Hayatının bir döneminde her sekiz kadından birinin karşılaşabileceği meme kanseri, kadınlar için en korkutucu teşhislerden biri olmaya devam ediyor. Ancak son araştırmalar, hastalığın arkasındaki nedenlerden birinin düşündüğümüzden çok daha yaygın bir alışkanlık olan alkol tüketimi olduğunu ortaya koyuyor.
Daily Mail’de yer alan habere göre; bir dönem alkol bağımlılığıyla mücadele eden eski dergi editörü Corrine Barraclough, 48 yaşında meme kanserine yakalandığında artık yedi yıldır alkolden uzaktı. Ancak yine de teşhisle sarsıldı. Corrine, hastalığının nedeninin yıllarca süren alkol tüketimi olduğunu düşünüyor. “Eğer hâlâ içiyor olsaydım, vücudumda bir şeylerin ters gittiğini fark edemezdim” diyor.
Bu sadece kişisel bir değerlendirme değil. 2019 yılında Yeni Güney Galler Üniversitesi tarafından yapılan ve 200 binden fazla kadını kapsayan geniş çaplı bir araştırma, önümüzdeki on yılda ortaya çıkacak 10 bin meme kanseri vakasının alkol tüketimine bağlı olacağını öngördü.
Araştırmanın yazarlarından Prof. Maarit Laaksonen, çalışmanın meme kanserini menopoz öncesi ve sonrası olmak üzere iki grupta ele aldığını, çünkü bu iki formun artık ayrı hastalıklar olarak kabul edildiğini belirtiyor. Laaksonen’e göre, alkol özellikle menopoz öncesi kadınlarda en önemli değiştirilebilir risk faktörü. Menopoz sonrası kadınlar içinse, obezitenin ardından ikinci sırada geliyor.
Üstelik korkutucu olan sadece çok fazla alkol tüketimi değil. Araştırmalar, meme kanseri için güvenli bir alkol tüketim seviyesi olmadığını gösteriyor. Laaksonen, “Bir kadeh şarap bile riski artırıyor. En güvenli tavsiye, hiç içmemek.” diyor.
Bazı çalışmalarda küçük miktarda alkol tüketiminin kalp sağlığına iyi geldiği ileri sürülse de, bu araştırmaların ciddi metodolojik eksiklikleri olduğu vurgulanıyor. Çünkü alkol tüketmeyen grup, daha önce sağlık sorunları nedeniyle alkolü bırakmış kişileri de içeriyor. Laaksonen, gerçekten hiç alkol tüketmemiş kişilerin ölüm ve hastalık risklerinin çok daha düşük olduğunu söylüyor.
