Bodrum, denince ilk akla gelen “su boruları patladı, çatladı saatlerce müdahale edilemedi” haberleri olunca Bodrum Belediye Meclisi’nin Mart ayı toplantısında yaşananlara da başlıktaki ifade cuk oturur diye düşündüm.
AK Parti Sözcüsü Avukat Halime Kaya söze, İstanbul Sözleşmesi hususunda CHP’ye canı gönülden katıldığını belirterek başladı. Kendisi avukat olduğu için sözleşme içeriklerine hakimdir diye düşünüyorum. Ancak kendi partisinin İstanbul Sözleşmesi hususunda ilk imzacılardan olmasına rağmen geri çekilme kararı almasının gerekçelerini yeniden hatırlatmak isterim.
(Bu arada, hangi ifadelere katıldığını öğrenmek için lütfen Bodrum Belediye Meclisinin Mart ayı toplantısını açıp izleyin. Özellikle ilgili partilerin genel merkezdeki yetkilileri. Aslen anlatılmaz yaşanır bir meclis örneğine kendiniz tanıklık edin. Bodrum’u kimlere emanet ettiniz? İzleyin, siz karar verin…)
AK Parti Genel Merkezi, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçilmesinin nedenini, Avrupa ile Türkiye arasındaki “temel değerler farkı”na dayandırarak:
“Biz toplumun temel direği aile diyoruz. Ama Avrupa ‘aile yoktur, bireyler vardır’ diyor. Aileyi parçalayınca, kadın -erkek arada da üçüncü cins çıkıyor. Siz bunu kabul ettiğinizde, okullardaki cinsel gelişim derslerinde eşcinsel evliliği de anlatmak zorundasınız, eşcinsel evliliğe izin de vermek zorundasınız, daha birçok yükümlülüğü yerine getirmek zorundasınız. Sosyolojik vaka olarak eşcinsellik yoktur denilemez ama buna hukuki statü veremezsiniz. Sözleşme buna hukuki statü verilmesinin yolunu açıyor.” demişti. Konu ile ilgili hükümet sözcülerinin ifadeleri özetle bu minvaldeydi.
Sözleşmede LGBTİ+’ları kapsayan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kavramları tek bir maddede geçiyor.
Sözleşmenin 4’üncü Maddesi’nin 3’üncü Fıkrasında taraf devletlerin sözleşmeyi “herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceği” ifadesi yer alıyor.
Bu fıkrada, “Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir” deniliyor.
Anlaşılan o ki, bir avukat olarak AK Parti Bodrum Belediye Meclisi Grup Sözcüsü, bu maddeyi haklı buluyor. Genel merkezine muhalif ve CHP’nin yanında olduğunu üstüne basa basa beyanda da herhangi bir sıkıntı görmüyor.
Varan 1: AK Parti Bodrum Meclis Sözcüsü, AK Parti genel merkezi ile çelişiyor!
Bodrumhaber.com kaynaklı, Sözcü Gazetesi ve televizyonunda “Rant merkezi Bodrum” başlıklı MRE firması ile ilgili yapılan haberin ardından, aynı firmadan 20 milyon TL’lik şartlı bağışın, şartı halka açıklanmadan kabul ediliyor olması da dikkat çeken detaylar arasında.
Bodrum Belediye Meclisinde CHP sıralarında oturan meclis üyelerinin tam kadro bağışların kabulü için el kaldırdığına göre, onlar da CHP Genel Merkezin zaman zaman söylemlerinde “Beşli çete”, “saray sermayesi” diye nitelediği şirketlerin, genel merkezden söylendiği gibi olmadığını düşünüyor galiba demek mümkün. Zira Bodrum Belediye Meclisi, bu şirketlerle işbirliğinde, karşılıklı destek ve birlikte büyüme hususunda da hayli istekli.
Hatta baştan beri, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin çağrısı ile gelen bağışlardan alınan destek sayesinde, Bodrum Belediyesi’nin ayakta durduğuna vurgu yapılıyor. CHP’ den daha çok, devletten gelen ve hükümete yakın şirketler tarafından bağışlanan bütçelerle Bodrum Belediyesinin bunca borca rağmen ayakta durduğu ifade ediliyor. Minnet ve teşekkür cümleleri ile anılıyor gelen destek ve katkılar.
Varan 2: Bodrum Belediyesinin CHP’li meclis üyeleri de CHP Genel Merkez ile çelişiyor.
Sonuç: Bodrum Belediyesinde AK Parti sıralarında oturanlar AK Parti’ye, CHP sıralarında oturanlar CHP’ye muhalefet ediyor.
Muhalefete değil ama muhabbete halel gelmesin diye büyük bir hassasiyet gözetiliyor. Öyle ki; şartlı bağışın şartı ne? diye soranı yok meclisin!
Bordum’da 150 kişi Bitez, Dereköy ve Konacık taraflarında gelen su faturalarından mağdur. Hele hele Dereköy’de devletten aldığı yardımlarla yaşayan teyzeye gelen su faturasından haberdar olan meclis üyesi yok!
Zaten o kadar inemezler yurttaşa ve mağduriyetler çekmiyor dikkatlerini…
Şubat meclisinde de hatırlarsanız konu: Afet hazırlıklarıydı. 08 Mart 2025’in ilk saatlerinde gece yarısı Bitez sokaklarında bir kadın video üstüne, video çekti. Muski, defalarca arandı mahalle sakinleri tarafından. Gece patlayan su borusu sahura kadar tüm sokağı göle çevirdi. 4 saat tek bir çalışana, ilgili müdüre ulaşılamadı. Sokaktaki kadının haklı feryadına çare bulmaya çalışan santral görevlisi de muhtemelen o saatte sesini duyuracak kimse yoksa neden orada mesai yaptığını sorguladı! Demek ki afet olsa arayıp da ulaşamadığımız nöbetçiler ile hazırlandık afete! 5 saat sonra gelen görevlinin elinde de hiçbir ekipman yokmuş üstelik…Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap, zavallı Bodrum ne kadar harap! Videoyu kamuoyu ile paylaştığım için beni arayan CHP’li Meclis üyesi “Bodrum’da yaşayan çağ dışı yaşamaya hazır olmalı” diyebiliyor! O kadar da rahatlar. Ne olursa olsun oyumun rengi belli diyen, olanlarda hiç payı yokmuş gibi paylaşılan videoya gülücük atabilenler kadar.
En pahalı su faturasını ödediğim ilde, en kalitesiz hizmete mi tabiidir Bodrum halkı? Bu kadar katı atık ve çevre vergisinin nereye gittiğini anlatabilir mi bir yetkili?
Bodrum Belediyesi, taşınmaz malları satma yetkisini aldığından bu yana kaç taşınmazı sattı? Peki alınan satma yetkisine rağmen toplanan bağışlar neyin nesi? Bağış toplama hususunda da Bodrum halkının rızasını almayan belediyenin, demokratik şartları ne zaman sağlayacağı konusu tartışılabilir ama kim tartışacak! Okuma oranı yüksek Bodrum halkı mı?
Muhalefet yapması beklenenler muhabbete daldı ve meclis bu ayda burada bitti!
Daha önce de yazmıştım şimdi de tekrarlıyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikayet ettiği “muhalefetsizlik” Muğla’da Cumhur İttifakı eliyle örnekleniyor.
Ve evet itiraz eden olmadıkça “hizmetsizlik” ve “boş vermişlik” makamın gereği oluyor! Çünkü iş kazalarının sebebi ” özgüven yüksekliğidir”! Hizmet etmesem de oy alırım diyor CHP ve alıyor da!
Aman da bu nasıl muhalefet imiş Halil Sezai ? Bu muhabbetin sağı solu eli kolu birbirine girmiş!