Genel seçim sonuna kadar yerel yönetimle ilgili yazılarıma ara vermek istedim, lakin olmuyor. Bodrum’un gören gözleri olmak lazım. Bu işlerde sadece gazeteciler değil, her yurttaş yaşadığı kentten sorumludur.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonucu belli; fakat genel seçim sonuçları yani parlamento aritmetiği ne olur bilmem. Figüranlar aynı, başroldekiler aynı, senaryoyu yazan aynı, seyirci aynı. Belki seyirci olanlar sıkılır da, senarist gelecek bölümlerin gidişatını değiştirir.
Yerelden başlar her şey…
CHP Yerel Yönetim Seçimlerinin yapılışının 4 üncü yılında video hazırlamış, yerel yönetimleri övmüş. Sanırım genel merkezin Muğla Büyükşehir Belediyesi, Milas Belediyesi, Menteşe Belediyesi ve Bodrum Belediyesi’nin, CHP’li belediye olduğundan haberi yok.
Videonun sonunda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ;
“Bütün Engelleri Aşarak Halka Hizmet Konusunda, Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde Yerel Yönetimlerimiz Bir Tarih Yazıyorlar Tarihiniz Uğurlu Olsun diyor”
Sayın Genel Başkan doğru söylemiş. Tarih yazıyorlar ama başta Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, Menteşe, Milas, Bodrum Belediye Başkanlarınız “ZULMUN TARİHİNİ YAZIYOR”
Göz görmedikçe gönül neylesin… Ne gözünüz görüyor ne gönlünüz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün haritada Bodrum’u gösteremez, hangi cadde , hangi sokak yetkisinde bilmez, alt yapı yapacağım diye Bodrum’u talan etti, yaşam merkezi yaptı, yaşayan olmadı.
Bodrumda, DSİ’nin yaptığı ve sürekli patlayan hatlar haricinde, yüzlerce de MUSKİ ‘nin patlak hattı var kimse oralı olmadı. Düşük ücretle çalıştırılan MUSKİ personeli, böylece pasif direniş yaptı. MUSKİ Bodrum’da çalıştıracak personel bulamaz hale geldi.
Saymakla bitmez; halkı kandırıp su faturalarını şişirdiler, kanunsuz zamlar yaptılar, kanunsuz faturalar kestiler, kimse oralı olmadı.
Toplu taşımada 65 yaş üstü insanlara yapılan zulmün bedelini ilahi adalet, Osman Gürün’e ödetecektir.
Menteşe Belediyesi, halka rağmen çimento fabrikasına ruhsat verdi “kanuni hakkı” dediler. Osman Gürün birde: “Vermeseydi tazminat öderdi, görevi kötüye kullanmaktan ceza alırdı sorumlu Bahattin Gümüş ve ben değilim bizim kapımıza dayananlar Çevre Bakanlığının kapısına dayansın.” diye akıl verdi.
Hatta “çimento fabrikasına izin verme” diyenlere basın karşısında “Ben padişah mıyım lan?” diyen bir belediye başkanına sahibiz.
Yasal olabilir yada yasaya uydurulmuş olabilir çimento fabrikası, ancak meşru değildir.
Milas da aynı. 10 milyon metrekarelik alanda Ali Ağaoğlu’na yapı ruhsatı verdi, Büyükşehir belediyesi yalandan dava açtı, ruhsat iptal edildi.
Lakin ruhsat, ruhsat sahibinin talebiyle iptal edildi…
Yeni bir yapı ruhsatı başvurusu farklı bir parselden gündemde. Akbelen ormanlarını hiç sormayın, ağaç katliamı yapmak isteyen 5’li çeteden biri. Soralım, gürültü haricinde, belediye başkanları ve milletvekilleri neler yaptı?
Bodrum’u hiç sormayın. Başkan Aras Rüzgar Enerji santrallerinin yerine karşıyım diyor, ormanlarımız RES’ler için mi yakıldı çıkışı yapıyor, ancak ilgili bakanlığın düzenlediği halk toplantısını, Mazı Halkına haber vermiyor. Milas Belediyesi ise sanırım Fesleğen Mahallesinde RES Kurulmasında sakınca görmüyor.
Rüzgar enerji santraline karşı olan başkanımız, ilgili kurum görüş istediğinde göreve gelir gelmez; “Diğer kurumlar için uygunsa, bizim için sakınca yoktur.” diye resmi yazı yazıyor. Sonrada sehven yaptık denilse de, ilgili kurum tarafından tabiri caizse “Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye” deniliyor.
Mazı Halkının haberinin olmadığı toplantıda, Aydın Doğan ‘a ait enerji santrali hakkında bakanlık, halkın görüşüne başvuruyor. Proje kapsamında bir çok özel mülkiyete şerhler konuyor, köylünün malına zoraki el konuluyor.
Kızılağaçtaki taş ocağı gibi…
CHP Genel Merkezi, partilisi olan Muğla’daki belediyelerden, gerçekten bir haber…
Halka küfür edene, mahkeme kararlarına rağmen; “Anasının Ak Sütü Gibi Helal “ diyen Başkan Ahmet Aras, üstüne “Helal Yapı Ruhsatı” veriyor, sonra çark edip verilen ruhsatına konu olan parselin alınmasının anayasaya aykırı olduğunu fark ederek, iptal ediyor.
Zor oyunu bozdu. İptal eden kendisi değil ama, öyle olsun diyelim.
Gelin gezin Bodrum’u. Doğa katliamı nasıl yapılır bir görün, rant nasıl sağlanır, rantçılar nasıl korunur, kaçak yapılara nasıl izin verilir, görün. Yalıkavak plan iptaline rağmen yeni yeni temeller atılıyor.
Yangından mal kaçırır gibi imar planları yapılıyor, Aspat Kalesi ve etrafı gibi. Mecliste 15 dk ihtiyaç molası, komisyon raporu hazır.
Gören gözünüz varsa görün…
Maliyeti milyonları bulan, her mahallede iftar yemekleri düzenleyen belediye; şirketinde çalışanların maaşlarını ödeyemez halde. Kendi işçisi açken tok yatan yöneticiler, girdikleri gayri ahlaki ilişkilerden dolayı işten atılmayıp, tazminat karşılığında işten çıkarılmaya çalışılıyor. Bu bedeller 3 milyonu buluyor, milletin keyfinin parası Bodrum Halkına ödettirilmek isteniyor.
Hani “hiçbir yeri imara açmadık” deniliyor ya, tarlalar eğitim alanına dönüştürülüyor, belediye ne itiraz ediyor, nede dava açıyor. İlgili bakanlığa nasıl bir görüş verdiği bilinmiyor.
Bakanlık- Belediye el ele…
Belediye, bütçe olarak ta batıyor. Keyfi yönetilen belediye, Bodrum kaynaklarını har vurup harman savuruyor.
Yapılan yollar, kaldırımlar çöküyor, keyfi ihalelerle adrese teslim işler yapılıyor. Plastik heykellerle sanat yapılıyor. Bu işeri organize edenleri ise yanından ayırmıyor.
CHP’li belediyelerde tarih böyle yazılıyor. Muğla Böyle Zulüm Görmemişti.
Vesselam…
NOT : Yapılan kanalizasyon, yollar, su hatları Bodrum halkı borçlandırılarak yapılıyor. Gelecekte “katılım bedeli” adı altında mülk sahiplerine fatura edilecektir.
