şaka gerçek arasında bir yerde kaldık. Cümle bitti, söz bitti, “nasıl yani?”derken “yok artık” dedik ve kahkaha attık.
“AK Parti’nin içinden CHP fışkırdı” cümlesini manşete taşıyan görüntülerden hemen sonraki bu ilk meclis toplantısında verilen yeni, nicelikli manşetlere itibar etmek ya da reklam verenlerinin istediklerini yazan onlarca mecra varken, kopyala yapıştır yapıp onların algısına hizmet etmek fikri bizden bağımsızdır. Neden? Sahnenin hareketli olması,halkı sahneye çekmiyor da ondan. Bizim yerimiz halkın yanı. Protokol ile işimiz yok bizim.
Bak mesela, gelecek ay belki bu sefer otobüsle taşıma yapıp seyirciyi çoğaltırlar? Mümkündür neden olmasın? Düşünsene köşe değil de senaryo yazıyormuşum. Herkes anladığına göre rolünü kapıyormuş. Bu hayalse “kabus” der uyanırım, gerçekse bizden uzak olsun. “Bu ne perhiz” diye düşünürken, bu keskin dönüşü de sorguluyorum.
Azizim, hayatta, herkes kendi kaderini yazar ve yaşar. “Boş verin dışınızda söylenenleri” demek için, bu cümleyi kurduğunuz kişide “liyakati sağlam ve kendi yolundan emin olması” şartı aranır. Aksi takdirde “Aynur bana pembe sana yakışıyor dedi pembe giyiyorum, annem pirzola yememin beni güçlendireceğini söyledi tadını sevmesem de borçlansam da pirzola yiyorum, kocama göre dudağım inceymiş botoks yaptırdım” kafasını yaşamak da tercih meselesidir. Kim ne diyebilir?
Edilgen kimlikleri, başkalarının dediklerine göre yaşayanları özgür bırakıp halkın gündemine dönelim..
Bodrum’da yaşayan yurttaşların 31 meclis üyesine iletmek istedikleri var. Bundan sonraki cümleler bana değil okuyucularıma ait. Önce soruları ileteyim:
1-Yurt Dışı Fuar Katılımları
Yurt dışı fuar katılımlarınız için Bodrum Belediye bütçesinden kendinize ayırdığınız harcırah rakamları nedir?
Yurt dışına harcırah alarak gidenleriniz, bu harcamalara karşılık ne kadarlık bir katkı ile Bodrum’a geri dönmüştür?
Mesela, bu sezon turizm sektörü geçen seneye göre kaç turist fazla ağırlayacak?
Tarım sektöründe ihracat ne ölçüde desteklenecektir?
Bodrum’un altyapı sorununa çözüm için gittiğiniz ülkelerde gördüğünüz alternatifleri sıraladığınız sunumlar yapılacak mı önümüzdeki günlerde?
Gittiğiniz ülkelerde kaldığınız otellerde tuzlu suyla yüz yıkadığınız oldu mu? Davet ettiğiniz turistler bu duruma aşina mı? Tatillerini yarım bırakıp yurtlarına dönmezler inşallah..
2-Bodrum Belediye Borçları
Bodrum Belediyesinin borçlarına günlük 5 milyon TL faiz ödendiği bir iddia mı yoksa gerçek midir? Her geçen gün katlanarak büyüyen borcu sebep göstererek Ocak ayı meclisinde size verilen satış yetkisini neden kullanamaz haldesiniz? Satışı bile gerçekleştiremeyen halinizi nasıl açıklıyorsunuz? (Bu soru başta Belediye Başkanı Tamer Mandalinci ve satış yetkisine onay veren meclis üyelerine!)
“Cumhuriyet mirası satışına karşıyız” diyen Cumhur İttifakı meclis üyeleri bu sorunun muhatabı da sizlersiniz…
Bodrumlu diyor ki; itirazlarında ne kadar samimiler? İtirazları ile ilgili hukuksal yollara başvurma girişiminde bulundular mı? Veyahut Güneşin Sofrası Platformu Sözcüsü Aydın Doğer ve Avukat Emre Atmaca ile yani konuyla ilgili Bodrum Kaymakamlığı’na şikayet dilekçesi sunan yurttaşlarla bir araya gelip itirazları yükseltmeye yönelik katkıları oldu mu? Olmadıysa “itirazlarında samimi değillermiş” desek bu tespit doğru mu olur yanlış mı?
4- Cevap Bekleyen Dilekçeler
272 gündür Bodrum’da yaşayan, ikameti Bodrum’da, vergisini burada ödeyen Mehmet Taşkıran, Bitez Söğütlü Deresine dökülen beton ile ilgili mücadele veriyor. 8 aydır 2 dilekçeye yanıt verilememiş. “Bunun Bodrum Meclisi ile ilgisi ne?” diye kimse sormasın, zira beton kamyonunu dereye yönlendiren de bir meclis üyesi. Mehmet Bey, halkın işini çözmeye gelince mahir olamayan belediye meclis üyelerinin kendi maaşları, hakedişleri , harcırahları için toplantı üstüne toplantı yaptıkları görüşünü savunuyor. Haksız mı siz karar verin!
Ben de merak ediyorum Mehmet Bey’in yazdıklarını okudukça ve diyorum ki:
Niye kimse beton mikserini dereye yönlendiren meclis üyesine dönüp “kardeşim senin görev tanımın içerisinde DSİ’den ıslahı alınmamış dereye beton dökmek mi var?” diye sormaz?
(Sonra kendim yanıtlıyorum sorumu “Çünkü polemikler hep siyasi hamaset üzerine kurulu ve yurttaşa faydasız. Böyle bir soru ancak yurttaşın seyirci koltuklarını doldurduğu, itiraz hakkını kullanabilen halkın meclislerinde gündemde yerini alır. Seyircisi olmayan sahnelerin hata payı yüksektir. Bu gerçek sadece ülkemizde değil dünyada da böyledir.)
5- Belediye Meclis Üyeleri Seçilme Kriterleri
Bir okuyucumdan gelen mesajda ise “Seçim zamanlarında dikkatle hazırlanması gereken listeler hangi kriterler göz önüne alınarak belirleniyor?” diye soruluyor.
Güzel soru gündem okuması iyi olana, cevabı içinde. Dün gibi hatırlıyorum Bodrum’da bu listeler genel merkezlerden onay alırken, yerelde örgütlerde toplu istifalar konuşuluyordu. Bir ara Bodrum’un hakkını savunacak gibi oldular sonra “biz kardeşiz ve misafir severiz” dediler. İstanbul’dan, Ankara’dan gelenlere kucak açtılar.
CHP’li Meclis Üyesine Kayseri’nin Selamı Var
CHP’nin, İstanbul’dan tatile gelmişken Bodrum ve Muğla’da belediye meclisi üyesi seçilen isimleri de var. Çok kez yazıldı çizildi. Adı çok akılda kalmadı.12 ayda yapılan toplantıların kaçına katıldı, hangi konuda çalışmalar yapıyor, kaçıncı aldığı sözdü bir yıl içinde bilmem. Ancak bu defa dikkatimizi çekti. Çünkü “Kayseri” dedi Bodrum’da. CHP’li Bodrum Belediye Meclis üyesinin kurduğu cümle şöyle: “Madem AK Partili Meclis Üyeleri Bodrum’u beğenmiyor, o zaman 30 yıldır yönettikleri Kayseri’ye gitsinler. Kayseri’nin yarısı Bodrum’a geliyor.” Yedi göbekten Kayserili olarak gülmekten karnım ağrıdı.
Kayserili olup Muğla’da işi dolayısıyla ikamet edenlerden biri olarak, aynı zamanda Muğla Büyükşehir Belediye Meclis üyesi de olan zatı şahanelerine Kayseri’den bahsetmek isterim…
Kayseri, dediğiniz memlekette yağmur yağınca yürürken paçanız ıslanmaz Paşam. İhracatta yerimiz bellidir. Oturduğunuz koltuktan, iş yerinizdeki mobilyaya, yattığınız yatağa, yediğiniz mantıya kadar, Kayseri’de deniz yoktur ama Muğla’da bindiğiniz elektrikli teknenin menşei bile Kayseri çıkabilir, haberiniz yoksa olmalı. Benim memleketimde toprak, yanardağdan dolayı verimsizdir. Bizde Allah seni inandırsın bu sebeple bile toprak satışı yoktur! Ticaret, üretimle yükselmiştir. Sizin İstanbul’dan gelip üç günde yönetiminde söz sahibi olduğunuz Bodrum’da, Muğla’da verimli toprağın üstünde beton vardır, alt yapı yoktur, tarım can çekişir, turizmde tehlike çanları çalar, suyun dibinde susuz yaşayanlar mevcuttur, bu duruma itirazı olan da ne hikmetse Kayserili!
Kayserili Muğla’ya tatile gelir doğrudur, ataması yapılır çalışmaya da gelir, vatan savunmasına da katılır, korkusuz muhalefet de yapar, yalnız emin ol geçen sene tatile gelen bu sene zor gelir, bu tarafa. Her sene daha da düşer katılım seviyesi nedenini araştırmaya vaktin olursa bir ara söz alıp anlatır mısın hepimize? Biz Kayserililer, üretmeden tüketmeyiz! Sürekli tüketeni, akar geliri ile yata yata tembelleşeni de pek sevmeyiz. Milletin malına göz dikenle problem yaşarız, çekinmeyiz. Alt yapısını yapmadan, üstüne kat dikmeyiz. Bir ara Kayseri’ye yolunuz düşerse, mutlaka misafir edelim isteriz. Biz yedirmeyi de içirmeyi severiz de bizde “misafirlik üç günlüktür” , dördüncü gün “artık ev sahibisin” der üretimde sorumluluk yükleriz, ekmeği kesmeden, çorbayı karıştırmadan, salatayı yapmadan oturtmayız sofraya, yattığın yatağı sen toplarsın! Üç günden sonra asla hazır yedirmeyiz. Biz Kayserililere, bir yılın sonunda “bizim kız/oğlan” dedi Muğla. Sizi benimsemeleri neden bu kadar uzun sürdü de hala “ithal damat” diyorlar hiç düşündünüz mü?! İsminizi yazmaya gerek yok, önünüze gelir bu yazı Muğlalı koyar önünüze, “bizim kız sizi yazmış İstanbul Beyi” der mutlaka…Son olarak, katıldığınız meclislerde alınan kararların ve yapılan tartışmaların hangi hayırlara vesile olduğunu da bir programda, bir röportajda anlatırken görmek isteriz sizi. Söz veriyorum Kayseri’ye de duyuracağım Muğla’da vesile olduğunuz hizmetleri. Kayserili sever, nerede olursa olsun, olduğu yerde Türkiye için katma değer yaratanı.
Muhtarlarımıza Teşekkür
56 mahalle muhtarı, tek tek mahallerine davet ediyor tüm Bodrumlu yerel yöneticilerini, ne zamandır hiç görmemişler göresileri gelmiş! Sadece sokak isimleri ve tabelalardan ibaret değilmiş sorunları. AYDEM sorunu varmış, su sorunu varmış, internetle ilgili kesintiler çok oluyormuş. Hizmet kalitesinden memnun değillermiş. Ayrıca, fosseptik derdi bambaşkaymış. Ulaşımda, sağlıkta problem büyükmüş. Geçen ayki mecliste görülen bu kardeşliğin tüm mahallelere sirayet etmesi lazımmış. Onun için de saha ziyaretleri elzemmiş. Kimseye ulaşamayınca bana ulaşmışlar yani iletişimde de sıkıntı varmış. İlgili kamu ve özel sektör amirlerine duyurulur.
“Belediye meclisleri bir tek Bodrum’da değil Canan Hanım” diye, beni de eleştiriyorlar. Onları da okudum bu hafta. Haklılar. Özellikle Datça, Marmaris, Menteşe ve Büyükşehir Meclis Toplantıları ile ilgili yazı istediklerini belirten mesajlar var. Uygun bir vakitte tek tek izleyeceğim bu toplantıların videolarını. Göreceğim manzarada “kardeşlik” temasının yüksek olacağından şüphem yok. Ayrıca, ilçelerinde bulunan gazetecileri de bu talepleri hakkında bilgilendirmelerini tavsiye ederim. Bana kadar geldiğine göre bu iş, uyandırmaya kıyamadıkları var. Uyandırın arkadaşları güzel bir günaydın şarkısıyla…
Turpun Büyüğü
Tüm bunların dışında, esasen liyakat yoksunlarının yaptıklarını yazmaktan, zaman zaman bizden akıl çalan hallerinden bıktık. Kim bunlar, hangi gerekçe ile makam işgal ediyorlar? Dışarıda pırıl pırıl gençler atanamadığı için intihar ederken bunların varlıkları nasıl buralara kadar gelmiş? Hayret ediyorum…
Asıl konuşulması gereken mesele ise onların bize sunduklarından çok ötede tezahür ediyor!
Kuraklık tehdidi!
Muğla için bana göre güvenlik sorunudur. Muğla’nın yerel yönetimi, ilçelerin sorunlarının siyaset malzemesi değil devlet meselesi olduğunun bilincinde olmalı, kaybedecek zamanlarının kalmadığının farkına varmalıdır. Şeref Oğuz’un altını çizdiği gibi ” Kuraklık 31 farklı doğal afet arasında en kritik olanıdır. Yavaş yavaş gelişir, etkisi hayatın tüm alanlarında hissedilir. Kuraklık kıtlıktır; yağışsızlık, susuzluk, çölleşmedir. Sıkıntı, eksiklik, açlıktır. Kuraklığın sonuçları: Sosyal adaletsizlik, tarımsal üretim azalması, nüfus kaybı, toplumsal stres…Gıda güvenliğinin tehlikeye girmesidir. Barış ve istikrarın tehdididir. Göç nedeni, kuraklık travmadır.”
Muğla, halkı ile, yönetimi ile şu soruya dürüst yanıt vermelidir: “Bireysel menfaatler mi toplumsal menfaatler mi önde? Muğla’nın sorunlarını sizce siz yeterince ciddiye alıyor musunuz?”
Hanımlar/Beyler;
Gün gelir sahnede rollerimiz biter, perde kapanır. Dostlar bizi nasıl hatırlasın?
Edirne’den Kars’a selam olsun memleketime, milletime gece gündüz hizmet edenlere…
Haydi selametle….