Öncelikle bu konuda Marmaris İlçe Başkanlığını tenzih ediyorum zira ilk tepki cumhur ittifakı ilçe temsilcileriyle birlikte oradan geldi. Bizim konumuz AK Parti Muğla İl Başkanlığı.
“Son günlerde basında ve sosyal medyada büyük yankı uyandıran konulara ilişkin AK Parti İl Başkanı açıklama yaptı” diye duyunca AK Parti’li okuyucularım çok farklı beklentilere girmiş. Ama “kaymaktan haber verip sütün taştığı yere bakmayan” bir açıklama diye nitelediler yapılan açıklamayı. CHP’li Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığınca MUTTAŞ tarafından satın alındığı ve Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın da açıklamalarına konu olan insan taşımak için kullanılacak lüks araç ile ilgili değerlendirmede bulundu AK Parti İl Başkanı Gültekin Akça:
“Yerel seçimler sonrası AK Parti’den CHP’ye geçen belediyelerde hizmet binalarına, CHP’li belediye başkanları tarafından geçmiş dönem borçları asmak suretiyle AK Parti aleyhine olumsuz algı yaratılmaya çalışılmıştı. Oysa bu borçların daha önce de açıkladığımız üzere yapılan işler ve belediye bütçesine oranla çok cüzi olduğu ortaya konmuştu. Ancak CHP’de olup belediye başkanı değişen belediyelerdeki borç miktarları çok yüksek ve hatta bu belediyeler borçlarını kapatmak için taşınmazlarını satma kararı aldılar. Kamuoyuna yansıyan büyükşehir belediye başkanının aldığı aracın fiyatı oldukça yüksek. Özellikle CHP’li belediyelerin ciddi borçlarının olduğu bir dönemde böyle lüks bir araç alımını şaşkınlıkla karşılıyoruz.” ifadelerine yer verdi. Gündeminin bir diğer başlığı ise orman yangınları oldu.
Okuyucu yorumlarına katılıyorum bence de kısa, öz , suya sabuna dokunmaz, sanki yoklamada yok sayılmamak maksatlı yapılmış gibi görünüyor açıklama.
Kendi seçmeninin beklentilerini karşılamak, muhalefeti diri tutmakla ilgisi olmadığı yönünde eleştiri alıyor. Çünkü, sütün kaynadığı yer tam olarak orası değil. Neden? sorusuna yazı boyunca bakacağız hep birlikte.
Malumumuz, hal bu olunca “ 50 milyon TL ‘lik gayrimenkul satışından dolayı Menteşe Belediyesine ya da taşınmazların yeni sahiplerine hayırlı olsun için gittiler mi acaba?” sorusu aklımıza ilk gelen soru oldu.
“Üç hafta sonra da olsa basının karşısına çıkınca, acaba “komisyonculuk” zannına ilişkin sözü olur mu?” demiş, AK Partili yurttaşlar. Ancak “olmadı, çok üzüldük Canan Hanım” dediler.
Hiç bilmiyordum doğrusu bu gündemi ben kaçırmışım;Ankara’da olduğum için. Sayelerinde ben de izledim, görüntüler Youtube’da yüklü. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın Deştinliler ile buluşması. İsteyen açıp izleyebilir.
Neredeyse bir aya yaklaşmış Deştin’de halka sesleniyor videoda Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Bunlar” diyerek bahsediyor iktidar partisinin ildeki temsilcilerine. Konu çimento fabrikası tabiki. “Muğla’nın yüzde 70’inde maden ruhsatı var” diyor Başkan Aras. Ancak, “bu madenlerin artıkları ne oluyor?” sorusu şurada duruyor. Çünkü yazının konusu bu değil!
Başkan Aras’ın, ? Muğlalı AK Partilileri rahatsız eden cümlesi aynen şöyle: ”Biz mücadeleyi asıl iktidarla yapıyoruz. Çünkü izinleri peynir ekmek gibi dağıtıyorlar. Nereye ne etkisi var? Buradaki insan varlığına, kültüre, tarihe tehdit midir? Yok edici bir şey midir? Umurlarında değil! Oradan imzalıyorlar, bunlar komisyonlarını alıp ceplerine koyuyorlar, buradaki benim Deştinlim ne yapıyor umurlarında değil”. AK Parti İl Başkanlığı bu açıklamaya gıkını çıkarmamış. Bunu genel merkeze rapor edenler de olmuş bu süreçte. “Az sabır değişim geliyor” olmuş dediklerine göre genel merkezden aldıkları yanıt.
Şimdi tekrar soralım: Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Aras haklı mı? Sessizlik kabulleniş mi? “Komisyon alma” yönündeki keskin iddiası böylece üstü kapatılabilir, sukünetle karşılanabilir bir durum mu?
Yüksek siyasette CHP ne ise, yerel siyasette Muğla AK Parti muhalefeti de buraya kadar mı?
Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ülkedeki muhalefetsizliğe yönelik serzenişleri, yerelde muhalefet konumunda yer alan kendi partisinin temsilcilerini de kapsar mı?
Hal böyle olunca, Muğla Büyükşehir Belediyesi kapısında bir Muğlalının CHP Genel Başkanı tarafından azarlanıp alandan uzaklaştırılmasına ya da Marmaris’te işsiz kalan belediye işçisinin CHP Lideri tarafından yok sayılıp, hiç umursanmadığı görüntülerde zabıta ve personel tarafından derdest edilmesine de yerelde ana muhalefetin sözünün olmasını beklemek, su olmayan yerde vapur beklemek gibi. Bu olayların hepsi derin sessizlik ve saygıyla karşılandı.
Menteşe’de Halk Bankası binasının Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınmasına da ses çıkarmadılar mesela. Oysa tepki ve duyuru MHP İl Başkanlığından yani Cumhur İttifakı ortaklarından gelmişti. Sesine ses verme gereği duymadılar. Muğla’da ilk örnekleri verilecek bianelleri bekliyoruz hep birlikte. Belediye taşınmazları parası olan vatan evlatlarına satılabilir sorun yok, ama Halk Bankası binasına Büyükşehir Belediyesi’nin sahip çıkmasından mutluyuz, umutluyuz.
“Bodrum Belediye Başkanlığı halktan bütçe yardımı talep edecek bir makam mıdır?” diye soranı da yok memleketin.
Son zamanlarda yaptığı muhalif atakları ile dikkat çeken MHP İl Başkanlığını tenzih edelim burada. Daha buna sıra gelmemiş olabilir.
Konumuza dönelim…
AK Parti İl Başkanlığının da yine haberi vardır muhakkak: Marmaris Belediyesi’nden 1 Nisan’dan bugüne kadar birçok çalışan işten çıkarıldı veya mobinge maruz kaldığı yönünde iddilar da var. Kulislerde konuşuluyor. Gazeteciler dile getiriyor. Halen baskılar devam ediyor. Yıl sonuna kadar 200’e yakın kişinin çıkartılacağı öne sürülüyor. Yerelde muhalefet AK Parti, Marmaris Belediyesi, yıllardır CHP yönetiminde olan bir belediye. Borç varsa senelerdir süregelen yerel iktidarı ile CHP’nin sorumluluğundadır. Fazla personel alındı ve bütçede şişme oluştuysa yine sorumluluk aynı adrestedir. “Para yok, deyip işçi atıp, yeni işçi almak neyin gereğidir?” diye soru üretebilir ama üretmiyor.
Ayaklarına gelen bütün pasları sadece gözleri ile sessizce takip ediyorlar. Bunu neye borçluyuz? Bilen varsa bilmeyene anlatsın.
“CHP İl Başkanlığı sürekli genel siyasetten dem vurup cevap veriyor” diye bir kaygıları varsa, “kendi partisini savunacak kelimesi olmayanın makamda işi nedir?” diye sormak gerekir ki; bence o noktaya hiç gelmeyelim.
14 belediyenin 12’sini almaya CHP “başarı” diyor. Peki “başarı” diye kabul edelim. Bu başarının alt zemininde gizledikleri arasında “AK Parti’nin ekonomi politikasına milletin tepkisi var.” Bu tepki istisnasız sonuna kadar haklı. Buna itirazı olan vatan evladı yoktur. Ekmek olmuş 10 TL, dondurmanın topu sahil bandında 70 TL’ye satıldı. Kira bedelleri asgari ücreti katladı. Asgari ücretle değil bir aile bir öğrenci bile geçinemez halde. En büyük banknot bozdur bozdur harcayken 20 yıl önce, şimdi bir poşet doldurmuyor markette.
Ekonomik sıkıntı aile bütünlüğüne, toplumsal yaşama ket vurur hale gelmiş durumda. Sadece madden değil manen de zor durumda halk, bu su götürmez gerçekleri ülkenin. Vergi politikası, halkın borçlanma limitinden bile 750 TL almaya niyetlendi geçenlerde, Allah’tan akıl sahipleri girdi devreye ve geri çekildi. Daha neler var neler?
Ancak Muğla’da hayat pahalılığını destekleyen de bir CHP yönetimi var. Muğla ulaşımda en pahalı il, su faturalarının pahalılığını sadece alt gelir düzeyinde, ölüm yaşam çizgisinde var olma çabasındaki yurttaş değil, ünlü sanatçılar da eleştirdi. Ankara, İstanbul’a göre bile pahalı. “Sitede otopark var, bahçe var, havuz var. Tamam buyurun aylık 10 bin TL su faturanız” deniyor bu memlekette. Buna rağmen “yüzde 300 zamlar konuşulup yüzde 70’e çekiliyor meclislerde” diyenden geçilmiyor sokakta.
Gelir kapıları yağlı belediyeler, “millete el açıp Allah rızası için belediyemize yardım” diyor, izliyoruz sosyal medyada. AK Parti de ağzı açık izliyor. Sözü yok milletin yaşadığı dar boğaza.
CHP, aralıksız gol paslarına devam ediyor. Bu konuda hayli ısrarcı. Bak ne yapıyor?
İlçe belediyelerinde, satış ihaleleleri şeffaflık ilkesinden uzak profil çiziyor, personel yönetimini sağlayamıyor, çalışanların arasında ayrımcılık yaptığını kendi personeli ifade ediyor, bütçe yönetiminde yatırım planlamasını doğru düzgün yapamayan vasıftaki isimlerle çalışıyor, nepotizme ilgisi İstanbul’dan Ankara’dan Muğla’ya devşirdikleri ile anılıyor, böylece halkın en temel beklentileri temizlik, su yönetimi, trafik, altyapı konusunda da zayıf kalıyorlar. Muğla’nın Planlamasını yapacak ajans genel müdürü İstanbul’dan gelme. Muğlalı, Muğla’yı planlayamaz mı? diyor bu tercihi ile CHP. Bilmiyoruz, sorsalar söylerler belki nedenini de soracak bulunamıyor? Arayan var mı ondan bile emin değilim.
3 Milyar TL ile dolu devredilen Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından kimse bahsetmiyor,ilçe belediyelerinin borç yapılandırmaları falan hak getire ama 62.5 Milyon Euro’luk Avrupa’dan borçlanma senedi bu ekonomik krizde, dış borçlanma daha da şişsin diye mi nedir? Bilinmez. Cumhurbaşkanımızın önünde, bunu da genel başkan ağzıyla duyuruyor. Sanırsın dış borçlanmaya CHP karşı değil yüksek siyasette. Buna sözü olan yerel ana muhalefet var mı?
Belediye borçları dolayısıyla açılan ihaleler, kapıya dayanan hacizler dikkatlerini çekmiyor.
Peki soruyorum bu kadar tepkisiz kim kalır? “Halinden memnun olan kalır.” diyen kaç kişiyiz?
Doğrusu ben unutmuştum Muğla’da AK Parti’nin varlığını. Halkın derdi 10 TL’ye ekmeği pahalı bulmak iken açılan spor tesisleri, büyük büyük adliye sarayları, kartal yuvasında içi doldurulamayan, başkan tanıdık referansı olmadan doktora ulaşamadığı hastanelerin sayısının artması falan dikkatimi çekmiyor benim. Bence halk nazarında da öyle. Muhalefetin sesi ancak halkın gündemini yakalarsa duyulur. Yoksa halka göre siyasetçi, zaten seçimden seçime halkla buluşur. Bunları yüzlerine de kaç defa ifade edip, eleştirdiler.
“Halk geçim derdinde! Seçim sonuçları da ilgi alanlarını, yönlerini net belirledi. Artık derslerini alır,ona göre tavır alırlar” demiştik. O iş öyle değilmiş usta!
Neyse hepsini boşver de Deştin’de bahsi geçen “komisyon zannı” nedir? Sustunuz, yapıştı kaldı. AK Partili okuyucularım unutmadı. Cevap bekliyorlar, baya içerlemişler. Elçiye zeval olmaz.
Haydi selametle..