“Evde oturuyorduk geçenlerde bir ses duyduk. Aman Allah’ım patlama oldu sandık.”
“Gecenin bir yarısı yatmaya hazırlanıyoruz tam odalarımıza çekildik zangır zangır titriyor ev. Kendimizi birden dışarı attık. O geceyi tekrarlayan sarsıntıların korkusu ile uykusuz geçirdik.”
“Duydunuz mu? Dursun abinin kızı deprem endişesiyle atmış kendini balkondan. Yazık kızın bacakta kırık , kolda çatlak varmış.”
Deprem Muğla’da kapıda değil, evin içinde artık…
Muğla’da yaşamak bir ayrıcalık. Denizi var, güneşi var, turisti var… Geleni çok, gelip de bir daha dönmeyeni de çok…
Bir de ne var? Deprem…Ama bir kayıtsızlık da var. Bilim insanı ağırlamaya yedirmeye içirmeye teşnedir Muğla. Ancak; misafir uçağına bindi gitti mi? Oldu, bitti. Kim takar bilim insanlarını, raporları, jeoloji haritalarını? Bizim bina sağlam, müteahhit “abi beton full C30” dedi, daha ne olsun? der güler, geçer.
Her yıl “Muğla birinci derece deprem bölgesi” diye haberler çıkar, biz de altına yorum yaparız:
“Allah korusun.”
“Takdiri ilahi.”
“Bu işler kader.”
Sonra döneriz mangalımıza, devam ederiz deniz keyfine.
Kentsel dönüşüm mü? O da neymiş? Zaten evi yeni boyattık, kombi taktırdık, niye yıkalım ki?
Toplanma alanı? Olmaz, oraya güzel bir AVM yapılacakmış zaten. Depremde toplanırız AVM’nin Starbucks’ında.
Yani anlayacağınız, biz Muğlalılar olarak “depremi bilen ama unutmayı seven” bir topluluğuz. Tüm raporlar, uzman uyarıları, tarihsel sarsıntılar bize bir şey ifade etmez. Biz hazırız! Yani, hazırmışız gibi yapmayı seviyoruz.
Ne diyelim… İnşallah bir şey olmaz. Ama olursa da şaşırmayız. Çünkü biz zaten biliyorduk.
Cevapsız sorulara doydum bu ara. O nedenle sorum tek ve Muğla il yönetiminde yetkili, ilgili, bilgili herkese A Partisi, Z Partisi mensupları dahil tek tek soruyorum:
“Alınacak tüm tedbirler alındı ve biz hazır mıyız depreme? Bu rahatlık “hazır ol” komutundan sonraki “rahat” emrinin yansıması mı?”
Sözün özü,
Muğla; güzelliğiyle büyüler, ama bize aynı zamanda şunu da fısıldar:
“Ben kırılganım. Lütfen beni anlamadan dokunma.”
Deprem gerçeğiyle yüzleşmek, bu güzelliğe sahip çıkmanın en temel yoludur.
Haydi selametle…