Bütün dünyada petrol fiyatları artarken, aynı zamanda ABD dolarının da güçlenmesi Covid-19 salgınında büyük darbe alan küresel havayolu şirketleri için sektör temsilcilerine göre “fırtına” etkisi yaratıyor.
Katar’ın başkenti Doha’da 19-21 Haziran’da düzenlenen Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) yıllık olağan toplantısında Covid-19 salgınının sektöre verdiği yaraların nasıl sarılacağı görüşülürken, artan petrol fiyatları ve aynı anda ABD’de dolarının da güçlenmesinin yarattığı ilave sorunlar masaya yatırıldı.
Toplantıya katılan uzmanlara göre küresel ekonomide geçmişte petrol fiyatları artarken, ABD doları değer kaybediyor, ABD doları güçlendiğinde ise petrol fiyatları düşüyordu.
Bu durum, diğer para birimlerinde faaliyet gösteren havayolları üzerindeki mali etkinin bir anlamda eşitlenmesine katkı sağlıyordu.
Bu kez her ikisinin de yukarı doğru ivme kazanmasının havacılık taşımacılık sektörüne salgın sonrası ilave bir darbe niteliği taşıdığı bütün katılımcılar tarafından benimsenen bir görüş oldu.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından bu korelasyon tamamen yıkılırken, petrol fiyatlarının artışıyla birlikte petrol üreticisi ABD dolarının, enflasyonu denetlemek için faiz oranındaki artışla yükselmesi bütün dengeleri bir anlamda altüst etti.
Bunun dışında enflasyonist baskıların ve yaşanan personel sıkıntısının salgın sonrası toparlanmaya çalışan sektör üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğu belirtiliyor.
ABD dışındaki havayolları şirketleri, petrol fiyatları, uçak satın alma ve kiralama ücretleri, bakım maliyetleri ve bazen sahip oldukları borç yüzünden ciddi bir risklere sahip.
Bu yüzden söz konusu faktörlerin tümü, dolar güçlendiğinde yerel para birimini de doğal olarak etkiliyor.
Hem petrol fiyatlarını hem de ABD dolarının artmasıyla ilgili olarak Reuters’e konuşan Avustralyalı Qantas Havayolu şirketinin eski baş ekonomisti Tony Webber, “Bu havayolu şirketleri için kesinlikle iyi değil. Bu mükemmel bir fırtına” diyerek görüşlerini dile getirdi.
ABD’deki havayolları şirketlerini çoğunluğunu devletten destek almadığını kaydeden Weber, bu şirketlerin düşük petrol fiyatı ile daha zayıf bir dolar kurunu tercih ettiklerini belirtti.
Weber, bu sayede, şirketlerin yabancı müşterilere euro ve diğer para birimlerinde bilet sattığında daha yüksek bir kur oranından fayda sağladığına işaret etti.
Kore Havayolları yöneticisi Gaeenyl Walter Cho, Kore para birimine karşı ABD dolarının çok güçlendiğini hatırlatarak, “Yakıt almak çok pahalı oldu, her şey pahalı oldu. Bizim önemli miktarda dolar borcumuz var. Ayrıca faiz ödememiz gerekiyor. Faiz düşük ancak bu kur yüzünden maliyetlerimiz çok arttı” diyerek görüşlerini özetledi.
ABD dışındaki havayollarının çoğu için artan maliyetlerden kaynaklanan zarar, daha sonra yerel para birimine dönüşen ABD merkezli müşterilere yapılan bilet satışlarından elde edilen kardan çok daha fazla.
Hindistan’daki SpiceJet, geçen hafta yakıt fiyatlarındaki artış yüzünden uçak biletlerini yüzde 10 ila 15 arasında artıracağını duyurdu.
Malezya Havayolları yöneticisi Izham Ismail, daha önce yakıta ödenen paranın tüm masrafların yüzde 20’sine denk geldiğini, şimdi ise bu oranın yüzde 45’e çıktığını bildirdi.
Euronews’un haberine göre Hawai Havayolları şirketi temsilcisi Peter Ingram ise şirketinin en fazla müşteriyi Japonya’dan taşıdıklarını ve bu yüzden son 20 yılın en düşük seviyesinde seyreden Japon para birimi yen üzerinde değişiklikleri sürekli izlemek zorunda olduğunu belirterek; “Bu, talep üzerine bağlayıcı bir kısıtlama değil, ancak uçuşlarımızdaki trafiğin büyük çoğunluğu, artı veya eksi yüzde 90’ı Japonya kaynaklı olduğu için kesinlikle dikkat ettiğimiz bir şey. ABD’ye yolculuk yapmanın maliyeti de döviz kuru yüzünden sürekli artma riski taşıyor.” dedi.