Yereli, geneli , iktidarı, ana muhalefeti fark etmez oldu artık, eleştiriler hep aynı konu üstünde “halkı düşünen yok!”
Haksızlar mı? Bakalım…
Yerelden başlayalım.
Bodrum’dan Muğla’ya taşeronun taşeronu zihniyeti taşınıyor peyderpey. En basiti ilk adımda beliriveriyor hemen. Muğla Şehirlerarası Otogara geliyorsun. Tuvalete gireceksin, neredeyse altına yapacaksın ki kapıda “20 TL” yazıyor. Edepsiz ağrı çaren yok buldun 20 TL’yi kaptın tuvalet biletini. O da bir şey mi İzmir Çeşme’de 100 TL diyenler çıkmaz mı çıkar. Aydın Otogarda 5 TL diyeni de duyarız, elbet. Bunun bir piyasası yok mu kardeşim? “Neden 20 TL ?” diyorsun.
“Efendim orayı Muğla Büyükşehir Belediyesi şirkete verdi” diyorlar.
Hmmm.. Yani, tuvalet piyasası hoşlarına gitmemiş, onu şirkete vermişler.
Ancak, esnafa baya baya ortak olarak hatta kira vermedikleri dükkanlarda, bana göre haksız rekabettir bu, kira veren esnafla fiyat tarifesi yarıştırarak kafe işletmek çok keyifli bulunmuş.
Zaten bak ülkede ne olsa keyiflerini bozamıyor. Kaç belediye başkanı içeride, her gün yenisi eklenen gözaltılar falan hiç keyif bozmuyor. Kafe açılışı için Marmaris’e gelen genel başkan yardımcıları bile var. Bu yoğun gündemde kafe açılışına nasıl gelir sıra? Onu da gelip gitmesini eksik etmeyenlere sormak lazım. Bir geldiklerinde sorun bakalım. Bu nasıl bir çalışma azmi?
Turistik ilçelerde toplanan emlak vergilerini, çevre, katı atık vergisini falan hiç konuşmayanlar lahmacuna takmış durumda. Halktan toplanan gerekli gereksiz, sigarayı yere attın, yere tükürdün falan oldu, filan gitti cezaların üstünde duran yok. Ödeyip geçiyor herkes. Tıpkı Bodrum Belediye Kafelerinde ödeyip geçtikleri hatta belediyeyi savunan alkış çavuşları gibi. Fatih Altaylı da olmasa lahmacun fiyatını bilen yok, onu da ödeyip geçiyorlar. Her sene tekrar tekrar sevdiler bu tartışmayı, tartışma şu: Bodrumlu lahmacun mu, lahmacunlu Bodrum mu? Turizm sezonu sadece bununla anılıyor. Sektör son yaşanan ekonomik gelişmelerle ne halde soranı, işleyeni bulana lahmacunu ben ısmarlayamam çok pahalı, evden yapar dağıtırım.
“Kıyılar halkındır” diyen emekli yurttaşların bizzat belediye başkanı tarafından azarlandığı bir Bodrum Belediye Meclisi izledik. “Bodrum Belediye Meclisinde muhalefet yapmaya başladık” iddiasında olanların Kurban Bayramı kutlama mesajı için bile söz alamadıkları nefes kesen bir muhalif duruşla bitti meclis. Öyle ki halk azarlayan başkana hayırdır başkanım edebinizi takının, bu bizim de var olduğumuz mecliste kabul edilemez bir üsluptur diyeni çıkmadı. Can-ı gönülden katılmasalar da susup eşlik etmekten de geri durmadılar. Bodrum Belediye Meclisinde halk sahipsiz dedirttiler. Hatta ve hatta halk eline mikrofonu aldığı anda neredeyse kalkıp gidecek olanlar bile oldu. Çok işleri vardı buna rağmen şükürler olsun ki lütfedip oturdular.
Bodrum Belediye Meclisi kimindir?
Bak meclis üyeleri önce bu konuya çalışmalı. Ayda bir toplanıp sadece 2 saatte kalkmayı hedefledikleri bir alelade bir meclis midir burası? Daha kitabın kapağını açmamış bir kitle mi yönetiyor Bodrum’u? İlkokul sıralarında her Pazartesi okuduğumuz “Andımız” da mı kalmamış kulaklarında anlamak mümkün değil! İlkemiz neydi ?” Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu milletimi özümden çok sevmektir. “ hatırlatmak zorunda kalmaktan ziyade unutulmuş olduğunun pervasızca sergileniyor olması acı…
İlçede hava kasvetli. Şehre gelelim.
MUSKİ logosu da Ahmet Başkan’ın fahri, gönüllü danışmanı gibi parasız, karşılıksız , bağış ile, gönüllülük esasıyla yapılacakmış. Son yapılan açıklama bu yönde yorumlara gayet açık. Çağa ayak uydurmanın sadece kağıt üstünde benimsendiğinin açık kanıtıdır bu beyan. Çağa ayak uyduran turizm beldelerimizi helikopter ile gezdirsin uygun zamanda Muğla Büyükşehir Belediyesi kendi basın mensuplarına her villanın tepesinde mantar tarlasını andıran su depoları çağa uyan halimize ışık tutacaktır. Çocukluklarında 1.5 ton şimdi 5 ton kapasitesiyle su depoları büyüdükçe teknoloji ve bilgi çağına daha çabuk alışıyoruz. Evlerde su akmadıkça geçmişe özleme gerek duymuyoruz. Bizzat yaşıyoruz. Astral seyahat dedikleri de bu değil mi özlediğin çağa anında dönüş. Şu an turizm beldelerinde yıl 1960. Bunun turizmi de yapılabilmeli bence. Nostalji tutkumuz defalarca izlediğimiz Türk filmlerinden belli.
Özellikle patlayan borular, heykeller kadar hareketsiz değiller ama şaheser olmalarının önüne geçilemez. Hani vakti zamanında benim mektup yazdığım ana isale hattı boruları, hala gerginlik abidesi.. Bu da çağın siyaset ikliminin yakın takibinin eseri sanırım. Bak ne desek dinlemedi, hala sinirden patlıyor. Basınca dayanamıyor. Stoklarda vana ve pompa kalmadı bu yüzden. Tuhaf olan tarafı şu boruların da teknoloji ile arası bozuk, patlamadan önce bilgilendirme yapmıyor, özgürlüğüne düşkün biraz.
Bak kardeşim, 5 milyon TL ‘ye çalıştay yapmadıkları gibi minimum 50 milyon TL ‘ye de kurumsal kimlik çalışması kesinlikle yapmazlar. Bu paraların kafelerde satışı yapılan balıkla, lüks restoranlarla yarışan fiyat listeleri ile, yurttaştan toplanan tuvalet paraları, sigarayı attın yere cezaları ile, su faturalarını şişirmekle, ulaşımı bu düzensiz haliyle Türkiye’nin en pahalı toplu ulaşımı ilan ettirmekle falan olmayacağı açıktır. Ancak; Bodrum geliri yüksek ilçe belediyelerinden olmasına rağmen 3 Milyar TL borçlandırılıp halkın sırtına yük edilebilmişse, acaba Muğla bu yarışa katılır mı? Şimdiden bahisler açıldı: “30 milyar TL borçla baş başa kalırız biz Muğla’da “diyenler var. Diyenlerin ortak özelliği CHP’li ve Bodrumlu oluşları…Bir bildikleri var mı dersiniz? Nereden çıkarıyorlar bu karalama kampanyası dedikoduları anlamak mümkün değil.
Yüksek siyasete gelelim. Halkın yükselen sesini Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ duymuş. Özdağ X hesabından yaptığı paylaşımda durumu çok net özetleyerek:
“Türkiye’de vergi ve zamlarla hayatı çekilmez hale getiren bu iktidar, vatandaşın son kalan nefesini de kestiği cezalarla sonlandırmayı düşünüyor. Ceza kesmekten başka amacı olmayan bu iktidar; hız limitleri koyarak, radarlarla denetim yaparak, yol ve köprülere zam üstüne zam yaparak hem kendi eksikliklerini kamufle etmeye çalışıyor hem de yandaş ve kardaşlarına bu ülkenin dişinden tırnağından artırdıklarını peşkeş çekiyor. Bir yandan vergiler, bir yandan zamlar ve şimdi de absürt trafik cezaları yüzünden böyle giderse yollarda trafik cezası kesecek sürücü de bulamayacaklar.” demiş.
Üstüne söze gerek var mı? Tam olarak manzara bu. Ancak daha fazlası da var Özdağ’ın X hesabında ilgilisi açıp okuyabilir.
Ezcümle, siyasi parti ayrımı gözetmeden görünen o ki halkı düşünen yok! Halka bunu düşündüren, bu cümleyi kurduran adımlar, gelişmeler ise çok…
Bayram temennisi:
Arefeyi gösteren bayramı da layığıyla Türk Milletine yaşatsın dilerim.
Gün ola harman ola… Bayramlar bayram ola..
Haydi selametle…