Bir aydır yazı yazmayınca ortalık sessizleşti biraz, veya bana öyle geliyor. Dün bir mesaj aldım” Senin sessizliğine alışkın değiliz” diyor ve sessizliğimin nedenini öğrenmek istiyordu.
Ses vermemek, bazen çok şey ifade edebiliyor.
Fırtına öncesi sessizlik gibi değerlendirebiliriz. Çok iddialı bir söz oldu, lakin iddialarımız olmalı ki bir şeyler üretebilelim.
Son bir yılda; yüz civarı yazı yazmışım konu belli, yerel yönetim. Yazdığım yazıda adı geçenlerden çok, goygoycuları rahatsız oldu nedense. Bazı goygoycular işi abartıp “Yazsın toplumda karşılığı yok nasıl olsa” söylemine kadar götürdü işi.
Lafa bak “Toplumda karşılığı yok”. Bırak istersen buna toplum karar versin.
“Yazdıkları yalan yanlış” diyemeyenler, toplumda yazılarımın karşılığı olup olmadığına umut bağlamışlar. Onlarda haklılar garipler ne yapsın.
Neden bir aydır yazmadığımı merak edenler için bu yazım.
Kimse rehavete kapılmasın yazmıyorum diye. Zaman zaman geriye dönüp bakmak gerekiyor, attığımız taş, ürküttüğümüz kuş misali.
Yaptığımız iş geniş kitlelere ulaşabiliyor mu ?
Yazılarım artık; yazınında ötesinde, ses ve görüntü olarak da medyada yer alacak. Bu nedenle sistem kurmak için biraz teknik çalışmaların içerisine girmek durumunda kaldım.
Çalışmalarım, sosyal medyadan bas tuşa, ver mehteri değil elbet. Küçük bir stüdyo kurarak haftalık değerlendirmeler, yazılarım üzerine yorumlar yapmayı, konuların daha anlaşılır olmasını sağlamayı düşünüyorum.
Bodrum için sözü olan herkese mikrofonlarımız açık olacak. Katkı sunmak isteyen, Bodrum sorunlarını içselleştiren, mahallesinin sorunlarını anlatmak isteyen, yapılan yanlışları görüntüleyip yayınlanmasını isteyen her bireyle, birlikte çalışacağız.
Yazmaya ara vermiş gibi görünme nedenim budur. İşin teknik alt yapısını oluşturmaya çalışıyorum. Çalışmalarımda destek sağlayan çok sayıda arkadaşıma teşekkür ederim.
İmece usulü yapıyoruz çalışmaları.
Bu nedenle; varlığıyla yokluğu arasında fark olmayan medya kuruluşları gibi değil, toplumun geniş katmanlarıyla birlikte olmayı hedefliyoruz.
Bakalım toplumda karşılığımız var mı yok mu ?
Yaşayıp göreceğiz.
Vesselam…