DOLAR
34,2439
EURO
37,8162
ALTIN
2.929,84
BIST
8.898,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla
Açık
28°C
Muğla
28°C
Açık
Cuma Açık
30°C
Cumartesi Az Bulutlu
28°C
Pazar Hafif Yağmurlu
24°C
Pazartesi Açık
26°C

Bağışıklığımızı nasıl güçlü tutarız?

Savunma sistemimizin, hastalık riskine karşı hazır olması ve güçlü bir şekilde savunmayı gerçekleştirmesi gerekir. Prof. Dr. Erk bağışıklık sistemini güçlü ve her daim hazır kılmak için yapmamız gerekenleri sıraladı.

Bağışıklığımızı nasıl güçlü tutarız?

Vücudu her an korumaya çalışan bağışıklık sisteminin güçlü tutulması, ciddi sonuçlara yol açabilecek birçok hastalığa karşı korunmada fayda sağlar. İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bağışıklığı güçlendirme yollarını şöyle anlattı…

Prof. Dr. Osman Erk

NE GİBİ GÖREVLERİ VAR?

Kemik iliği, lenf bezleri, dalak, timüs bezi, solunum ve sindirim sistemini döşeyen epitelin altındaki lokal lenfoid dokular vücudun bağışıklık sistemini oluşturur. Bağışıklık sistemi, sinir sisteminden sonra en karmaşık işleyişe sahip sistemdir; hipotalamus gibi beyin bölgeleri, böbreküstü bezi gibi endokrin sistemler tarafından kontrol edilir. Bağışıklık sistemi başta bakteri ve virüs olmak üzere enfeksiyon etkenlerine; toksinlere ve vücutta yabancılaşan, dejenere olan kanser hücrelerine karşı vücudu korur. Enfeksiyon hastalıkları ve kanser bağışıklık sisteminin yetersiz olması nedeniyle ortaya çıkan hastalıklar olarak tarif edilir. Bağışıklık sisteminin kemik iliği, timüs, lenf düğümleri, dalak gibi sabit organları olmakla birlikte bağışıklık sistemine ait olan hücreler de her an hareket halindedir ve vücudun her bir milimetre karesini sürekli kontrol eder.

NASIL EVRİMLEŞTİ?

Biyolojik atalarımızın uzantısı olarak bizler yüzbinlerce yıl antibiyotik ve aşı olmadan enfeksiyon hastalıklarına karşı korunarak bugünlere kadar geldik. Yediğimiz besinlerle bağışıklık sistemimiz arasında çok sıkı bir ilişki ve eşgüdüm söz konusudur. Yüz binlerce yıl çoğunlukla bitkisel besinleri sebzeleri, meyveleri, yeşillikleri, yaprakları, kuruyemişleri ve otları yiyerek evrimleştik. Bu gıdaların içinde bulunan vitamin, mineral, iz element, aminoasit, Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri ve binlerce fitobesin çok uzun yıllar bağışıklık sistemimizin etkin olmasını sağladı.

BAĞIRSAKLARIN ÖNEMİ

Her nefes aldığımızda milyonlarca bakteri, virüs ve toksini ağız ve burnumuzdan akciğerlere çekmiş oluruz. Burun kılları ve üst solunum yollarında bulunan silia adı verilen mikroskobik tüycükler mikrobik etkilere karşı koruyucu bariyer oluştururlar. Burun ve ağızda bulunan mukus tabakası ve immünglobulin A adı verilen antikorlar koruyucu özellikte olan diğer önemli unsurlardır. Tükürük ve ağız salgısında bulunan lizozim gibi enzimler ve IgA antikorları aynı şekilde viral ve bakteriyel etkenlere karşı koruyucudur. Bağışıklık hücrelerinin özellikle bağırsak sisteminde bu kadar yaygın olması boşuna değildir. Her gıda ile birlikte milyonlarca mikroorganizma ve zararlı toksin vücudumuza alınmış olur; midenin asit muhtevası, sindirim enzimleri, probiyotikler, bağırsakları sıvayan mukus tabakası, IgA ve bağırsak lenf dokusu vücudumuzu dış dünyanın zararlı unsurlarına karşı ciddi bir bariyer oluşturarak koruma sağlar.

Süper bağışıklığın püf noktaları

Yediğimiz, içtiğimiz, maruz kaldığımız her şey; stres; fizik egzersiz; sigara; alkol; moral; motivasyon ve diğer birçok unsur bağışıklık sistemini etkiler. Bağışıklık sistemini desteklemek için verilmesi gereken ilk ilaç sağlıklı besinler, sağlıklı su ve temiz havadır. Ancak sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemi ile var olmaya devam edebiliriz. Bağışıklık sistemimiz bizi başta bakteri, virüs, mantar, parazitler olmak üzere hastalık yapıcı mikroorganizmalardan koruduğu gibi içimizde ortaya çıkan dejenere ve kanserojen hücreleri de ortadan kaldırır. Kısaca güçlü bağışıklık sistemi bizi mikroplara ve kansere karşı korur. Bağışıklık sistemi bu görevini yaptığında vücutta serbest radikaller adı verilen toksik bileşikler açığa çıkar ve antioksidan ihtiyacı artar. A, B, C, D vitaminleri; selenyum; çinko ve kaliteli aminoasitler bağışıklık sistemimizin en çok gereksinim duyduğu antioksidan maddelerdir.  Bir enfeksiyonun ortaya çıkması için maruz kalınan bakteri ve virüs gibi mikroorganizmaların miktarı ve gücü kadar kişinin bağışıklık sisteminin durumu ve tepkisi de çok önemlidir. Bağışıklık sisteminin gücü ve yeterliliği ise kişinin beslenme, moral, motivasyon, vitamin, mineral ve antioksidan kapasitesine bağlıdır. Kanser hastalığı için de aynı şey geçerlidir. Kansere neden olan genetik ve çevresel etkenlerin yanı sıra kişinin bağışıklık sisteminin gücü de hastalığın ortaya çıkmasında son derece etkilidir.

Nelere dikkat etmeliyiz?

Güçlü, sağlıklı ve zinde bir bağışıklık sistemi için bağışıklık sisteminin gereksiz uyarılarla meşgul edilip yorulmaması gerekir. Geçirgen bağırsak sorunlarına neden olan yanlış gıdalar, çevresel toksinler, alerjik reaksiyonlar, stres, GDO’lu gıdalar, aşırı rafine karbonhidrat ve yağlı yiyecekler, ilaçlar, gereksiz ameliyatlar bağışıklık sistemini uyararak ve meşgul ederek kronik inflamasyon denilen bir duruma yol açar. Kronik inflamasyon; obezite, şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları, kanser, nörolojik hastalıklar gibi birçok kronik hastalığın temel sebebidir. Kronik inflamasyon; bağışıklık sisteminin gereksiz yere aktif halde olduğunu gösterir ve aynı zamanda enfeksiyon hastalıklarının sık ve ağır seyretmesine neden olur. Bağışıklık sistemi güçlü, kuvvetli, dinamik olduğu kadar bilinçli olmak zorundadır.