DOLAR
35,5972
EURO
37,0214
ALTIN
3.117,15
BIST
10.029,31
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Az Bulutlu
18°C
Muğla
18°C
Az Bulutlu
Pazartesi Yağmurlu
12°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

Sudan Sebeplerle Bodrum’a Reva Gördüklerimiz

Sudan Sebeplerle Bodrum’a Reva Gördüklerimiz

Sudan Sebeplerle Bodrum’a Reva Gördüklerimiz

Bodrum’da yazın 20 gün evindeki musluktan su akmayan vardı. Evde olmayan su, eş zamanlı olarak caddede boşa akıyordu. Defalarca patlayan borularda milyonlarca metreküp su heba olurken, yöneticiler patlak boru haberlerini yok saydı ve “iklim krizi, dünyadaki susuzluğun yansıması” gibi yerel sorunlara global bahaneler üreterek durumu açıklayan metinlere imza attılar. Türkiye’nin en çok yağış alan ikinci bölgesinde bulunan Muğla, yıllık yağış alan iller sıralamasında 2023’e kadar dördüncü sıradaydı. Hatta uzun yıllar ikinci il konumundaydı.

Beni en çok gülümseten ise Muğla’nın yağış grafiğinin senelerdir haber metinlerinde şaşırtan ifadelerle anlatılıyor olması. Mesela, 15 Ocak 2022 tarihli Muğla Büyükşehir Belediyesi basın biriminden yayılan metinde yer alan “2021 yılında 355 kg yağış alan Milas, 4 günde 488 kg ile yıllık yağış oranının fazlası gerçekleşti.” cümlesi bu duruma örnektir. “Vay maşallah” demiştim okuyunca haberi. Suyun, kilo ile hesaplandığı ender illerden birinde yaşamaktan gurur duydum, hiç kuşkusuz. Arama motorlarına yazın tırnak işareti ile ayırdığım cümleyi ve haberin tamamına ulaşın. Sudan anlamasak da su bize küsmüyor.

Geyik Barajı’nın kuruluş amacını kendilerine unutturup, yeniden barajın kuruluş amacını keşfeden büyüklerimize de saygılar buradan. Bugün, Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’nden DSİ’ye, MUSKİ’ ye veya belediyelere yönelik dava açılsa “devletimizin alıcısı olduğu yerli kaynaktan elektrik üretimi için kullanacağımız suyu elde etmek amacıyla yapılan barajı, vatandaşa defalarca bizi kötüleyerek nasıl anlattınız?” diye acaba sonucu ne olur?

Su kadar elektrik de yaşam için gerekli. Elektrik kesilince su akmayan musluk da aynı makamların sorunu değil mi? 25 Milyon TL ‘ye alınan jeneratörler sürekli çözüm mü? “Başkalarının kendi ihtiyaçlarına yönelik ürettiği çözümleri hazır bulup üstüne konmak” mıdır sözlükte kriz yönetimi? Öyleyse bizi yetiştiren hocalar yanlış yetiştirmiş bizde böyle bir bilgi yok!

Hepsinin başına birer sayaç koysaydık patlayan boruların, toplaya toplaya acaba tek tek sayılan binler, yüzbinleri bulur muydu? Merak içindeyim: “30 yıldır kronikleşmiş bir sorun Bodrum’un altyapı sorunu” demek ya da “2014 yılındaki devralınma süreci halen tartışma konusu” deyip kayıkçı kavgasına kalınan yerden devam etmek şimdiye kadar neye çözüm üretti? Bundan sonrasında bu cümlelerden nasıl bir beklentimiz var?

Haydi onu geçtim. Tam 4 ay doldu, Bitez Söğütlü Dereyi bazıları Söğütlü Caddesi ilan etti. Nasıl mı? Dere ıslahı beklenmeden apar topar beton dökerek. Yetkili makamlara durumu anlatır dilekçeler yazıldı. Durum ifade edildi. Ancak 4 aydır herhangi bir aksiyon alınmadı. “Çünkü” dedi Bitez halkı, “Bu derenin yatağına kapısı açılan villa sahipleri nüfuzlu.” İddianın gerçekliğine ve bu kadar ileri gidilebileceğine inanmak istemiyor insan! Hükmü yüksek bilgisi az insanların elinden doğanın çektiği nedir böyle?

Hafta sonu Bodrum’da ne oldu?

60 aile evlerinden kovalarla su boşalttı. Neden? “Dere nasılsa yatağını unutur” diyerek pervasızca açılan imarlar, verilen iskanlar, ruhsatlar, hatta kaçak yapılar yüzünden! Bir genç, dere yatağında uykuya dalacakken mahsur kaldı. Uyku yerine itfaiye ekipleri ile buluştu. Onların çabaları ile geceyi çok şükür boğulmadan atlattı. Trafikte yollar dereye döndü. Ulaşım tıkandı. İslamhanelerinden yurttaşların anlattıklarının yanında sitem ve isyan vardı. İşyerlerini su basanlar da oldu. Hatta dere yataklarından cadde oluyorsa çöplük neden olmasın? diyenlerin marifetlerini de kaldırdı su! Yahşi’deki Azmak’ta biriken atıklar ve ağaç dalları denizde 3 tekneyi batırdı. Akyarlar’ da parke taşları yerinden söküldü. MUSKİ ekipleri araçları içinde göle dönen yolda mahsur kalınca iş makineleri yardımıyla kurtarıldı.

Sudan Sebeplerle Bodrum’a Reva Gördüklerimiz

Mağduriyetler, liyakatsizliğin can yakan sonucu!

“Bodrum’da tek şükrümüz can kaybı yok” diyoruz demesine de sokaktaki canlarımızı kaybedip kaybetmediğimizi bilmiyoruz. İnsan, kendi yol açtığı sorunlarla baş etmesini biliyor. Peki kedi, köpek onlar da biliyor mu? Yahu “Azmak’ta tekne batıran çöplerin içinde, yüzen beyaz eşyalar, hurdalar var” diyor görenler. Yayınlanan videolar ortada. Hayvan severlerin bol olduğu Bodrum’da kaç hayvan sel sularında can kaybetti? Araştıran oldu mu?

Dostum, bu soruların yanıtı yok!

Ancak, eminim birileri bu hafta içinde belli makamlara ziyarete gider “geçmiş olsun diledik, desteklerimizi sunduk “ diye sosyal medya iletilerinde paylaşırlar. Gurur duymamız için önerilen isimler gelir önümüze. Belgeli haberlere “algı operasyonu” yaftası yapıştıran güruhtan her şeyi beklerim. İşleri güçleri biat, tamah, alkış çavuşluğu! Halkın sesini bırak duymayı, “başkaları da duymasın” diye alkışı büyütürler, üzgünüm onlar için.

Velhasıl;

Bu işin sorumlusu olan kurumlar ortadadır. Bu yazı siyaset barındırmaz. Siyasetin çok üstündedir. Bodrum’un yani, bu sezon turizmde bunca kötüleme üstüne Yunan güzellemesine rağmen 1 milyon turist hedefine ulaşmış ve yeni hedefi sezonu 4 mevsime yaymak olan bir ilçenin geldiği halden kim sorumluysa sorum o makamlara:

“ Neyi bekliyorsunuz? Harekete geçmek için daha ne olması gerekiyor?”

Liyakatli isimlere işi teslim etmek, zarardan döneceğiniz yerdir ve kardır. Mevcut yönetim anlayışının çözüm bulma hususundaki yetersizliği ortadadır. Selden, taşkından olumsuz etkilenen tüm yurttaşların vebali, liyakatsiz makam sahipleri ve onları koşulsuz şartsız destekleyenlerin üstündedir.

Avizeden su damlar, elektrik suyla buluşursa ne olur?

Gece yatağına yatırdığınız bebeğiniz uykunun sıcağından suyun soğuğuna geçince nasıl ağlar?

Sabah işe gidecek iken, sabaha kadar evinizden kova kova su taşımak ile nasıl baş edilir?

Elektrikli ev aletleri suya batarsa tekrar çalışır mı? Eşyalar için her yıl düzenli suya girmek ihtiyaç mı?

Buzdolabı yüzme bilir mi? Yüzmeyi öğrenmişken işi büyütüp tekne ile suda şakalaşır mı?

Aldığı maaşla zar zor geçinen yurttaş (haydi hazırlıklı eşyaları sigortalı diyelim) evi kuruyuncaya kadar otel parasını nasıl öder, ne yer, ne içer?

Sayın yetkililer, sizin işinizi doğru yapamıyor oluşunuz vergisini düzenli ödeyen yurttaşı bu soruların cevabını yaşayarak öğrenmiş hale getirdi. Sizi, siz değerlendirin lütfen “sizce nasılsınız?” Kendinizle baş başa kalınca “Benim vicdanım rahat” diyebiliyor musunuz?

Haydi selametle…

Sudan Sebeplerle Bodrum’a Reva Gördüklerimiz