Ahmet Başkan, yani Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, bana gönderdiği mesajda kendisini böyle tanıttığı için başlığı bu şekilde yazmayı uygun buldum.
Öncelikle, kendisine şehirde işkembe-i kübradan eleştiri yazısı yazan olmadığını ifade ettiği için teşekkür ederim. Büyükşehir Belediyesi Basın Birimi tarafından gerçekleştirilen canlı yayından, seyahat halinde de olsam toplantıyı dinledim. Kaç medya mensubu vardı?
Bilmiyorum. Haber için yayınlanan metinlere bakınca da sayıyı tahmin etmek güç, zira sadece bir metin var tüm mecralarda, ara başlıkları hatta manşetiyle yayında. Türk Medyasına ismini altın harflerle yazdıran Banu Avar’ın yeni kitabı “Alaycı Kuş” için bence bundan daha güzel bir zaman olamazdı. Kendine “gazeteciyim” diyen herkesin okuması gereken bir ayna kitap, okudukça kendi yüzüyle tanışacak alaycı kuşlar. Yakında “Alaycı Kuş” için yazdığım yazı sizlerle buluşacak. Öncesinde muhakkak okuyun, okuyana faydası tartışılmaz.
Gelelim asıl konumuza Ahmet Aras’ın Muğla’da bir yılı değerlendirme toplantısının bendeki yansımalarına…
En baştan şunu ifade edeyim; Ahmet Başkan’ın selefi olmak istemezdim. Bütün bir sunumda bir yılda yapılanlar anlatılırken geçmişe dönük ardı arkası kesilmeyen bir eleştiri bombardımanı vardı. Su yönetimi, personel kadrosu, bütçe yönetimi ve vizyon eleştirilerde başı çeken maddeler arasında yerini aldı.
Muğla’nın Su Sorunu
“Su ile ilgili büyükşehirden basına gönderilen metinlerde bizden önce sürekli DSİ işaret ediliyor, suçlanıyordu. Kurumlar arasında kavga vardı. Ben geldim DSİ lafı kalktı ortadan, şimdi DSİ ile birlikte çalışıyoruz” dedi. Kavgayı çıkaran bizzat önceki belediye yönetimi ilan edildi.
Neden? Çünkü DSİ’de değişiklik olmadı. DSİ, dün neyse bugün de o. Çizgisi sabit.
“Su konusunda küçük hamleler ile büyük kronikleşmiş sorunlar çözüldü.” ifadesi de hayli düşündürücü bir atıf. Pompa değişimi, basınç vanası gibi küçük ölçekli çözümleri, sorunları kronik hale getirmek pahasına vakti zamanında yerine getirememiş, liyakatsiz, teknik donanımı yetersiz kimselerle çalışan, buna rağmen 4 kez seçilmiş, halkın onayını almış CHP belediyeciliğine vurgu yaptığının farkında mıydı? Bilinmez.
İçme suyu yönetimimin başında da liyakatsizliği ile oturmuş, teknik donanımı olmayan emekli bir askerin olduğuna işaret etmesi ise bana göre büyük gaftı, kendisinin de bir emekli asker olduğu gelirse akla, bu kadar teknik konuşma üzerine gerek var mıydı? Bence yoktu.
“Projelerimizi, hayata geçirilebilir yapıyoruz. Projeler yapılıyor ama afaki oluyor hayata geçirilmiyor” dedi. Hayata geçirilmeyen projeler için eleman çalıştırıldığı, zaman ve para harcandığı düşünülürse yine önceki projelerle ilgili başka bir eleştiri ortaya çıkıyor bu cümle ile. Muğla 2000 Dernek Parkı’ndaki açık hava kütüphanesi gibi mi? derken buldum kendimi arabada…
1994- 2017 yılları arasında Ankara’da görev yapan AK Parti’li Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e atıf ise “başarı” olarak yer aldı; CHP’li Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın sunumunda : “ASKi’den Büyükşehir Belediyesine kaynak aktarırdı Melih Gökçek, oysa biz Muğla’da senelerdir tam tersini yapmışız” dedi Ahmet Başkan, hafifçe bıyık altından gülümseyerek.
Diyorum ya ben Ahmet Başkan ile halef selef olmak istemezdim. Şaka filan değil, dayanmazdı yüreğim.
Ancak, bir basın mensubu olarak hatta Osman Gürün’ün belediye yönetiminde Muğla’ya taşınmış bir yurttaş olarak, son bir yılda ne su yönetiminde, ne belediye hizmet anlayışında değişen fark görmediğimi belirtmek isterim. Bodrum’da su boruları patlamaya, Fethiye’de yarım saat yağmur yağsa yollarda çamur akmaya, turizm beldelerinde otellerin pisliği belirli noktalarda denize boşalmaya,kaldırım düzenlemesi yapılamayan yollarda trafik can almaya devam ediyor. Tabi bunun yanında ata tohum merkezinden tohumlar, fidanlar dağıtılmaya, çiftçi desteklenmeye de devam ediyor ve Muğlalı halen bir iyisini bir kötüsüne değiştirerek şehrine ve seçimlerine sahip çıkmaya çalışıyor.
Dahası bir cümlesi var ki Ahmet Başkan’ın işte bunun altına imzamı atarım “Muğla’da kalıcı çözümler olayı geçici”. Teknik sorunlara çözüm anlayışının özeti sanki, uzun yazı yazmak değil, bir cümleye sığdırmakmış ya marifet!
Peki siyasi olarak çözüm arayışları nasıl?
CHP’li belediye başkanlarının selefi olan başkanlara yönelik eleştirilerini parti değiştiren belediyeler açısından olsa anlamakta zorlanmam. Ancak, aynı partiden gelince acaba partiye aidiyet hususunda bir sorun mu var ? diye düşünürüm.
Ahmet Başkan, Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nda daha sadece bir yılını konuşuyor. Fakat sunuma bakınca sanki bir yıl için değil, kendisinden önceki Muğla yönetimini eleştirmek üzere sahnede gibi. Her cümlenin sonunda sözün ucu, daha önce yapılmayanlar ya da yanlış yapılanlarda.
Bir medya mensubu olarak, Osman Başkan’ı gereksiz seyahatlerde görmedim, özel hayatıyla konuşulurken, gazetelerde manşet olurken duymadım. Evet, avukatlığına talip olacak belki son kişi bile değilim. Osman Başkan’ı eleştiren haberlerde de imzam vardır. Halk şikayet ettiyse, ben de yazdıklarımda söylemlerimde buna yer vermişimdir. Bu benim görevim. Hatta bir örnek vereyim, kent kart davasında sanık koltuğuna oturduğunda tek haberini yapan da bendim. Tüm bunlara rağmen haklıya hakkını verelim, yersiz yere gündemi işgal ettiğini de hiç hatırlamıyorum. Kaldı ki Muğla seçmeni defalarca seçtiyse siyaseten ağırlığını değerlendirmeyi de haddimi aşmak olarak görürüm. Benim kitabımda kimse sonradan badem gözlü olmaz, yani içiniz rahat olsun. Ayrıca, bazıları gibi menfaat hesabı yapıp geçmişe haksızlığa da susmam! Alkış çavuşlarımız var dolu, ister sepetle topla, ister tek tek ayır.
Sözün özü, “Ahmet Başkan, keşke bir yıllık sunumunda selefine dolayısıyla CHP’nin belediyeciliğine bu kadar sık atıfta bulunmak yerine kendi 5 yıllık Bodrum Belediye Başkanlığı boyunca Bodrum’da yaptığı projeleri ve o projelerin tüm Muğla’ya dağılması konusundaki hassasiyetlerini dile getirmiş olsaydı.” dedim içimden.
Sunumun başında “Büyükşehir büyük düşünmeli, günü birlik işlerle ilgilenmemeli” cümlesi çalındı kulaklara. Sonunda ise okullara su sebili projesi anlatılırken “aslında mega projelere gerek yok” cümlesi. Böyle kaç tane birbiriyle çelişen cümleye muhatap kılındığımızı da Muğla’nın yıllarca süren iktidarı olma başarısını gösteren Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine bırakıyorum. Zira şehrimizde yerel yönetimde belediyecilikte, 1973’ten bu yana başarılanlar kadar yapılamayanların da sorumlu partisi CHP’dir.
Bu sunumu izleyen şehrin medya mensupları, bir yılda Muğla’nın çağ atlattığını söylüyor. Bu başarıda emeği geçen herkesi tebrik ederim, söyleyeni de söyleteni de. Vefakat, yönümüzü idrak konusunda bir yılın yetersiz olduğunun altını çiziyorum. Çağ atlama konusunu, Melih Gökçek’in Ankara’sı gibi çeyrek asrın sonunda konuşmayı yeğlerim, örnek aldığınız Ankara’da biz böyle yapmıştık!
Selefinizi gücendirmeden, halefinize de kendinizi kötü andırmayacağınız nice çeyrek asırlara Ahmet Başkan…
Haydi selametle…